Dünyaca tanınan çevreci ve bilim insanı David Suzuki, iklim değişikliğiyle mücadelede geç kalındığını ve artık adaptasyona odaklanmak gerektiğini belirtti.
David Suzuki kimdir?
David Suzuki, Kanadalı bir genetikçi, yayıncı, çevre aktivisti ve uzun yıllar CBC’nin “The Nature of Things” programının sunuculuğunu yaptı. Çevre koruma ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarıyla dünya çapında saygı gören Suzuki, küresel çevre krizleri hakkında net ve güçlü duruşlarıyla biliniyor. Bu makale, Suzuki’nin Kanada merkezli iPolitics sitesine verdiği röportajdan alıntılarla oluşturulmuştur. (Kaynak: iPolitics)
“İklim krizinde mücadeleyi kaybettik”
89 yaşındaki David Suzuki, artık iklim krizine karşı verilen mücadelenin kaybedildiğini düşünüyor. Suzuki’ye göre, mevcut ekonomik, siyasi ve yasal sistemler, sonsuz büyüme hedefiyle gezegeni sürdürülemez bir noktaya taşıdı. Suzuki, artık toplumların bu gerçeği kabul edip uyum ve direnç geliştirmeye odaklanması gerektiğini vurguladı.
Mevcut sistemler bizi çıkmaza sürükledi
Suzuki, temel sorunun emisyonlar veya plastik kullanımı gibi tekil problemler olmadığını, asıl sorunun gezegenin kaynaklarını sınırsız bir biçimde tüketen ekonomik ve siyasi sistemler olduğunu ifade ediyor. Ona göre, küresel ekonominin sürekli büyüme üzerine kurulmuş olması, ekolojik sınırları aşmamıza yol açtı ve bu durum artık geri döndürülemez noktalara ulaştı.
Gezegensel sınırlar aşıldı: Geri dönüşü olmayan etkiler
Suzuki, Johan Rockström’ün gezegensel sınırlar teorisini hatırlatarak, dünyanın dokuz temel sınırından yedisinin çoktan aşıldığını belirtti. İklim sistemi, okyanuslar, buz tabakaları ve hava durumu örüntüleri artık geri dönüşü olmayan değişimlerle karşı karşıya. Önümüzdeki beş yılın çok kritik olduğunu ancak mevcut durumun artık bir kriz değil, gerçekleşmiş bir gerçek olduğunu vurguladı.
Fosil yakıtlardan çıkış politikaları yetersiz kaldı
Suzuki, fosil yakıt kullanımının azaltılmasına dair etkin politikaların yeterince hayata geçirilemediğini söyledi. Bu durumun, toplumları daha ciddi felaketlere karşı savunmasız bıraktığını belirtti.
Adaptasyon ve topluluk direncine odaklanma çağrısı
Suzuki, artık yapılması gerekenin adaptasyona ve topluluk direncine odaklanmak olduğunu belirtiyor. Finlandiya hükümetinin vatandaşlarına acil durumlar için hazırlık çağrısını örnek göstererek, toplulukların krizlere karşı hazır olması gerektiğini vurguladı. Suzuki’ye göre, artık hükümetlerin büyük ölçekli felaketlere yeterli hızda ve ölçekte yanıt vermesi mümkün olmayacak. Toplulukların kendi içlerinde dayanıklılığı artırarak, yaşanacak krizlere hazırlanması gerekiyor.
Suzuki: “Umutsuzluk değil, cesaret ve gerçekçilik gerekiyor”
David Suzuki’nin çağrısı, umutsuzluğa kapılmak değil, var olan gerçekleri kabul edip cesaretle hareket etmek üzerine. Gelecekte yaşayacağımız krizleri artık önleyemeyeceğimizi, ancak bu krizlerle nasıl başa çıkacağımızı belirleyebileceğimizi belirten Suzuki, gerçekleri kabul etmenin önemine dikkat çekiyor.
Johan Rockström’un gezegensel sınırlar teorisi nedir ve neden önemli?
Kanada’lı çevreci David Suzuki, iPolitics ile yaptığı son röportajda, Johan Rockström liderliğindeki bilimsel ekibin 2009’da ortaya koyduğu “gezegensel sınırlar” (planetary boundaries) kavramına atıfta bulunuyor. Rockström’ün teorisine göre, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, besin döngüsü bozulması gibi dokuz kritik ekosistem süreci için iklimin istikrarını koruyabileceğimiz sayısal eşikler belirlenmiş durumda.
2023 güncellemesine göre bu sınırların en az altısı aşıldı, dünya “güvenli işletim alanı”ndan çıktı. Suzuki, “yedi sınır aşıldı” açıklamasıyla tehlikenin boyutunu vurguluyor. Rockström, sistemler arasındaki etkileşimi dikkate alarak tüm sınırların birlikte korunmasının kritik olduğunu belirtiyor.
Bu teori, yalnızca iklim değil, topyekûn bir ekosistem devrimi tavsiye ediyor. Sadece siyasi ve ekonomik dönüşümle değil, aynı zamanda su, toprak, biyoçeşitlilik gibi doğal sistemlerle birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor. Suzuki’nin de son mesajıyla örtüşen bu yaklaşım, artık yalnızca “azaltım” değil, aynı zamanda “uyum” planlarının da zorunlu olduğunu gösteriyor.
Sizce David Suzuki’nin bu açıklamaları gerçekçi mi? Toplum olarak nasıl önlemler almalıyız? Görüşlerinizi bizimle paylaşın!
İlgili haberler
- Türkiye’nin ilk İklim Kanunu: Karbon piyasası ve adil geçiş
- WWF: İklim değişikliğinin Akdeniz’deki etkileri endişe verici
- Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü: Mercanlar yok olma tehlikesi altında
View this post on Instagram
© 2025 Yeşil Haber