İnsanlık tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyoruz. 100 yılda bir görülen bir pandemi tüm dünyayı adeta esir aldı. Koronavirüs, sosyal ve ekonomik hayatı felç etmekle kalmadı, enerji alanında da tarihte benzeri görülmedik krizleri de tetikliyor.

Bugün baktığımızda büyük bir petrol savaşı yaşanıyor. Bu savaşın en önemli sebebi ciddi arz artışına karşın talebin artmamasıdır. Büyük petrol üreticileri arasında hem fiyat hem de pazar payını korumada muazzam bir mücadele var. ABD son 10 yılda kaya petrolünün etkisiyle bütün dengeleri sarstı ve dünyadaki en büyük petrol üreticisi oldu. Dünyada petrol üretiminde bir numara ABD, iki numara Rusya üç numara ise Suudi Arabistan’dır. Burada Rusya’nın en büyük hedefi ABD’nin kazandığı pazar payını düşürmektir.

Geçen ay yapılan OPEC toplantısında biz anlaşmayı oldu-bitti olarak görmüştük. 1.5 milyon varillik bir kısıntı olacaktı ki, bu fiyatları biraz yükseltecek veya en azından istikrarda tutacaktı. Bunun 1 milyon varilini OPEC, 500 bin varilini ise Rusya yapacaktı. Ama Kremlin’den gelen talimatla Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, Suudi muhatabına dedi ki; “Biz bunun altına imza koymuyoruz.” Ve o anda  savaşı tetikledi.

Arkasından dünyanın en büyük petrol şirketi olan Suudi Aramco, bütün müşterilerine mesaj geçerek fiyatlarda ciddi bir iskontoya gideceklerini söyledi. Böylece hem fiyat hem de pazar payı savaşı başlamış oldu.

SAVAŞIN KAYBEDENİ KÜRESEL EKONOMİ OLUR

Bu savaşın kaybedeni küresel ekonomi olur. Çünkü küresel ekonomide ciddi bir daralma olacaktır. 9 Mart itibariyle büyük petrol şirketlerinin değerinde 130 milyar dolar düşüş yaşandı. Böyle bir ortamda yani fiyatların 30 doların altına düştüğü bir durumda hiçbir petrol şirketi yatırım yapmaz. Bu da petrol arzında önümüzdeki 5-6 yıl içinde ciddi bir sıkıntıyla karşılaşacağımızın işaretidir.

Diğer yandan ABD pazar kaybedecektir, çünkü kaya petrolü üreten şirketleri zaten ciddi finansal sıkıntı içindeler. Maliyetin bile altında üretmeye başlamışlardı. Borçları çok yüksekti. Dolayısıyla krizden önce hem yüksek fiyattan yararlanmayı hem de pazar payını artırmayı umuyorlardı. Bu durumdan  Suudi Arabistan’ın da kazanması mümkün değil, çünkü acilen paraya ihtiyacı var. Hatta Saray içerisinde yeni bir darbe bekliyoruz. Muhammed Bin Selman yakınlarını tutuklattı. Mıntıka temizliği yapıyor. Kralın öldüğü söyleniyor. İç karışıklık var. Ayrıca devlet şirketi Aramco’nun halka arzı hiç beklendiği gibi sonuçlanmadı. Fiyat düşmeye başladı. Suudi Arabistan’ın acilen fiyatın yükselmesine ihtiyacı var. Bu yüzden de 1 milyon varil kadar üretimi kısmak istiyordu.

TÜRKİYE KISA VADEDE KAZANÇLI ÇIKAR AMA…

Petrol fiyatının tarihi seviyede gerilemesinden kısa vadede Türkiye kazanabilir. Çünkü yüzde 93 oranında ithalata bağımlı bir ülke için fiyatın düşmesi ehvendir. Ancak madalyonun öteki yüzüne bakarsak Türkiye’nin ihracat pazarlarında daralma göreceğiz. Çünkü üretici ülkelerin çoğuyla ticaret bağlarımız var. Küresel ekonomideki daralma bizi olumsuz etkileyecek. Hem ihracat piyasası, hem yatırımlar hem de borçların ertelenmesi noktasında. FED’in faizi düşürmesi kararı var. Bunların hepsini birarada düşündüğünüz zaman hem özel sektörün hem de devletin acilen bir kriz yönetim masası kurması ve saat saat izleyerek uygun önlemleri alması gerekiyor.

Stratejik bir akıl bu yeni süreci düşünmeli ve ona hazırlanmanın yollarını aramalı. Küresel rol peşinde koşarken aynı zamanda, hatta öncelikle, kendi evimizin içini bir düzene sokmalıyız. Dayanışmamızı, demokrasimizi, ekonomik rekabet gücümüzü, kaliteli eğitim sistemimizi, adaleti yerleştirmemiz lazım. İşte o zaman, Türkiye kurulmakta olan yeni dünya düzeninde, etkili bir bölgesel güç olabilir.

ELEKTRİK TÜKETİMİ DE DİPTE

Her ne kadar petrole odaklanmış olsak da, dikkat etmemiz gereken başka bir alan da hepimizin yaşamında, her noktamıza kadar girmiş stratejik bir meta olan elektrik tüketimindeki daralma.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın OECD ülkeleri için verdiği rakam elektrik tüketiminde %15’lik bir azalmaya işaret ediyor. Bu iyimser bir tahmin; gerçek rakam, bence gelişmiş ülkeler için %20 civarında. Dünyanın üretim merkezi olan Çin’de geçen şubat ayındaki elektrik tüketim azalması   yüzde 16 idi, aradan geçen sürede bu oranın da büyüdüğünü tahmin etmek zor değil. Gelişme yolundaki ülkelerde salgının etkisi henüz tam olarak görülmedi ama orada da düşüş daha fazla görünüyor.

Elektrik tüketiminde azalmanın önemli bir kısmı imalat sanayiindeki daralmadan kaynaklanıyor. İnsanların mobilitesinin azaldığı, evden çalışmaya başladığı korona günlerinde konut ve sağlık kurumları dışında elektrik tüketimi normal zamanların epey altında seyrediyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİYE İLGİ BİRAZ AZALACAK

Elektrik, hidroelektrik, doğalgaz, kömür gibi çeşitli kaynaklardan üretiliyor. Bu kriz öncesinde, enerji sektöründe, fosil yakıtlardan yenilenebilir temiz yakıtlara doğru bir geçiş olacağını, hatta bu sürecin hızlandığını söylüyorduk. Finans ve yatırım dünyası planlarını buna göre yapıyordu.

Yenilebilir enerjiye muazzam paralar aktarılıyordu. Hatta, öyle bir noktaya ulaşmıştık ki, yenilenebilir enerjiye aktarılan her üç dolara karşılık, fosil yakıtlara 1 dolar yatırım yapılıyordu. Ama şimdi kömür, petrol, doğalgaz ucuzlayınca, yenilenebilir enerjiye olan ilgi ve yatırım biraz daha azalacak.

Content Protection by DMCA.com

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.