Haziran ayının son haftasında Türkiye’nin batı ve güney illerinde art arda çıkan orman yangınları, on binlerce kişinin tahliyesine neden oldu. Erken gelen sıcak hava dalgası ve kuvvetli rüzgarlar yangınları körüklerken, yetkililer tehlikenin henüz geçmediği ve yaz aylarının daha zorlu geçebileceği konusunda uyarıyor.
Türkiye, henüz yazın en sıcak dönemine girilmemişken, Haziran ayının son haftasında Batı ve Güney bölgelerini etkisi altına alan bir dizi büyük orman yangınıyla mücadele etti. İzmir, Muğla, Antalya ve Çanakkale gibi iller başta olmak üzere birçok noktada aynı anda başlayan yangınlar, on binlerce vatandaşın tahliye edilmesine ve yüzlerce yapının hasar görmesine neden oldu. Erken gelen sıcak hava dalgası, rekor seviyedeki düşük nem ve kuvvetli rüzgarlar yangınların hızla yayılmasına zemin hazırlarken, yetkililer ve uzmanlar bu “yeni normal”in arkasındaki iki ana faktöre dikkat çekiyor: İklim değişikliği ve insan kaynaklı ihmaller.
Haziran sonunda Türkiye genelinde alevlenen yangınlar
Yangın dalgası, Haziran ayının son haftasında etkisini gösterdi. 24-26 Haziran tarihleri arasında ülke genelinde en az sekiz büyük yangın kayıtlara geçti. Durum, 29-30 Haziran’da kuvvetli rüzgarların etkisiyle daha da ciddileşti. Özellikle İzmir ve çevresi, en ağır darbeyi alan bölge oldu:
- İzmir (Menderes/Seferihisar): 29 Haziran’da başlayan ve saatte 100 km’yi aşan rüzgarla yayılan yangın, yerleşim yerlerini tehdit etti. Sadece İzmir ilinde 42.000’den fazla vatandaşın tahliye edildiği bildirildi.
- Manisa (Akhisar): Haftanın başında kontrol altına alınan bir yangın, şiddetli rüzgarla yeniden alevlenerek birçok kırsal yerleşim yerini tehdit etti.
- Hatay (Antakya): Şehir merkezine yaklaşan alevler nedeniyle yaklaşık 1.500 kişi önlem olarak tahliye edildi.
Yetkililerin önceliği tahliyelere vermesi sayesinde can kaybı yaşanmazken, özellikle Bilecik’te 23 ev tamamen yandı, 40’tan fazla yapı hasar gördü. Haziran sonu itibarıyla yapılan ilk değerlendirmelere göre ülke genelinde yaklaşık 800 hektarlık alanın yandığı belirtiliyor.
Yangınların arkasındaki ikili tehdit: İklim değişikliği ve insan faktörü
Uzmanlar, son yıllarda şiddetlenen yangınların arkasındaki ana kolaylaştırıcı nedenin insan kaynaklı iklim değişikliği olduğu konusunda hemfikir. Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Birkaç yıl önce Türkiye ormanlarının %55’i yüksek riskli bölgedeyken, şimdi bu oran %64’e çıktı,” diyerek iklim değişikliğinin somut etkilerine dikkat çekti. Artık yangın mevsimi sadece Temmuz-Ağustos ile sınırlı kalmıyor; Mayıs’ta başlayıp Kasım’a kadar sürebilen, çok daha uzun bir risk dönemine yayılıyor.
Yıl | Yangın Sayısı | Yanan Alan (Hektar) |
---|---|---|
2021 (Büyük Yangınlar Yılı) | ~2.700 | ~140.000 |
2024 (Yıl Sonu) | ~3.800 | ~27.000 |
2025 (İlk 6 Ay) | Bilinmiyor | ~800 |
İklim koşulları yangın için ideal zemini hazırlasa da, alevleri başlatan kıvılcım neredeyse her zaman insan kaynaklı oluyor. Haziran ayındaki yangınların çıkış nedenleri arasında hasarlı elektrik hatları, kasten yangın çıkarma şüphesi ve kontrolden çıkan anız ateşi gibi faktörler yer alıyor. Bu durum, bireysel sorumluluğun ve dikkatin yangınları önlemedeki hayati rolünü bir kez daha gösteriyor.
