Kaliforniya’nın kadim ormanları alevle, Antarktika’nın A23A buzdağı erimeyle parçalanırken, ikisi de iklim krizinin iki farklı yüzünü gözler önüne seriyor
Yanarak yok olan sekoyalar: Kaliforniya’dan bir uyarı
Garnet yangını, 2 bin yıllık dev sekoyaları yok edici alevlerle tehdit ediyor. Yakıt birikimine karşı daha önce yapılan müdahalelere rağmen bu kadim ağaçlar %20’ye varan kayıpla yüz yüze. Akdeniz ve Türkiye orman yangınları gibi örneklerle birlikte bu tablo, doğal mirasın “yanarak” yok oluşunun nasıl bir uyarı sistemi olduğuna işaret ediyor. (Garnet yangını yazımız)
A23A buzdağının erime ve parçalanma süreci: Kısa zaman içinde tamamen yok olacak mı?
A23A, 1986’da Antarktika’daki Filchner-Ronne buz sahanlığından koparak yaklaşık 1 trilyon ton ağırlığında ve 3.672 km² yüzölçümüne ulaşmış, “Megaberg” olarak anılmış dev bir buzdağıdır. Ancak son yıllarda, iklim değişikliğinin etkisi ve okyanusların ısınması nedeniyle özellikle 2020’den itibaren hızlanan erime ve parçalanma süreci gözlenmekte.
İngiliz Antarktika Araştırmaları Kurumu’ndan (BAS) Dr. Andrew Meijers’in açıklamalarına göre, A23A’nın büyük kısmı deniz akıntılarıyla kuzeye doğru sürüklenirken birçok kez parçalanmış ve günümüzde parçalarının alanı yaklaşık 1.700 km²’ye kadar küçülmüş durumda. Bu, Londra şehir merkezinin büyüklüğüne eşdeğer bir alan anlamına geliyor.
Erime hızlandı
Mayıs 2025’ten itibaren A23A, daha sıcak okyanus suları ve bahar mevsiminin etkisiyle hızlıca daha küçük parçalara ayrılmakta. Haftalar içerisinde sistematik olarak küçülmesi ve takip edilemeyecek küçük buz kütlelerine dönüşmesi bekleniyor.
Geçmiş performans
A23A yaklaşık 30 yıl boyunca deniz tabanına sıkışmış halde kaldı. 2020’de serbest kalmasıyla Weddell Denizi’nden sürüklenmeye başladı ve Mart 2025’te Güney Georgia Adası yakınlarında karaya oturdu. Bu hareketlilik de erime sürecini hızlandırdı.
Ekolojik etkiler
Bilim insanları, A23A’nın erimesinin ekosistemler üzerinde hem riskli hem de potansiyel faydalı etkiler yaratabileceğini vurguluyor. BAS’ın araştırmalarına göre, eriyen buzdan salınan tatlı su ve donmuş besin maddeleri—örneğin demir gibi mikro besinler—deniz yüzeyinde fitoplankton patlamalarına yol açarak karbonun yüzeyden derinlere taşınmasına katkıda bulunabilir ve böylece karbon sekestrasyonu artabilir.
Ancak bu etkinin yanı sıra, A23A’nın Güney Georgia yakınlarında kara tabanına sıkışarak erimesi, penguen ve fok gibi bölge canlılarının besin kaynaklarına erişimini zorlaştırabilir. Tarihte, benzer bir durumda—2004’te A38 iceberg’i Adanın beslenme yolunu engelleyerek yavru ölümlerine neden olmuştu.
Başka bilimsel kaynaklara göre, iceberg erimeleri okyanus dolaşımını değiştiren tatlı su girdileri yaratabilir. Bu, yerel iklim dengelerinde ve ekosistemlerin sağlığında uzun vadeli etkiler doğurma potansiyeli taşıyor.
Ne zaman tamamen eriyebilir?
Mevcut hızlarla A23A’nın önümüzdeki haftalar ve aylar içinde artık etkili büyük bir kütle olarak varlığını sürdüremeyeceği öngörülüyor. Daha küçük parçalara ayrılarak klasik bir “denizde çığ” biçiminde erime süreci devam edecek. Ancak kesin bir tarih vermek, doğa koşullarının karmaşıklığı nedeniyle zor. Sıcak okyanus akıntıları, rüzgar ve hava durumu bu süreçte belirleyici.
Neden önemli?
A23A’nın erimesi, iklim krizinin buzullar ve deniz ekosistemleri üzerindeki somut yansımasıdır. Bu dev buz kütlesinin kaybı küresel deniz seviyesini doğrudan yükseltmese de, kara buzullarının okyanuslara akışını hızlandırarak deniz seviyesinde birkaç feet’lik artışlara yol açabilir. Ayrıca ekosistemlerde dengeleri bozacak uyarı sinyaller.
Yanmak ya da erimek: İki senaryo, aynı kriz
Bir yanda “yanan” sekoyalar, bir yanda “eriyen” buz kütleleri… Her iki durum da doğanın iki dramatik yüzünü sunuyor. Bu tablo, yalnızca iklimin değil, insanlığın “geçici sürekli” dediğimiz çağını anlatıyor.
Ekosistem uyarısı: Sınırlar aşılıyor
Sekoyalar, penguen habitatları, buz rafları ve ısınan denizlerle çevrelediğimiz dünya artık sınır ötesi bir uyarı sistemi: yanma ya da erime, doğa koşullarındaki geri dönüşü olmayan dönüşün sessiz ama yüksek sesli bildirisi.
Türkiye bağlamında çıkarımlar: Erime de yanma da bizle
Akdeniz orman yangınlarıyla zeytinliklerimizin yaşadığı tehdit ve buz akışlarının deniz seviyesi sınırındaki etkileri birleşince, “yanma ya da erime” metaforu bizi yerel stratejiye yönlendiriyor: Yeşil finansman, ekosistem yönetimi, erken uyarı sistemleri ve adaptasyon.
Yorumlarınızı bizimle paylaşın
A23A buzdağının hızla erimesi ve Kaliforniya’daki kadim sekoyaların yangınlarla yok olması sizce iklim krizinin hangi yüzünü daha çarpıcı şekilde gösteriyor? Türkiye’de bu iki senaryodan hangisi daha büyük risk teşkil ediyor? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın.
Kaynaklar
Yeşil Haber: Garnet yangını yazısı, AP News, LiveScience (A23A), British Antarctic Survey, Sürdürülebilirlik bakış açıları
İlgili haberler
- Kaliforniya Garnet yangını: Sekoyalar ve iklim krizi
- Türkiye’nin kıyı şehirleri tehdit altında: Deniz seviyesi riski
- Deniz seviyesindeki yükselme alarm veriyor
- Alev çemberi: Avrupa ve Türkiye’de 2025 yazı orman yangınları
- Türkiye 2025 orman yangınları: İklim ve insan faktörü
- Karbon salımları buzul çağı döngüsünü geciktiriyor
- Buzulların korunması için uluslararası seferberlik yılı 2025