YK Enerji’nin Muğla Milas’taki iki kömürlü termik santrale kömür temin etmek için Akbelen Ormanı’na kesime girmesi 24 Temmuz’dan beri Türkiye’nin gündeminde. Ormanın kömür madeni için yok edilmesi Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürün yerini bir kez daha tartışmaya açtı.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ‘‘Kömüre Dayalı İstihdamdan Çıkış’’ isimli bir rapor hazırlayarak, Türkiye’de elektrik üretiminde kömürden çıkışın sektör istihdamında yaratabileceği muhtemel sorunları ve çözüm önerilerini inceledi.
Raporda, kömür sektörünün toplam istihdam içindeki payının binde 2’den daha az olduğuna dikkat çekilerek, insana yakışır işler için yeşil sektörlere yapılacak yatırımlarla kimsenin işsiz kalmayacağı ortaya konuluyor. Ayrıca, kömürden adil bir çıkışın sektör çalışanları için mümkün olduğu, hatta belli şartlar sağlandığı takdirde yaşam koşullarını iyileştirme olanağı da içerdiği vurgulanıyor.
Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:
• Kömür ve linyit madenciliğinin katma değerinin GSYH içindeki payı yıllar içinde azalarak %0,08’e kadar düştü.
• SGK verilerine göre Türkiye’de 35 bin kadar kişi kömür ve linyit madenciliği sektöründe, 8-10 bin kişi kömürlü termik santrallerde istihdam ediliyor. TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre ise sektördeki kayıtlı ve kayıt dışı istihdam, toplam istihdamın binde 2’sinden daha az.
• Türkiye’nin kömür şehri Zonguldak’ta bile istihdamın ancak yüzde 4 ila yüzde 6’sını kömür madenciliği sektörü oluşturuyor.
• Muğla, Zonguldak, Kahramanmaraş, Manisa ve Çanakkale’yi içine alan 5 bölgede bile istihdamın sadece yaklaşık binde 3’ünü kömür madenciliği sektörü oluşturuyor ve sektör en yüksek istihdam sağlayan ilk 10 sektör arasında yer almıyor.
• Yüzde 66’sı 25-44 yaş arası olan madencilerin eğitim seviyesi diğer sektörlerden düşük değil. Bu, başka sektörlerde istihdam edilmelerinin mümkün olduğunu gösteriyor.
• Sektörde çalışanların yüzde 2 kadarının çocuk işçi olabileceği tahmin ediliyor. Çocuk işçilerin durumu, gerek kayıtdışılık gerekse elde ettikleri gelir bakımından Türkiye’deki çocuk işçilerin genelinden daha kötü.
• Sektörde iş kazası ve meslek hastalıkları sıklıkla görülüyor. 2020 yılında 8460 iş kazası gerçekleşti; kömür sektörü çalışan başına iş kazasının en yüksek olduğu sektör. Çalışma koşullarında iyileşme olmadığı gibi koşullar gittikçe kötüleşti.
“Kömür sektöründe çalışanlar başka sektörde istihdam edilebilir”
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, “Raporda da gösterdiğimiz gibi kömür sektörünün Türkiye için ekonomik getirisi son 10 yılda giderek düşüyor ve iddia edildiği gibi kömürden çıkış istihdamda ciddi bir etki oluşturmayacak. Üstelik kömür sektörü, çalışan başına iş kazasının ve taşeronlaşmanın giderek arttığı, ücretlerin düştüğü, kadınları istihdamdan dışlayan, sendikalılık oranlarının gittikçe azaldığı bir sektör. Dolayısıyla, istihdam piyasası açısından bakıldığında, kömürden çıkış yalnızca mümkün değil, aynı zamanda arzu edilen bir gelişme olabilir.
Ayrıca, kömür madencilerinin, yaş, eğitim durumu ile sözel ve sayısal becerileri incelendiğinde, bu geçişin zor olmadığını görüyoruz çünkü sektördeki beceri profili, Türkiye geneline yakın. Kimsenin geride kalmadığı adil bir kömürden çıkış için, ihtiyacımız olan, kamu idaresinin kömür sektöründe istihdam edilenlerin başka sektörlere geçişini mümkün kılacak önlemleri almasıdır.”