Mücadele kapasitesi mercek altında: Uçak sayısı tek başına neden yeterli değil?
Türkiye, yangınlara karşı 2025 yılı için filosunda bulunan 27 yangın söndürme uçağı ve 105 helikopter ile büyük bir güçle müdahale etti. Ancak uzmanlar, her büyük yangından sonra gündeme gelen “daha fazla uçak” talebinin tek başına çözüm olmadığını vurguluyor. Etkili bir hava operasyonu için birçok operasyonel kısıtlama bulunuyor:
- Su Kaynaklarına Yakınlık: Hava araçlarının suyu alıp yangın bölgesine taşıma süresi (sorti süresi), yakındaki deniz, göl veya baraj gibi su kaynaklarının varlığına doğrudan bağlı.
- Hava Trafiği Koordinasyonu: Aynı yangın sahasında güvenlik nedeniyle ancak belirli sayıda uçak ve helikopter aynı anda çalışabilir. Hava trafiğinin koordinasyonu, çarpışma riskini önlemek için kritik öneme sahip.
- Görüş Mesafesi ve Rüzgar: Yoğun duman ve kuvvetli rüzgar, hava araçlarının güvenli bir şekilde su bırakmasını engelleyebilir.
Bu nedenle, etkili bir mücadele, yeterli hava gücünün yanı sıra ulaşılabilir orman yolları, eğitimli yer ekipleri ve teknolojik sistemlerin tam bir koordinasyon içinde çalıştığı bütüncül bir afet yönetimi yaklaşımı gerektirir.
Geleceğe bakış: Teknolojik hazırlık ve toplumsal farkındalık
Yapay zeka ve teknoloji ile önleyici mücadele
Yangınla mücadelede teknoloji kullanımı giderek daha önemli hale geliyor. Yeşil Haber’in daha önceki “Türkiye’nin Orman Yangını Riski ve Yapay Zeka ile Alınan Önlemler” başlıklı makalesinde de belirttiği gibi, Türkiye, yangın gözetleme ve yönetiminde İHA’ları ve yapay zeka destekli risk tahmin sistemlerini kullanan az sayıda ülkeden biri. Bu sistemler, yüksek riskli günlerde ekiplerin stratejik olarak konumlandırılmasına ve çıkan yangınlara saniyeler içinde müdahale edilmesine olanak tanıyarak büyük bir fark yaratma potansiyeline sahip.
Uluslararası deneyimler ve toplumsal farkındalık
Türkiye’nin mücadelesi, küresel bir sorunun parçası. Kaliforniya’dan Avustralya’ya kadar birçok yangına eğilimli bölge, sadece teknolojiye değil, aynı zamanda toplumsal farkındalığa da yatırım yapıyor. Avustralya’nın ulusal “Bushfire” hazırlık kampanyaları veya Kaliforniya’daki “Community Wildfire Protection Plans” (Topluluk Orman Yangını Koruma Planları) gibi modeller, yerel halkı yangın önleme ve hazırlık süreçlerine aktif olarak dahil ederek başarılı sonuçlar elde ediyor. Bu tür programlar, Türkiye için de örnek teşkil edebilir.
Bireysel ve toplumsal sorumluluk: Yangınları birlikte önlemek
Tehlike henüz geçmiş değil ve yaz boyunca yüksek alarm durumu devam edecek. Yetkililer, ormanlık alanlarda ateş yakmak gibi faaliyetleri yasaklarken, vatandaşlara da büyük sorumluluk düşüyor. Söndürülmemiş sigara izmaritleri, doğaya bırakılan cam şişeler veya anız yakma gibi ihmallerin büyük felaketlere yol açabileceği unutulmamalı. Bir duman görüldüğünde ALO 177 Orman Yangını İhbar Hattı‘nı anında aramak, erken müdahale için hayati önem taşımakta. Ormanları korumak, sadece devletin değil, tüm toplumun, bizlerin ortak görevi.
Sizce Türkiye orman yangınlarına karşı yeterince hazırlıklı mı? Siz hangi önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyorsunuz? Yorumlarda paylaşın!
İlgili haberler
- Türkiye Orman Yangını Riski ve Yapay Zeka ile Önleme Yöntemleri
- İklim Krizi Orman Yangınlarının Şiddetini Artırıyor
- Orman Yangınları Isınmayı Daha Fazla Artıracak
View this post on Instagram