Avrupa Komisyonu’nun 10 Aralık 2025’te Avrupa Parlamentosu’na sunması beklenen Avrupa şebeke paketi, yenilenebilir enerji, depolama ve iletim altyapısında izin süreçlerini hızlandırmayı ve şebeke yatırımlarını merkezileştirmeyi hedefliyor.
Hızlı bakış
- Avrupa Komisyonu’nun enerji şebeke paketini 10 Aralık’ta sunması bekleniyor.
- Paket, yenilenebilir enerji ve depolama projelerinde izin süreçlerini hızlandırmayı hedefliyor.
- Akıllı şebekeler ve dijital enerji teknolojileri için yeni teşvikler öngörülüyor.
- Komisyon, 2030’a kadar gerekli iletim kapasitesinin %45’inin risk altında olduğunu belirtiyor.
- Enerji otoyolları girişimi sekiz stratejik hatta hızlandırılmış prosedür getiriyor.
- Türkiye için iletim, entegrasyon ve hidrojen altyapısı açısından fırsat ve yönlendirici etkiler barındırıyor.
Avrupa şebeke paketinin gündeme gelişi ve stratejik bağlam
Avrupa Komisyonu’nun üzerinde çalıştığı ve 10 Aralık 2025’te Avrupa Parlamentosu’na sunması beklenen Avrupa şebeke paketi, birliğin elektrik, hidrojen ve dijital enerji altyapısını tek çerçevede ele alan en kapsamlı modernizasyon hamlelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Paket, yenilenebilir enerjinin hızlı büyümesine rağmen şebeke kapasitesinin yetersiz kalması, sınır ötesi iletim hatlarında gecikmeler ve uzun izin süreçleri nedeniyle giderek belirginleşen yatırım tıkanıklıklarını gidermeyi amaçlıyor.
Clean Energy Wire, IDDRI ve Avrupa Parlamentosu Araştırma Servisi gibi kaynaklarda, paketin 10 Aralık tarihli komisyon takviminde yer aldığı ve bu tarihte sunulmasının beklendiği vurgulanıyor. Ancak resmi metin ve takvim, Komisyon tarafından yayımlandığında kesinleşecek.
Bu bağlamda Avrupa şebeke paketi, yalnızca teknik bir mevzuat revizyonu değil. Avrupa’nın enerji güvenliği, sanayi rekabetçiliği ve fosil yakıtlardan bağımsızlaşma hedefleri açısından kritik bir politika adımı olarak öne çıkıyor.
Taslak paketin içerdiği temel değişiklikler
Sızan taslak metinlere göre Avrupa şebeke paketi, Yenilenebilir Enerji Direktifi, Elektrik Direktifi, Binaların Enerji Performansı Direktifi ve TEN-E Yönetmeliği gibi birçok temel mevzuatta değişiklikler getiriyor. Taslak, özellikle yenilenebilir enerji projeleri, enerji depolama tesisleri, akıllı şebekeler ve hidrojen iletim altyapıları için izin süreçlerinin sadeleştirilmesini ve hızlandırılmasını hedefliyor.
İzin süreçlerinin hızlandırılması
Taslağa göre enerji depolama projelerinin izin süreçleri en fazla altı ay ile sınırlandırılacak. Yenilenebilir enerji projelerinde bağlantı taleplerinin ön kabul mekanizmasıyla hızlandırılması planlanıyor. Bu yaklaşım, Avrupa genelinde uzun süren izin süreçlerinin yenilenebilir enerji yatırımlarını yavaşlattığı yönündeki eleştirileri adresliyor.
Akıllı şebeke ve dijital enerji teknolojilerine teşvikler
Paket, akıllı sayaç altyapılarından dijital optimize edilmiş iletim teknolojilerine kadar geniş bir teknoloji grubuna yatırım teşvikleri getiriyor. Komisyon, modern şebeke teknolojilerinin yenilenebilir enerjinin sisteme entegrasyonu açısından artık zorunlu hale geldiğini belirtiyor.
Enerji otoyolları girişiminin ivmelendirilmesi
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından Eylül ayında duyurulan enerji otoyolları girişimi, paket kapsamında sekiz stratejik hattın hızlandırılmış prosedürlerle ilerlemesini hedefliyor. Bu hatların, Kuzey Denizi rüzgarı, Akdeniz güneşi ve İskandinav hidroelektriği gibi bölgesel kapasite üstünlüklerinin Avrupa’nın ana talep merkezlerine taşınmasında kritik rol oynaması bekleniyor.
Paket ayrıca önümüzdeki iki yıl içinde AB’nin enerji altyapısı için kapsamlı bir senaryo hazırlanmasını ve iletim, depolama, hidrojen koridorları gibi kritik alanlardaki altyapı ihtiyaçlarının rakamsal olarak ortaya konmasını gerektiriyor.
