rüzgar enerjisi

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) seçimler öncesinde “Türkiye Rüzgar Enerjisi ve Rüzgar Sanayi Politika Belgesi” hazırlayarak yeni kurulacak hükümete ve enerji yönetimine görüş, öneri, tahmin ve beklentilerini paylaştı. TÜREB politika belgesinde ülkemizin rüzgar enerjisi potansiyeli ve sanayi gücü dikkate alınarak rüzgar sektörünün stratejik sektör olarak ilan edilmesi gerektiğini açıkladı.

TÜREB Başkanı İbrahim Erden ve yönetim kurulu üyeleri Ebru Arıcı, Erinç Kısa, Arif Günyar, Ali Aydın, Ufuk Yaman ile Murat Çolakoğlu tarafından online olarak düzenlenen basın toplantısıyla politika belgesi kamuoyu ile paylaşıldı.

Politika belgesini açıklayan TÜREB Başkanı İbrahim Erden, seçimlerin ve sivil toplum ilkelerinin katılımcı çağdaş demokrasilerde olduğu gibi ülkemiz açısından da oldukça önemli olduğunu belirterek, “Dünyanın Covid-19, Rusya-Ukrayna Savaşı, ülkemizin de bunların yanında elim bir deprem felaketi sonrası çok büyük bir enerji dönüşüm süreci yaşadığı dönemde 14 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilecek olan genel seçimler ülkemizin sadece gelecek 5 yılı açısından değil, hemen her alanda olduğu gibi Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında enerjide de önümüzdeki 10 yıllarının planlanması ve politika/strateji tercihlerinin belirlenmesi açısından da oldukça önemli bir kilometre taşı olacaktır” dedi.

Rüzgar enerjisinin elektrik üretimindeki payı yüzde 11’e ulaştı

Politika belgesinde yer verilen bilgilere göre, Türkiye son 15 yılda yapılan yatırımlar neticesinde rüzgar enerjisinde yaklaşık 12 bin MW kurulu güce ulaşırken, yıllık toplam elektrik üretiminin yüzde 11’ini rüzgardan karşılayan bir konuma geldi. Ayrıca, kapasite tahsisi yapılarak geliştirme ve inşa sürecinde olan yaklaşık 8.500 MW ve aynı zamanda son dönemde değerlendirme ve ön lisans aşamasına ulaşan 20.000 MW depolamalı rüzgar projesi bulunuyor.

Rüzgar türbini ve ekipman üretimi de dahil edildiğinde rüzgar sektörü 25 bin kişiyi aşan istihdam ve yüzde 80’ini ihraç edecek şekilde 1,5 milyar Euro’nun üzerinde bir sanayi üretimine ulaştı.

Daha fazla kapasite tahsisi sağlanmalı

Türkiye Rüzgar Enerjisi ve Rüzgar Sanayi Politika Belgesi’nde rüzgar enerjisi sanayisi, global fırsatlar, enerji arz güvenliği, ülkemizin rüzgar enerjisi potansiyeli ve sanayi gücü dikkate alınarak rüzgar sektörü stratejik sektör olarak ilan edilmesi gerektiği savunularak şu öneriler dile getirildi;

  • Rüzgar enerjisi yatırımları için daha fazla karasal rüzgar enerjisi kapasite tahsisi sağlanmalı,
  • Deniz üstü (offshore) rüzgar enerjisi, elektrik depolama ve yeşil hidrojen teknolojilerine odaklanılmalı,
  • Destekler arttırılmalı,
  • Nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi için destek verilmeli,
  • Yeni lojistik ve ulaştırma altyapısının hazırlanması ve mevcudun geliştirilmesi sağlanmalı,
  • Tüm çevresel, sosyal etkilerin kümülatif olarak ele alınması ve asgariye indirilebilmesi için gerekli çalışmaların tüm paydaşların katılımcı destekleriyle oluşturularak hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

150 bin MW rüzgar enerjisi potansiyelimizin nasıl kullanılacağı planlanmalı

Türkiye’nin rüzgar enerjisinde sahip olduğu ve yeni üretim teknolojileriyle birlikte 150 bin MW’nin üzerindeki karasal ve deniz üstü rüzgar potansiyelinin en yüksek seviyede faydalanacak şekilde devreye alınması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını isteyen TÜREB, politika belgesinde şu görüşlere yer verdi: “Ulusal 2053 Sıfır Emisyon (Net-zero) hedefi asla göz ardı edilmemeli, öte yandan enerji güvenliği ve çeşitliliği yenilenebilir ve rüzgar özelinde politikalar ve mekanizmalar gelişiminde öncelikli parametreler olmalıdır. Bu sebepler dikkate alınarak rüzgar enerjisinde kurulu güç hedefimiz 2035 için 40 GW (yıllık 3 GW yeni kurulum), 2053 için 100 GW (yıllık 4 GW yeni kurulum) seviyelerinde belirlenmelidir.”

