TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Aydın, Denizli ve Manisa başta olmak üzere jeotermal sahalarda çevresel ve toplumsal risklerin arttığını belirterek mevzuat, denetim ve rezervuar yönetiminde acil önlemler öneriyor.
TMMOB açıklamasının odağı
Bu haber TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun 21 Ağustos 2025 tarihli jeotermal enerji santrallerine ilişkin açıklamasına dayanmaktadır. Yeşil Haber olarak kendi analizimizi, uluslararası karşılaştırmaları ve Türkiye’nin jeotermal bağlamını ekledik.
Çevresel ve toplumsal riskler: Atık akışkan, su kalitesi ve koku
Yerleşime yakın tesisleşme: JES’lerin yerleşim yerlerine çok yakın inşa edilmesi, koku ve gürültü gibi etkilerin şikayet konusu olmasına yol açıyor.
Atık akışkan yönetimi: Atık akışkanların yüzey sularına veya sığ formasyonlara verilmesi hem yeraltı sularının kirlenmesi riskini artırıyor hem de rezervuarın doğal beslenmesini zayıflatıyor.
Hava kalitesi ve tarımsal etkiler: Atmosfere salınan gazların kötü kokuya yol açtığı, tarımsal ürünlerde verim kaybı endişelerini artırdığı belirtiliyor. Halkın sağlık risklerine ilişkin kaygıları vurgulanıyor; bunların bilimsel izlemlerle düzenli değerlendirilmesi gerekiyor.
Ruhsatlandırma ve rezervuar yönetimi: Aşırı üretim ve reenjeksiyon
Koordinat bazlı ruhsatlandırma: Aynı rezervuar üzerinde birden fazla şirkete izin verilmesi kaynakların aşırı kullanımını tetikleyebiliyor.
Rezervuar dengesi: Aşırı üretim ve yetersiz reenjeksiyon sahaların basınç kaybı yaşamasına, kuyu içi pompalar olmadan üretimin zorlaşmasına yol açabiliyor.
Bilimsel reenjeksiyon ve izleme: Reenjeksiyonun bilimsel kriterlere (sıcaklık, kimyasal bileşim, enjeksiyon hacmi) uygun yapılması ve kuyuların periyodik denetlenmesi sürdürülebilirlik için kritik kabul ediliyor.
YEKDEM sonrası fiyat tartışması ve teşvik talebi
Fiyat seviyesi ve maliyet baskısı: Açıklamada, YEKDEM süresi biten bazı işletmelerin 8 cent taban fiyat talep ettiği, geçmişte 10,5–13 cent aralığında satış yapan şirketlerin piyasa fiyatlarının 6–7 centlere gerilemesiyle destek arayışına girdikleri ifade ediliyor. Bu durum kar odaklı yaklaşım ile rezervuar yönetimi ve çevresel uyum maliyetleri arasındaki dengenin önemini gösteriyor.
TMMOB’nin önerileri: Mevzuat, denetim, şeffaflık ve topluma fayda
Mevzuat güncellemesi: Kuyu kontrolü ve rezervuarın korunmasına odaklanan açık hükümler.
Etkin denetim: Kamusal denetim kapasitesinin güçlendirilmesi ve keyfi uygulamaların önlenmesi.
Çevresel izleme: Hava, toprak ve su numunelerinin düzenli alınması; kirliliğin sürekli takip edilmesi.
Veri paylaşımı ve şeffaflık: Kaynak verilerinin ETKB ile paylaşılması; kapasite artışlarında şeffaf teknik veri sunumu.
Toplumsal fayda odaklı kullanım: Elektrik üretiminin yanı sıra ısıtma, seracılık ve su ürünleri yetiştiriciliği gibi doğrudan yerel fayda sağlayan alanlara yönelim.
Türkiye’de jeotermal enerjinin teknik ve düzenleyici bağlamı
Türkiye, özellikle Batı Anadolu’da yoğunlaşan 31.500 MW üzerinde ısı potansiyeline sahip önemli jeotermal sahalara ev sahipliği yapıyor. Büyük Menderes, Gediz, Aydın-Germencik, Denizli-Kızıldere, Manisa-Alaşehir ve İzmir-Balçova başlıca alanlar olarak öne çıkıyor. Buna rağmen kurulu jeotermal elektrik santrali kapasitesi 300–400 MWe seviyesinde kalıyor ve jeotermal enerji Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin yaklaşık %3’ünü sağlıyor.
