Geliştirilmiş jeotermal enerji sistemleriyle her bölgede temiz enerji üretimi mümkün hale geliyor sıcak kaya teknolojisi yaygınlaşıyor

ABD merkezli çalışmaya göre, geliştirilmiş jeotermal teknolojiler 2050’ye kadar elektriğin %20’sini karşılayabilir. Yeni analizler, bu teknolojinin rüzgar ve güneşin ardından en büyük temiz enerji kaynağı olabileceğini gösteriyor. Geliştirilmiş jeotermal sistemler, her bölgeye uygulanabilirliğiyle enerji denkleminde kritik bir rol üstlenebilir.

Princeton University tarafından 2024 yılında yayımlanan ve Joule dergisinde yer alan yeni bir çalışmaya göre, geliştirilmiş jeotermal sistemler (EGS – enhanced geothermal systems), 2050 yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri’nin elektrik ihtiyacının %20’sini karşılayabilir. Araştırmada, EGS teknolojisinin maliyetlerinin düşmesi halinde 250 ila 500 gigavat arasında elektrik üretimi sağlayabileceği belirtiliyor. Bu rakam, ABD’nin bugünkü toplam elektrik kapasitesinin neredeyse yarısına denk geliyor.

Geliştirilmiş jeotermal enerji sistemleriyle her bölgede temiz enerji üretimi mümkün hale geliyor sıcak kaya teknolojisi yaygınlaşıyor


Geliştirilmiş jeotermal nedir ve nasıl fark yaratabilir?

Geliştirilmiş jeotermal sistemler, yer kabuğunun derinliklerinde bulunan sıcak ve geçirimsiz kayalara sondaj yapılarak oluşturulan rezervuarlar üzerinden çalışıyor. Bu rezervuarlara enjekte edilen soğuk sıvı, yer altında sıcaklıkla karşılaşıp diğer kuyudan sıcak olarak geri alınıyor. Elde edilen bu sıcaklık, türbinleri döndürerek elektrik üretilmesini sağlıyor.

Bu sistem, yalnızca doğal olarak oluşmuş jeotermal kaynaklarla sınırlı olmayan; yani klasik jeotermal sistemlerin aksine sadece sıcak su ve buharın yüzeye yakın olduğu bölgelerde değil, yer kabuğunun yeterince sıcak olduğu her yerde uygulanabilir olan, yani coğrafi olarak çok daha geniş alanlara yayılabilen bir potansiyel sunuyor. Özellikle ABD’nin batısındaki sıcak kayalara yakın bölgelerde başlayan pilot projeler, sistemin çalıştığını ve uygulanabilir olduğunu gösteriyor.

Teknoloji öğrenme eğrisiyle hızla ucuzlayabilir

Her yeni enerji teknolojisinde olduğu gibi, geliştirilmiş jeotermal sistemlerde de ilk projeler yüksek maliyetli. Ancak sektör deneyim kazandıkça bu maliyetlerin azaldığı biliniyor. Bu “öğrenme eğrisi” etkisi, geçmişte güneş ve rüzgar enerjilerinde de görüldü: Güneş panelleri ve rüzgar türbinlerinin birim maliyetleri, teknolojinin yaygınlaşması ve üretim süreçlerinin gelişmesiyle %80’in üzerinde azaldı. Benzer bir düşüş eğrisi, EGS teknolojisi için de geçerli olabilir. Özellikle sıcak kayalara yüzeye daha yakın erişilen bölgelerde başlanacak projeler, daha düşük maliyetlerle hayata geçirilebilecek.

Ayrıca ABD’de yürürlükte olan Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) gibi federal destek politikaların da EGS teknolojisinin yaygınlaşmasında belirleyici olacağı belirtiliyor. Princeton ekibinden Jesse Jenkins’e göre, ilk tesislerin devreye girmesi sürecinde devlet desteği, pazar açılımı için kritik bir rol oynuyor.

Geliştirilmiş jeotermal enerji sistemleriyle her bölgede temiz enerji üretimi mümkün hale geliyor sıcak kaya teknolojisi yaygınlaşıyor

ABD’nin doğusu için bile umut veriyor

Geçmişte jeotermal potansiyelin düşük olduğu düşünülen Mississippi Nehri’nin doğu tarafında dahi, ileri seviye sondaj ve jeolojik analizlerle uygulanabilir EGS bölgeleri belirlenmeye başlandı. Bu da teknolojinin sadece belirli bölgelere sınırlı kalmayacağını ve ulusal ölçekte yaygınlaşabileceğini gösteriyor.

Ricks ve ekibi, bugüne dek EGS’nin enerji sistem modellerinde yeterince yer bulamamasının, teknolojiye dair gerçek saha verilerinin eksikliğinden kaynaklandığını ifade ediyor. Ancak son yıllarda bu alanda atılan adımlarla, örneğin Nevada’daki Fervo Energy pilot tesisi gibi gerçek buhar çıkaran EGS projeleri devreye girmeye başladı, bu da modellemelerin saha verileriyle daha sağlıklı hale gelmesini sağlıyor.

Türkiye için çıkarımlar ve potansiyel

Türkiye, hali hazırda klasik jeotermal potansiyelini kullanan dünyadaki ilk 5 ülke arasında yer alıyor. 2023 sonu itibarıyla jeotermal enerji kurulu gücü yaklaşık 1,7 gigavat düzeyine ulaşmış durumda ve Türkiye bu alanda dünya genelinde 4. sırada yer alıyor. Ancak bu kaynaklar, çoğunlukla Batı Anadolu’daki belirli bölgelerle sınırlı. Geliştirilmiş jeotermal sistemlerin Türkiye’de de uygulanabilir hale gelmesiyle, uygun mevzuat düzenlemeleri, sondaj destek programları ve bölgesel jeotermal haritalama çalışmaları gibi adımların atılması gerekecek. Orta Anadolu ve Doğu Anadolu gibi daha önce jeotermal için uygun görülmeyen bölgelerde yeni enerji yatırımlarının önü açılabilir. Bu da hem enerji arz güvenliği hem de sıfır emisyon hedefleri için stratejik bir adım olabilir.

Geliştirilmiş jeotermal enerji sistemleriyle her bölgede temiz enerji üretimi mümkün hale geliyor sıcak kaya teknolojisi yaygınlaşıyor

Jeotermalin gelecekteki rolü ve stratejik önemi

Geliştirilmiş jeotermal sistemler, sadece belirli coğrafyalara özgü bir kaynak olmaktan çıkıp her bölgeye uygulanabilir yapısıyla temiz enerji üretiminde yeni bir sayfa açıyor. Teknoloji maliyetlerinin düşmesi, devlet desteklerinin sürmesi ve saha verilerinin artmasıyla birlikte bu sistemler, rüzgar ve güneşin ardından enerji arzında kesintisiz ve sürdürülebilir bir alternatif olarak öne çıkıyor. Türkiye gibi jeotermal potansiyeli yüksek ancak sınırlı coğrafi kullanıma sahip ülkeler için bu teknoloji, enerji bağımsızlığına giden yolda stratejik bir fırsat sunuyor.

İlgili makaleler


Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz