Türkiye Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi ve Yeşil Hidrojen Yeşil Hidrojen Entegrasyonu Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Projesi

Türkiye’nin deniz üstü (offshore) rüzgar enerjisi santralleri, ülkemizin yenilenebilir enerji sektöründeki gelişimini önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’nin deniz üstü RES potansiyeli 75 bin Megavat (MW) gibi büyük bir rakama ulaşıyor.

Bu potansiyel, elektrik üretimi ve yeşil hidrojen üretimiyle birleştiğinde, Türkiye’nin enerji sektörüne çok büyük bir katkı sağlayacağı ortada. (Türkiye’nin 2023 yılı Kasım ayı sonu toplam kurulu gücü 106.152 MW’tır. Bu gücün kaynaklara göre dağılımı %29,8 hidrolik enerji, %23,9 doğal gaz, %20,5 kömür, %11  rüzgar, %10,6 güneş, %1,6 jeotermal ve %2,6 ise diğer kaynaklar şeklindedir)

Deniz üstü RES ve yeşil hidrojen entegrasyonunun değeri

TEKSİS İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim, deniz üstü RES’lerin yeşil hidrojen üretimi ile birleşmesinin, Türkiye’nin enerji ihracatçısı ülke olma yolundaki ilerlemesine büyük katkı sağlayacağını vurguluyor. Bu birleşme, hem enerji güvenliğimizi artıracak hem de karbon emisyonlarını azaltarak sürdürülebilir bir enerji geleceğine katkıda bulunacaktır.

Küresel Perspektifte Türkiye’nin DRES Potansiyeli

Dünya genelinde, deniz üstü rüzgar enerjisi santrallerinin (DRES) toplam kurulu gücü 70 bin Megavat’ı (MW) aşmış durumda. Bu rakamın yanı sıra, Avrupa ülkeleri, İngiltere, ABD ve Çin gibi büyük enerji oyuncuları, 2030 yılına kadar kurulu güçlerini sırasıyla 160 bin MW, 30 bin MW, 70 bin MW ve 100 bin MW seviyelerine çıkarmayı hedefliyorlar. Bu hedefler ışığında, Türkiye’nin mevcut kurulu güç hedefleri, küresel ölçekte karşılaştırıldığında daha mütevazı kalıyor. Ancak bu durum, Türkiye’nin potansiyelini artırma ve enerji sektöründe daha etkili bir rol oynama şansını göz ardı etmemek gerekiyor.

Türkiye Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi ve Yeşil Hidrojen Yeşil Hidrojen Entegrasyonu Güney Marmara Hidrojen Kıyısı ProjesiTEKSİS İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim, Türkiye’nin deniz üstü RES ve yeşil hidrojen entegrasyonunu başarıyla gerçekleştirebilecek insan kaynağına ve teknolojik birikime sahip olduğunu vurguluyor. Devrim, Türkiye’nin bu alandaki yerli elektrolizör üretimine katkıda bulunmaya hazır olduğunu belirterek, ülkenin bu entegrasyonu herhangi bir ülkeye bağımlı kalmadan gerçekleştirebileceğini ifade ediyor. Bu durum, Türkiye’nin DRES alanındaki gelişimini sürdürürken aynı zamanda yeşil hidrojen üretiminde de önemli bir oyuncu haline gelme potansiyelini gösteriyor. Bu entegrasyon, hem ulusal enerji güvenliğimizi artırabilir hem de küresel enerji pazarında Türkiye’nin konumunu güçlendirebilir.

Enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı’nın inisiyatifi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2035 yılına kadar DRES’ler (deniz üstü RES’ler) için belirlediği 5 bin MW’lık hedef, yeşil hidrojen üretimiyle entegre edildiğinde, Türkiye’nin enerji sektöründe daha etkili bir rol oynamasına olanak tanıyacaktır.

Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Projesi

Türkiye Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi ve Yeşil Hidrojen Yeşil Hidrojen Entegrasyonu Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Projesi TEKSİS İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim
TEKSİS İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim

TEKSİS İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim, Türkiye’nin yenilenebilir enerji vizyonunda “Güney Marmara Hidrojen Kıyısı” projesini önemli bir kilometre taşı olarak nitelendiriyor. Bu proje, Türkiye’nin ilk deniz üstü rüzgar enerjisi (RES) ve yeşil hidrojen üretimi entegrasyonu girişimlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Özellikle Marmara Denizi’nde Karabiga açıklarının ve Bandırma-Biga hattının, “Güney Marmara Yeşil Endüstri Bölgesi”ne dönüştürülmesi planlanıyor. Bu bölge, deniz üstü RES ve yeşil hidrojen entegrasyonunu artırarak, Türkiye’nin yeşil enerji üretiminde önemli bir merkez haline gelebilir.

Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nın (GMKA) koordinasyonunda yürütülen Güney Marmara Hidrojen Kıyısı (HYSouthMarmara) projesi, bölgeyi bir yeşil hidrojen üretim üssüne dönüştürme potansiyeline sahip. Devrim, Türkiye’nin derin denizlere sahip olması ve yüzer temelli DRES’lerin sayısının hızla artması sayesinde, Ege, Akdeniz ve Karadeniz havzasında hem yeşil hidrojen üretimi hem de deniz üstü RES ve bu santrallerin ekipman üretiminde bir üretim merkezi olma potansiyeline işaret ediyor. Devrim, bu potansiyelin gerçekleştirilmesi için “doğru planlama, doğru yer seçimi ve doğru destek politikaları”nın kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor. Bu proje, Türkiye’nin sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji alanında atacağı adımların ne kadar etkili ve kapsamlı olabileceğinin bir göstergesi olarak ön plana çıkıyor.

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.