Türkiye kuraklık

Her geçen gün gerek dünya genelinde gerekse yerel olarak etkilerini daha da fazla hissettiğimiz iklim değişikliği, sürdürülebilir bir dünya hayalimizin önündeki en büyük engellerden biri.

İklim değişikliği; çevresel, sosyal ve ekonomik etkileriyle her gün yüzleştiğimiz bir gerçeklik haline geldi. Hiçbir ülkenin bu konuyu görmezden gelme veya elini taşın altına koymaktan kaçınma lüksünün olmadığı da bir gerçek. Bu nedenle, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG’ler) ve son 2 yılda gerçekleştirilen iklim zirvelerinde alınan kararlar, yerkürenin bu ortak sorunuyla mücadelede her birimize düşen görevler olduğunu vurguluyor.

Türkiye’ye bakacak olursak; iklim değişikliğinin etkileri Türkiye’de 2050 yılına geldiğimizde aşırı sıcaklık artışı ve kuraklık olarak görülüyor olacak. Buna rağmen, ülkemizde kişi başı karbon emisyonları artış eğiliminde.

SKD olarak iş dünyasından üyelerimizle bu konuda önemli çalışmalar yürütüyor ve paydaşlarımızın çalışmalarını da yakından takip ederek bu çalışmalara katkı sunmaya gayret ediyoruz. 18 Temmuz’da İstanbul’da hep birlikte şahit olduğumuz, şehrimizi ve hayatlarımızı bir anda oldukça olumsuz etkileyen anormal yağış üzerine bu ay yaptığımız önemli bir toplantıya dikkat çekmek istedim.

Eylem ve stratejilerin bütünü

İklim Değişikliği Eylem Planı; “Bir kent için sera gazlarını azaltmak ve iklim değişikliğinin etkilerine uyumu artırıcı tedbirleri almak amacıyla somut bir hedef ve zaman planı doğrultusunda oluşturulmuş eylem ve stratejilerin bütünü” olarak tanımlanıyor.

Türkiye’nin iklim değişikliğiyle ilgili bir eylem planı hazırlama çalışmaları 2001 yılına dayanıyor. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hazırlanması sürecinde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bünyesinde kurulan İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu, bu konuda ulusal eylem planı hazırlanması tavsiyesinde bulunmuştu.

2009 yılında gerek söz konusu komisyonun tavsiyeleri gerekse Bali Konferansı (2007) gibi uluslararası platformlarda alınan kararların etkisiyle ulusal eylem planı hazırlanması yönünde ilk adım atılmıştı. Bu kapsamda İklim Değişikliği Eylem Planı (İDEP), Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2011-2023 yıllarını kapsamak üzere hazırlanmıştı. Bu plan doğrultusunda çeşitli şehirlerimiz de kendi eylem planlarını oluşturmaya başlamışlardı.

7 adımdan oluşacak şekilde planlanmıştı

C40 Cities

Yukarıda bahsettiğim sebepler ve gelişmeler ışığında, “İklim değişikliğine dirençli bir İstanbul” hedefiyle İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı (İSTİDEP) İstanbul Kalkınma Ajansı’nın finansal desteğiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Çevre Koruma Müdürlüğü Başkanlığı bünyesinde 2015 yılında hazırlanmaya başlanmıştı. Bir proje olarak ele alınan çalışma, aşağıdaki 7 adımdan oluşacak şekilde planlanmıştı:

  1. Yol Haritası
  2. Sera Gazı Envanteri
  3. İklim Senaryoları
  4. Kırılganlık Analizi
  5. Paydaş Toplantıları
  6. Eylem Planı
  7. Çıktıların Paylaşılması

Projede 5’inci adıma gelindi ve bu kapsamda İSTİDEP Paydaş Grubu Bilgilendirme Toplantısı 11 Temmuz Salı günü gerçekleştirilerek iklim değişikliği konusunda çalışan STK, kamu kurumları, akademisyenler ve özel sektör temsilcilerinin konuyla ilgili fikir ve önerileri alındı.

Toplantıda; su kaynakları yönetimi, kamu altyapısı, binalar, enerji üretimi ve dağıtımı, arazi kullanımı, ormancılık, biyoçeşitlilik ve tarım, sanayi, ulaştırma ve lojistik, halk sağlığı, turizm, ticaret ve sosyokültürel yapı konuları ele alındı.

Adı geçen sektörlerden uzman kişiler, kendi alanlarına yönelik karbon emisyonu azaltım ve iklim değişikliğiyle mücadele önerilerinde bulundular. SKD olarak özel sektörle çok yakın çalışan bir STK olarak katıldığımız toplantıda; iş dünyasının iklim değişikliğiyle mücadeledeki kritik rolünü vurguladık.

Dünyanın 40 büyükşehrinin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda liderliği üstlendiği ‘C40: Cities Climate Leadership Group’ 2005’ten bu yana faaliyet gösteriyor. İstanbul, 2009’da bu şehirler arasında yerini aldı. 40 büyükşehrin iklim değişikliği konusundaki performanslarını devamlı izlemek üzere kurulan sistem ise ‘Taahhüt, Envanter, Hedef, Plan’ olmak üzere 4 aşamanın gerçekleştirilip gerçekleşmediğini izliyor.

İstanbul şu anda ‘taahhüt’ kısmını geçmiş bulunuyor. İSTİDEP hayata geçirildiğinde ise C40’ta tüm aşamaları geçerek dünyanın iklim değişikliği konusunda örnek büyükşehirleri arasında yer almış olacak. Dolayısıyla bu konudaki fırsatları görmek ve değerlendirmek gerekiyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Türkiye’de bu uygulamanın yaygınlaşması ve her belediyenin kendi iklim değişikliği eylem planını oluşturabilmesi için İSTİDEP projesini teşvik ettiğini ayrıca belirtmek isterim.

Bundan sonra ne olacak?

Eylem planının 2017 yılında tamamlanarak orta ve uzun vadede belediye hizmetlerine yol göstermesi hedefleniyor. Bizler de iş dünyası olarak konunun yalnızca belediye hizmetlerinden ibaret kalmaması amacıyla, uluslararası iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik vizyonumuzla konunun her zaman etkili bir aktörü ve yakın takipçisi olacağız.

İklim değişikliği, kentler için riskler kadar fırsatlar da sunuyor. Bu şehir hepimizin ve bunu sürdürebilmek için yapmamız gereken çok şey var. İSTİDEP, bu konuda atılmış çok güzel bir adım.  Birçok tecrübeden öğrendik ki, planların kaderi genelde raflarda tozlanmak oluyor. Bu nedenle, İSTİDEP’in gerçekten uygulanması ve sonuçların takip edilerek devamlı iyileştirmeler yapılması elbette şehrimizin iklim değişikliğiyle mücadelesinin en önemli kısmı olacaktır.

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.