Paris Anlaşması’na taraf ülkeler yeni iklim planlarını hazırlıyor. Bu planlar sera gazı emisyonlarını azaltmanın ötesinde, ekonomik büyüme, yatırım fırsatları ve sürdürülebilir kalkınma açısından büyük fırsatlar sunuyor.
UNEP’in 2024 Emisyon Açığı Raporu’na göre, etkili iklim politikaları yalnızca çevresel etkileri hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayı hızlandırarak küresel ekonomik büyümeye ivme kazandırabilir. Ayrıca, bu dönüşüm trilyonlarca Dolarlık yeni yatırım olanakları doğurabilir.Önümüzdeki aylarda Paris Anlaşması’na taraf olan birçok ülke, yeni “Ulusal Katkı Beyanlarını” (NDC – Nationally Determined Contribution) sunmaya hazırlanıyor. Uzmanlar, bu planların yalnızca sera gazı emisyonlarını azaltmakla kalmayıp aynı zamanda yoksulluğun azaltılması, halk sağlığının iyileştirilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi ve enerjiye erişimin artırılması gibi geniş kapsamlı faydalar sağlayabileceğini vurguluyor.
İklim değişikliği büyük fırsatlar sunuyor
“Genellikle iklim değişikliğinin getirdiği riskler ve kayıplar üzerinde duruyoruz,” diyor Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) İklim Değişikliği Bölüm Direktörü Martin Krause. “Oysa iklim değişikliğiyle mücadele etmek, toplumları dönüştüren büyük kazançlar sunabilir.”
Yeni yatırımlar ve iş fırsatları yaratıyor
Temiz enerjiye geçiş, Sanayi Devrimi’nden bu yana en büyük ekonomik fırsatlardan biri olarak görülüyor. 2024 yılında, iklim dostu enerji projelerine yapılan yatırımlar 2,1 trilyon Dolara ulaştı. Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre, 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak küresel GSYİH’yi %7 artırabilir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ise bu dönüşümün dünya genelinde 14 milyon yeni istihdam yaratacağını öngörüyor.
Hayat kurtarıyor ve sağlığı iyileştiriyor
İklim değişikliği nedeniyle şiddetlenen aşırı hava olayları, son 50 yılda 2 milyondan fazla insanın hayatına mal oldu ve küresel ekonomiye 4,3 trilyon Dolar zarar verdi. Dünya Ekonomik Forumu’na göre, küresel ısınmanın yavaşlatılması, 14,5 milyon ölümü engelleyebilir ve 12,5 trilyon Dolarlık ekonomik kaybı önleyebilir. Ayrıca, fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğinin azaltılması milyonlarca insanın olası hastalıklarını önleyerek sağlık harcamalarında büyük tasarruf sağlayabilir.
Tüketicilerin cebini koruyor
Enerji israfı, hem bireyler hem de işletmeler için ciddi maliyetler yaratıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, enerji verimliliği önlemleri 2040 yılına kadar, hanelerin toplam 201 milyar Dolar tasarruf etmesini sağlayabilir. Bunun yanı sıra, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları, fosil yakıtlarla çalışan alternatiflerinden daha düşük maliyetli.
Doğayı ve biyolojik çeşitliliği koruyor
İnsanlık; gıda, su, temiz hava ve yapı malzemeleri gibi temel kaynakları doğa ve biyolojik çeşitlilikten elde ediyor. Dünya Ekonomik Forumu’na göre, küresel GSYİH’nin yarısından fazlası doğrudan ekosistemlere bağlı. UNEP’in 2024 Emisyon Açığı Raporu’na göre, ormansızlaşmanın önlenmesi, ağaçlandırma projeleri ve sürdürülebilir orman yönetimi, 2030 yılına kadar Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için gereken emisyon azaltımının %20’sini sağlayabilir
Ulusal güvenliği güçlendiriyor
İklim değişikliği, su ve tarım arazileri gibi sınırlı kaynaklar üzerindeki rekabeti artırarak güvenlik tehditlerini şiddetlendiren bir “risk katalizörü” olarak görülüyor. 2050 yılına kadar dünya çapında en az 25 milyon insanın iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kalacağı öngörülüyor. UNEP’e göre, bu sayı bazı bölgelerde 200 milyona ulaşabilir ve özellikle düşük gelirli ülkelerde siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı derinleştirebilir.
Sektörel çözümlerle iklim kriziyle mücadele
UNEP, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere kıyasla 2°C’nin altında tutma ve mümkünse 1,5°C hedefini yakalama amacıyla çalışıyor. Bu doğrultuda, Sektörel Çözüm stratejisiyle altı kritik sektörde emisyon azaltımı için bir yol haritası sunuyor:
- Enerji: Yenilenebilir kaynakların genişletilmesi, enerji verimliliğinin artırılması.
- Sanayi: Üretim süreçlerinin karbonsuzlaştırılması, temiz üretim teknolojilerinin benimsenmesi.
- Tarım ve gıda: Sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, gıda israfının önlenmesi.
- Ormanlar ve arazi kullanımı: Ormansızlaşmanın önlenmesi, bozulmuş ekosistemlerin restore edilmesi.
- Ulaşım: Elektrikli ve sürdürülebilir ulaşım sistemlerine geçişin hızlandırılması.
- Binalar ve şehirler: Enerji verimliliği yüksek şehir planlaması ve yeşil altyapının hayata geçirilmesi.
Bu sektörlerde uygulanacak entegre iklim eylemleri, ülkelerin ekonomik büyümesini desteklerken toplum sağlığını ve doğal kaynakları korumaya yardımcı olacak.
İklim değişikliğinin Türkiye’deki etkileri
Türkiye, iklim değişikliğinin yol açtığı riskleri doğrudan hisseden ülkeler arasında yer alıyor. Artan sıcaklıklar, kuraklık, sel ve orman yangınları gibi aşırı hava olayları tarımı, su kaynaklarını ve kıyı bölgelerini tehdit ederken, göç hareketlerini de tetikleyebilir. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde yaşanabilecek su kıtlığı ve tarımsal verim kaybı, kırsal kesimlerden kentlere göçü hızlandırabilir. Türkiye’nin enerji bağımsızlığını artırmak, su yönetimini güçlendirmek ve yeşil dönüşümü hızlandırmak için atacağı adımlar, hem ekonomik kalkınmayı destekleyecek hem de iklim krizinin olumsuz etkilerini azaltarak toplumsal istikrarı koruyacaktır. Paris Anlaşması çerçevesinde belirlenen hedeflere ulaşmak, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma sürecinde kritik bir rol oynayabilir. Türkiye’nin iklim politikalarına yönelik somut adımlar atması, hem sürdürülebilir kalkınmayı hızlandıracak hem de ülkeyi küresel yeşil ekonomide rekabetçi bir konuma taşıyacaktır.
Sürdürülebilir gelecek için kararlı adımlar
Karbon nötr hedeflerine ulaşmak için politika yapıcıların kapsamlı ve kararlı adımlar atması gerekiyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik etmek, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak enerji güvenliğini artırırken, uzun vadede ekonomik istikrarı da güçlendirecektir. Sanayide yeşil dönüşümün hızlandırılması, düşük karbonlu üretim süreçlerine geçişi sağlayarak küresel pazarlardaki rekabet gücünü artırabilir. Ayrıca, ulaşım, binalar ve altyapı projelerinde sürdürülebilir şehircilik uygulamalarına öncelik verilmesi, şehirlerde enerji verimliliğini artırırken, hava kirliliğini ve karbon salımını azaltacaktır. Yeşil dönüşümde kararlı adımlar atılması, hem çevresel sürdürülebilirliği güçlendirecek hem de ekonomik büyümeyi destekleyerek uluslararası yatırımcıların ilgisini çekecektir. Bu doğrultuda, uzun vadeli ve bilim temelli politikalar geliştirilerek, karbon nötr bir geleceğe ulaşmak mümkün hale gelecektir.
İlgili Makaleler
- Türkiye’nin İlk İklim Kanunu Teklifi ve Yeşil Dönüşüm Planı
- Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) Stratejisi (2024 – 2028)
- İklim Değişikliğiyle Mücadele ve Kalkınma Birlikte Mümkün
- Inveo ve DaVinci İş Birliği ile Türkiye’nin Yeşil Enerji Dönüşümü