KPMG Türkiye Enerji Sektör Lideri Ümit Bilirgen, Türkiye’deki Rüzgar Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalesinin dünya enerji gündeminde yer bulduğunu belirtti. Bilirgen, “YEKA projesi özellikle dünya medyasında Siemens’in Türkiye’de ihale kazanması şeklinde yankı buldu. Politik gerilimin ardından Almanya’nın en büyük şirketlerinden birinin Türkiye’de böyle büyük bir yatırımın ihalesini kazanması ticari ilişkilerin etkilenmeyeceği yönünde pozitif bir izlenim yarattı” dedi.
YABANCI YATIRIMCININ GÜVENİ ARTACAK
Bilirgen şöyle devam etti: “YEKA ihalesini Siemens ortaklığının kazanması, yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan güvenini artıracak. İhalenin Türkiye’nin rüzgar enerjisi kapasitesini yüzde 17 artıracak olması, Türkiye’nin yenilenebilir kaynaklara gösterdiği önemi bir kez daha kanıtladı.”
İKLİME TRUMP’DAN SONRA AVUSTRALYA ÇELMESİ
Öte yandan KPMG’nin her ay petrol ve gaz piyasalarını analiz ettiği raporunda bu ay Paris Anlaşması öne çıktı. Raporda, enerjinin kaderini zengin ülkelerin Paris Anlaşması’na olan sadakatinin belirleyeceği vurgulandı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilme kararı almasının ardından gözlerin Avustralya’ya çevrildiği belirtildi.
KPMG Türkiye Enerji Sektör Lideri Ümit Bilirgen Bilirgen, “Avustralya, ülke menfaatlerini tercih ederek, doğalgaz kaynaklarını Paris Anlaşması’ndaki taahhütlerine uygun olmayan yöntemlerle çıkarmaya karar verirse iklime bir çelme de Avustralya’dan gelecek” dedi.
Avustralya’nın küresel petrol ve doğal gaz pazarındaki rolünün gelecek yıllarda artacağına dikkat çekti. Bilirgen, “Onshore ve offshore olarak Avustralya’da henüz tam kapasite kullanılmayan büyük gaz kaynakları bulunuyor. Avustralya halkı bu yerli kaynakların kullanılması taraftarı. Avustralya’nın bu kaynakları ihraç eder hale geldiği durumda ise arz fazlası ve rekabet ortaya çıkacak. Bu da global fiyatları özellikle LNG fiyatlarını düşürücü bir etki yaratacak” diye konuştu.
HİDROLİK KIRILMA YÖNTEMİ ÇEVREYE ZARAR VERİYOR
Bilirgen gelişmiş ekonomilerin Paris Anlaşması ile ilgili tavrının önemine değinip şöyle devam etti; “Petrol ve gaz yönünden zengin ülkelerin Paris Anlaşması’na olan sadakati, enerji sektörünün yönünü belirleyecek. Gaz kaynakları yönünden zengin Avustralya’nın Paris Anlaşması’na olan sadakatinin süreceği öngörülebilir.
Doğal gaz zaten küresel ısınmaya önlem olarak kömüre kıyasla karbon emisyonu düşük bir kaynak olarak görülüyor. Ancak Avustralya kaya gazı çıkarma yöntemindeki gibi ‘hidrolik kırılma’ denilen geleneksel olmayan bir yöntem uygulayarak doğal gaz çıkarırsa ve bu durum Paris Anlaşması’ndaki taahhütlerine ters düşerse, ülkenin öncelikle kendi menfaatlerini göz önüne alması söz konusu olabilir.”