Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım, birkaç yıldır küresel anlamda yaşanan ekonomik dalgalanmaların proje finans maliyetlerini artırdığına dikkat çekerek, “Sektördeki yavaşlamanın kapasite artışları ile canlanacağını ve hız kazanacağını düşünüyoruz. Nisan ayı içinde yapılması planlanan YEKA 2 ve Nisan 2020’de alınması planlanan 2 bin MW’lık başvurularla sektör oldukça hareketlenecek ve bir iki yıl sonra yeniden yüksek kapasite artışları gerçekleştirir hale gelecektir” diye konuştu.
TÜREB Başkanı Yıldırım, hızlı büyüme trendine destek olmak için, TÜREB şemsiyesi altında yapıcı bir işbirliği süreci ile karşılıklı diyalogları geliştirme yönündeki çalışmalarına devam edeceklerini belirterek şunları söyledi: “İnşaat izinleri ile ilgili süreçlerin standart hale getirilmesi, kısaltılıp basitleştirilmesi, çelişen mevzuatların RES’ler lehine gözden geçirilmesi, artan finans maliyetlerini azaltacak özel fonların sağlanması öncelikli beklentilerimiz arasındadır.
Ayrıca, kapasite artış taleplerinin sonuca ulaştırılmasından sonra, bu yılın içinde, 2020 yılı sonrası düzenlemelerin sektörü geliştirecek nitelikte netleştirilmesi, sektörün önünü hızla açacaktır.
SÜREKLİ PROJE GELİŞTİRME MOTİVASYONU
Biliyorsunuz enerji politikalarımız yenilenebilir enerjiyi kuvvetli şekilde destekler nitelikte ilerliyor. Mevcut cari açığın dörtte üçünü oluşturan enerji ithalatını, yenilenebilirlerin gücü ile azaltmak hedefleniyor. Amaç sürdürülebilir ve öngörülebilir bir yatırım ortamını sürekli olarak devam ettirmek. Bu bağlamda sektörün ihtiyaç duyduğu en temel gereksinim olan lisansların öngörülebilir bir şekilde sunulması gerekmektedir. Sektörün orta ve uzun vade için sürekli olarak proje geliştirme motivasyonunda tutulmasının sürdürülebilirlik anlamında çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”
YEKA ihalelerinin, yerlilik oranını arttırmaya yönelik, ileri teknolojinin ülkeye girişini sağlayan, mali ve teknik yeterlilik şartları olan, titiz çalışılacak bir süreci gerektirdiğini ifade eden TÜREB Başkanı Yıldırım, “Hatırlarsanız ilk ihale oldukça ilgi görmüştü. Tüm dünyada benzer uygulamalarına tanıklık ettiğimiz ve bizde de yansımasını bulan bir süreç. Bundan sonraki ihale süreçlerinin de YEKA modeline dayalı olarak sürdürüleceği görülüyor.
YEKA DIŞINDAKİ BAŞVURULAR DA ALINMALI
Önümüzdeki YEKA 2 ihalesinin dört farklı alanda 250’şer MW’lık projeler olarak sunulması, tek bir firmanın değil, birden fazla yatırımcının bu yatırım hamlesini üstlenebileceğini gösteriyor. Yani büyük ölçekli tek proje yerini yatırımcı sayısının çok olabileceği neredeyse orta ölçekli olacak bir seçeneğe bırakıyor. Bu da sektördeki hareketliliği destekleyecek ve birden fazla yatırımcıya imkân sağlayacak bir yaklaşım.”
Yıldırım’a göre, bununla beraber YEKA dışındaki diğer orta ve küçük ölçekli başvuruların da düzenli olarak alınmaya devam etmesi, sektörün derinleşmesini sağlayacağından sektör tarafından önemseniyor.
Birkaç yıldır küresel anlamda yaşanan ekonomik dalgalanmalar proje finans maliyetlerini artırıyor. Bu nedenle bazı projeler yavaşlarken, yatırımcı, belirsizlik gördüğü alanlarda riske girmek istemiyor. Yatırımcı yeni adımlar atarken daha temkinli ve dikkatli olmaya gayret ediyor.
TÜRBİN FABRİKASI BU YIL DEVREYE ALINACAK
Yıldırım, buna karşın her yıl düzenli olarak yapılması beklenen yarışmaların çeşitli nedenlerle ertelendiğine dikkat çekerek şunları dile getirdi: “Bu durum yeteri kadar hızlı şekilde proje stoğunu sağlayamamıza neden oldu. Bununla birlikte bu süreçler sadece bizim ülkemizde yaşanmadı. Avrupa’ya baktığımızda rüzgâr kurulumlarının yüzde 33 oranında azaldığını gördük. Avrupa’nın lideri Almanya’da rüzgârdaki yavaşlamanın yüzde 51 oranında olması, genel olarak Avrupa’daki büyümenin yüzde 33 oranında daralması rüzgârda küresel anlamda akışkanlığın azaldığını bizlere gösterdi.
Rüzgâr sektörü için 2018 yılı hazırlıklar ve izin süreçleri ile geçti. 2017 yılında yapılan yarışmaları kazanan projeler ön lisans ve izin süreçlerini ilerlemeler kaydediyor.
Avrupa’nın en önemli yenilenebilir projeleri arasında gösterilen YEKA 1 projesinin uygulaması taahhüt edilen düzeyde ilerliyor. Ar-Ge merkezi ve İzmir Aliağa’da hayata geçecek fabrikanın kurulumları başladı ve 2019’da operasyonel hale gelmesi hedefleniyor.”