“Adil dönüşüm mekanizması kurulabilir”
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç, kömürden adil çıkış için kimsenin işsiz kalmaması adına rapordaki önerileri şöyle sıraladı: ‘‘Kömüre verilen teşviklerin iklim hedefleriyle uyumlu yeşil sektörlere kaydırılması ile Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi desteklenebilir ve yeni iş olanakları yaratılabilir. Çalışanların profili çıkartılarak mesleki beceri için eğitim, yönlendirme, erken emeklilik, sosyal yardım programları hazırlanmalı. Tüm paydaşların dahil olduğu adil dönüşüm mekanizması kurularak dünyadaki iyi örnekler ışığında uzun dönemli planlama yapılabilir.”
Almanya’da Ruhr bölgesinde kömürden çıkış yenilenebilir enerjiyle gerçekleşti
Almanya’daki Ruhr Bölgesi, dünya genelinde adil geçiş sürecinin en başarılı yürütüldüğü yerlerden biri olarak kabul ediliyor. 1950’lerin ikinci yarısından itibaren taş kömürü yataklarının verimliliğinin düşmesi, ithal kömürün daha az maliyetli hâle gelmesi, diğer enerji kaynaklarının ucuzlaması ve yeni alternatiflerin ortaya çıkması gibi ekonomik nedenlere bağlı olarak bölgede kömür endüstrisi krize girdi.
İşçi sendikalarının da dâhil olduğu müzakereler sonucunda bir dizi önlem yürürlüğe konuldu. Almanya Federal Hükümeti’nin 44 yıl boyunca verdiği destek sayesinde iş kayıpları yavaşlatıldı ve zamana yayıldı. Erken emeklilik programları, yeni beceri edindirme ve mesleki eğitim programları yürürlüğe konuldu. Bölgede turizm, bilişim ve yenilenebilir enerji alanlarında yatırımlar yapıldı ve yeni işler yaratıldı.
1950’lerde kömür sektöründeki istihdamın 753 bin kişiyi bulduğu Ruhr’da 2014’e gelindiğinde kömür istihdamı 33 bin düzeyine kadar inerken, bir zamanlar büyük bir kömür bölgesi olan bu yöre kamu otoritelerinin kent ve kalkınma politikaları ile etkili sosyal diyalog mekanizmaları sayesinde yeni bir kimlik edindi ve 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti ilan edilecek kadar büyük bir dönüşümü başardı.
Yeşil iş nedir?
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) taafından yeşil işler kavramı; çevrenin korunmasına ya da çevre kalitesinin arttırılmasına katkı sağlayan işler olarak tanımlanıyor. Yeşil işler, ekosistemler ve biyoçeşitliliğin korunmasında rol oynadığı gibi, enerjinin, suyun ve kullanılan materyallerin de azaltılmasını sağlıyor ve genel anlamda her türlü atık ve kirliliğin oluşumunun en aza indirilmesine yönelik tasarlanıyor. Bu tanıma göre, yeşil işlerin, aynı zamanda, insana değer veren, düzgün maaş sağlayan, işçi haklarının yanı sıra, iş sağlığı ve güvenliğini de gözeten ve iyi kariyer imkanları sunan, insana yakışan işler olması bekleniyor.
Yeşil işler ne öneriyor?
Örneğin, Türkiye’de 1 MW enerji üretimi artışı, rüzgar enerjisi üretimi değer zincirinde tam zamanlı istihdamı 6,3 kişi, güneş enerjisi değer zincirinde ise 2,5 kişi artırabilir.
Türkiye’de 2053 net sıfır emisyon vizyonuna uyumlu bir elektrik sektörü dönüşümü 2030’a kadar güneş enerjisinde 71 bin, rüzgar enerjisinde 141 bin ek istihdam yaratbilir.