Çevresel ve işletme sorunları
Rezervuar yönetimi: Aynı rezervuar üzerinde birden fazla ruhsat verilmesi, aşırı üretim ve yetersiz reenjeksiyon risklerini artırıyor. Bu durum azalan basınç ve üretim zorluklarına yol açıyor; rezervuarların uzun vadeli kullanılabilirliğini tehdit ediyor.
Atık akışkanların yönetimi: Yeraltı ve yüzey sularına verilen atık akışkanlar, hem su kalitesi hem de kaynakların doğal yenilenmesini olumsuz etkiliyor. Sıcaklık, kimyasal bileşim ve enjeksiyon hacmine göre periyodik reenjeksiyon, çevresel sürdürülebilirliği artırıyor.
Toplumsal etkiler: Yerleşim yerlerine yakın santrallerde oluşan koku ve gürültü şikayetleri toplumsal kabulü zorlaştırıyor. İzleme programlarının şeffaflığı ve kamu katılımının artırılması gerekliliği vurgulanıyor.
Düzenleyici çerçeve ve iyileştirme ihtiyacı
Mevcut mevzuatın; operasyonel standartlar, denetim mekanizmaları ve veri açıklığı açısından güncellenmesi gerekiyor. TMMOB, kuyuların periyodik kontrolü, kaynak verilerinin ETKB ile paylaşımı ve kapasite artışlarında teknik şeffaflık talep ediyor. Ayrıca YEKDEM süresi biten santrallerin finansal baskıları ve fiyat dalgalanmaları, sektörde sürdürülebilirliğin önündeki önemli engeller olarak değerlendiriliyor.
Uluslararası bağlam: İzlanda ve ABD deneyimleri
İzlanda: Jeotermal enerji, ülkenin ısıtma ihtiyacının büyük bölümünü karşılıyor. Rezervuar yönetimi bilimsel ölçütlerle yapılıyor; reenjeksiyon, jeokimyasal izleme ve toplumsal fayda odaklı kullanım başarı faktörleri arasında yer alıyor.
ABD: Jeotermal projelerde su kullanımı, jeokimyasal içerik yönetimi ve izin süreçlerinin uzunluğu öne çıkan sorunlar. Ayrıca gelişmiş jeotermal sistemlerde sismisite takibi zorunlu hale getirilmiş durumda. Bu bağlamda şeffaf etki değerlendirmesi ve paydaş katılımı kritik kabul ediliyor.
Jeotermalin enerji geleceğindeki rolü
Doğru yönetildiğinde jeotermal enerji, Türkiye’nin düşük karbonlu enerji dönüşümünde önemli bir rol oynayabilir. Sürekli üretim kapasitesi ve yerli kaynak olması avantajıyla güneş ve rüzgarla birlikte portföy çeşitliliğine katkı sağlar, enerji arz güvenliğine destek verir. Ancak çevresel ve toplumsal riskler göz ardı edilirse bu potansiyel sürdürülebilirliğini kaybedebilir.
Firecarrier analizi: Sürdürülebilir jeotermal için yönetişim mimarisi
Yasal ve teknik altyapının senkronize edilmesi
Ruhsatlandırma, rezervuar yönetimi ve reenjeksiyon standartlarının netleştirilmesi, işletmelerin çevresel uyum maliyetlerini öngörülebilir kılar ve aşırı üretim riskini azaltır.
Denetim, veri şeffaflığı ve kamusal güven
Düzenli saha izleme, açık veri ve bağımsız doğrulama mekanizmaları toplumsal güveni artırır. Kokudan su kalitesine dek ölçümler şeffaf biçimde paylaşılmalıdır.
Toplumsal fayda ve yerel kalkınma
Jeotermalin ısıtma ve tarımsal uygulamalarla entegre edilmesi maliyet-etkinlik sağlar. Bu yaklaşım hem yerel kabulü güçlendirir hem de ekonomik çeşitlilik yaratır.
Okur görüşü ve katkı çağrısı
Jeotermal sahalarda çevre ve toplumla uyumlu işletme için hangi adımlar öncelikli olmalı? Sizce Türkiye bu potansiyeli nasıl daha sürdürülebilir yönetebilir?
İlgili haberler
- Türkiye’nin jeotermal enerji atılımı: 2030’a kadar hedef 3000 MW
- Jeotermal: Cari açığı düşürecek yenilenebilir enerji kaynağı
- Kapalı döngü sistemle, jeotermal enerji her yerde
View this post on Instagram



