“Kapasite tahsisleri için tüm mekanizmalar işletilmeli”

TÜREB belgesinde kapasite tahsisleri ve yeni yatırımlar için YEKA, YEKDEM, lisanssız, kapasite artışları, ikili anlaşmalar, TÜREB YEKA, Deniz üstü YEKA ve benzeri tüm mekanizmaların işletilmeli gerektiği belirtilerek şu öneriler dile getirildi;

  • Deniz üstü kapasite tahsisleri başlamalı, bu tahsislerin yapılabilmesi için gerekli tüm ön mühendislik ve mevzuat çalışmaları tamamlanmalı
  • Büyük özel yenilenebilir enerji alanları tasarlanarak yatırımcılara hazır sahalar sunulmalıdır. (TÜREB YEKA Projesi, toplam 20 GW kurulu gücünde hibrit RES-GES, 55 TWh elektrik üretimi, hidrojen ve depolama entegrasyonu ve toplam 40 milyar dolarlık yatırım potansiyeli ile buna güzel bir örnek teşkil etmektedir.)
  • Ulusal Hidrojen Stratejisi doğrultusunda yeşil hidrojen üretimi için yenilenebilir enerji ve rüzgar enerjisi özelinde kapasite ve lokasyon planlaması ile tahsis mekanizmaları ve yatırım süreçleri planlanmalı
  • Enerji üretimine entegre olarak ve ulusal iletim şebekesi işletmesi dahilinde kullanılacak tüm farklı depolama teknolojileri (mekanik, termal, kimyasal vb.) dikkate alınmalı ve gelecek uygulamalar bu doğrultuda geliştirilmeli.

“Yatırımların izin süreçleri kısaltılmalı ve bürokrasi azalmalı”

  • Rüzgar yatırımlarının inşaat öncesi proje geliştirme aşamasında yürütülen her türlü izin, onay ve planlama süreçleri sadeleştirilmeli ve kısaltılmalı,
  • Rüzgar sanayimiz ve rüzgar tedarik zincirinin ülke genelinde ve aksam bazında yaygınlaşarak ve derinleşerek güçlendirilmesi teşvik edilmeli,
  • Bölgesel rüzgar sanayisi tedarik merkezi olma fırsatı değerlendirilmeli,
  • Yerel sanayi yatırımları ve yerli aksam ve türbin çalışmaları rekabetçi bir şekilde yerlileşmeyi ve sürdürülebilir rekabeti sağlayabilecek şekilde teşvik edilmeli,
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih ve bu yönde dönüşüm çabaları “yeşil/çevreci mükellef” sertifikalandırma süreçleriyle kurumlar ve gelir vergisi indirim ve istisnalarına erişim sağlanmalı ve bu sayede sektöre yönelim ve yatırım tabana yayılan şekilde özendirilmeli,
  • Sanayicilerin enerji ihtiyaçlarını imkan olan tüm bölgelerde rüzgar enerjisi kaynaklarından da karşılaması teşvik edilmeli,

    “Rüzgar sanayi ihracatı 5 milyar euro’ya çıkarılması hedeflenmeli”

  • Rüzgar türbin ve ekipman üretiminde kümelenme ve özel ihtisas bölgelerinin tesis edilmesinin yararları İzmir Bölgesi’nde görüldüğü için benzer yapılanmalar yaygınlaştırılmalı. Örneğin;
    • İzmir Çandarlı’da Rüzgar Endüstri İhtisas Bölgesi ve Lojistik Merkezi ve
    • Tuzla ve Yalova Deniz Üstü Rüzgar Türbin, Platform ve Aksam Üretim Merkezi
  • Rüzgar enerjisi sanayi ihracatının 2030 yılına kadar asgari 5 milyar Euro´ya çıkması hedeflenmeli,
  • Finansa ve rekabetçi finansmana daha kolay (yatırımcı ve sanayiciler için) erişimin sağlanabilmesi yönünde politika ve uygulamalar geliştirilmeli,
  • Yenilenebilir enerji yatırımlarının kolaylaştırılması amacıyla non-recourse (projenin nakit akışına dayalı) proje finansmanı yapılabilmesi sağlanmalı, bu amaçla gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmalı,
  • “Yeşil/çevreci mükellef” sertifikalandırması yapılan yatırımcılara ve dönüşüm yapan sanayi kuruluşlarına daha uygun koşullarla finansman temin edilmeli.

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.