2030 ve 2040 hedefleri için riskler ve kapasite açığı uyarısı
Komisyona göre mevcut izin ve yatırım hızları korunursa, Avrupa’nın 2030 yılına kadar ihtiyaç duyduğu sınır ötesi iletim kapasitesinin yaklaşık %45’i inşa edilemeyecek. Ayrıca 2040’a kadar 310 teravatsaatlik yenilenebilir elektrik üretiminin şebeke yetersizliği nedeniyle kısıtlanacağı öngörülüyor.
Bu durum yalnızca enerji arz güvenliği değil, Avrupa endüstrisinin elektrifikasyon temposu açısından da risk taşıyor. Elektrik fiyatları ve sanayinin rekabet gücü üzerinde belirleyici olacak iletim kapasitesinin zamanında artırılmaması, AB’nin iklim nötr ekonomi hedeflerinin gecikmesine yol açabilir.
Çevresel etki süreçlerine ilişkin tartışmalar ve eleştiriler
ENDSEurope ve bazı çevre kuruluşlarının yayımladığı analizlere göre, taslak pakette izin süreçlerini hızlandırmak amacıyla çevresel etki değerlendirmelerinin bazı alanlarda sadeleştirilebileceğine ilişkin hükümler yer alıyor. Bu durum, biyolojik çeşitlilik ve doğa koruma perspektifinden eleştirilere yol açmış durumda.
Brüksel kulislerine göre Komisyon, şebeke yatırımlarının aciliyetini vurgularken çevresel standartları zayıflatmadığını savunsa da konu Avrupa Parlamentosu içinde tartışma yaratmış durumda. Yine de çoğu uzman, yatırım tıkanıklığının giderilmesi için belirli bürokratik süreçlerin modernize edilmesinin kaçınılmaz olduğu görüşünde.
Firecarrier perspektifinden AB enerji dönüşümünün yeni aşaması
Avrupa şebeke paketi, Yeşil Mutabakat döneminde yenilenebilir kapasitenin hızla arttığı ancak iletim ve depolama yatırımlarının geride kaldığı tarihsel dönüm noktasına doğrudan yanıt veriyor. Firecarrier perspektifinden bakıldığında paket, kaynağın büyümesinden sistemin genişlemesine geçen yeni aşamayı temsil ediyor.
Yenilenebilir dönüşümün sürdürülebilirliği artık yeni santral kurmakla değil, elektriğin doğru zamanda doğru yere taşınmasıyla ölçülüyor. Bu nedenle Avrupa’nın elektrik sistemi için bu paket yalnızca teknik değil, stratejik bir eşik anlamına geliyor: enerji güvenliği, sanayi rekabeti, dijitalleşme ve iklim politikaları tek çerçevede birleşiyor.
Türkiye ve bölgesel enerji piyasalarına etkiler
Avrupa enerji altyapısındaki bu dönüşüm Türkiye için hem fırsat hem yön belirleme etkisi yaratıyor. AB’nin sınır ötesi iletim kapasitesini artırma hedefi, Güneydoğu Avrupa’daki enterkonneksiyon projelerinin önemini yükseltiyor. Türkiye’nin YEKA yatırımları, depolama düzenlemeleri ve elektrik piyasası reformları göz önüne alındığında, Avrupa ile daha güçlü entegrasyon için altyapı ve regülasyon uyumu stratejik hale geliyor.
Ayrıca Avrupa’nın hidrojen ve dijital şebeke teknolojilerine sağlayacağı teşvikler, bölgesel tedarik zincirlerinde yeni yatırım alanları oluşturabilir. Bu nedenle paket yalnızca Avrupa içi bir reform değil, çevre ülkeler için yönlendirici bir çerçeve olarak görülmeli.
Avrupa’nın bu kapsamlı şebeke dönüşümü sizce Türkiye’nin enerji altyapısı ve yatırım planlarını nasıl etkiler? Görüşlerinizi paylaşın.
İlgili haberler
- CBAM sanal denetim taslağı
- AB CBAM dolaylı emisyonlar haric
- Avrupa elektrifikasyon enerji güvenliği
- TEİAŞ – Dünya Bankası anlaşması imza sonrası: Türkiye enerji iletiminde dijital dönüşüm başlıyor
- Elektrik talebinde küresel patlama çözüm modüler şebeke
- SHURA 2025 elektrik dağıtım raporu Firecarrier analizi
- Elektrikli araçlar ve akıllı şarj altyapısı: Türkiye 2035’e hazır mı?
- Kaliforniya örneğiyle Türkiye’de yenilenebilir enerji zorlukları




















