EDEDER’in 3 Aralık 2025’te Ankara JW Marriott’taki Enerjinin Geleceği ve Depolama Kongresi, Türkiye’nin depolama mevzuatı, arz güvenliği ve batarya ekosistemini bütünlüklü biçimde ele alacak.
Hızlı bakış
- EDEDER depolama kongresi, Türkiye’nin bölgenin batarya üssü olma vizyonunu merkezine alıyor.
- Depolama mevzuatı ve EPDK’nın 34,5 GW ölçeğindeki kapasite tahsisleri yeni yatırım alanı açıyor.
- İberya kesintisi örneği, esnek şebeke ve batarya depolama yatırımlarının önemini somutlaştırıyor.
- Kongre, mevzuat, teknoloji, sanayi ve finans aktörlerini aynı masada buluşturarak ortak akıl üretecek.
- EDEDER ekosistemi, Türkiye’yi enerji depolama teknolojilerinde bölgesel merkez haline getirmeyi hedefliyor.
Enerjinin geleceği ve depolama kongresi depolama odaklı yeni stratejiyi vitrine çıkarıyor
Enerji Depolama Endüstrileri Derneği (EDEDER) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Enerjinin Geleceği ve Depolama Kongresi”, 3 Aralık 2025’te Ankara JW Marriott Hotel’de kamu kurumları, yatırımcılar, teknoloji sağlayıcıları ve finans kuruluşlarını bir araya getirecek. Kongrenin ana mottosu, Türkiye’nin önümüzdeki on yılda kendisini konumlandırmak istediği yeri net biçimde ifade ediyor: “Bölgenin batarya üssü: Türkiye”.
EDEDER Başkan Yardımcısı Ramazan Kaya, kongreyi duyururken enerji depolama mevzuatının yalnızca yenilenebilir enerji yatırımlarını destekleyen teknik bir araç olmadığını, Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve bölgesel enerji dönüşümünde merkez ülke olma vizyonunun da temel bileşenlerinden biri haline geldiğini vurguluyor. Ona göre 3 Aralık’taki buluşma, bu vizyonu hayata geçirecek mevzuat, yatırım ve teknoloji adımlarının ortak bir çerçeve içinde tartışıldığı kritik kilometre taşlarından biri olacak.
Depolama faaliyetleri yönetmeliğinden olgunlaşan mevzuata: Yeni oyun alanı
Türkiye’de elektrik depolama alanındaki dönüşümün temelinde 2021 yılında yürürlüğe giren Depolama Faaliyetleri Yönetmeliği bulunuyor. Bu yönetmelik, depolama tesislerinin lisanslanması, şebekeye entegrasyonu ve piyasada faaliyet gösterebilmesi için ilk kapsamlı çerçeveyi oluşturdu ve yatırımcıların önünü görebileceği bir hukuki zemin sağladı.
Bunu izleyen mevzuat güncellemeleri, özellikle depolamalı üretim modeli üzerinden yeni başvuru imkânları açarak sektörde ciddi bir ivme yarattı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2035 için rüzgar ve güneşte toplam 120 GW kurulu güç hedefi açıklanırken, süreçleri hızlandırmak amacıyla “süper izin” olarak tarif edilen yeni onay mekanizmalarının devreye alınacağı da ilan edildi.
Son dönemde yapılan düzenlemelerle teminat, asgari sermaye ve yükümlülükler daha net tanımlanarak depolama projelerine yönelik bir güvenlik çerçevesi kuruldu. Bu yaklaşım, depolamanın artık sadece yenilenebilir yatırımların “tamamlayıcı unsuru” değil, başlı başına enerji sisteminin stratejik bir bileşeni olarak ele alındığını gösteriyor.
EPDK’nın 34,5 GW’lık hamlesi ve 120 GW rüzgar güneş hedefi depolamayı merkez sahneye taşıyor
Türkiye’nin depolama odaklı yeni enerji stratejisinde en dikkat çekici adımlardan biri, EPDK’nın tek seferde yayımladığı 34,5 GW’lık depolamalı yenilenebilir kapasite tahsisi oldu. Küresel ölçekte 2022 yılında toplam yaklaşık 200 GW’lık kapasite tahsisi yapılırken, Türkiye’nin tek bir düzenleme ile 34,5 GW’lık alan açması, hem ölçek hem de iddia düzeyinde dünya ortalamasının üzerine çıkan bir hamle olarak öne çıkıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2035’e kadar rüzgar ve güneş kurulu gücünü 120 bin MW seviyesine çıkarma hedefi, bu kapasite tahsisleriyle birlikte okunduğunda, depolamanın Türkiye elektrik sisteminde oynayacağı rolü daha net gösteriyor. Bakanlık, bu hedefe ulaşmak için her yıl düzenli yenilenebilir enerji yarışmalarıyla yeni kapasite tahsisi yapmayı ve yaklaşık 80 milyar dolarlık yatırımı harekete geçirmeyi planlıyor.
Ulusal enerji planı ve sonrasında açıklanan yol haritaları, 2035 itibarıyla batarya depolama kapasitesinin 7,5 GW seviyesine ulaşmasını ve talep tarafı katılımının da birkaç GW’lık ölçeğe çıkmasını öngörüyor. Bu çerçeve, depolamayı sadece üretim yatırımlarının ek unsuru olmaktan çıkarıp şebeke planlamasının doğal bir parçası haline getiriyor.
Depolama neden stratejik: Arz güvenliği, esneklik ve şebeke yatırımlarına alternatif
Yenilenebilir enerjinin payının hızla arttığı elektrik sistemlerinde depolama; arz güvenliği, şebeke esnekliği ve piyasa istikrarı için kritik bir rol üstleniyor. Batarya depolama sistemleri, saniyeler mertebesindeki frekans ve gerilim kontrolünden gün içi dengeleme ve pik talep yönetimine kadar uzanan geniş bir fonksiyon setine sahip. Bu sayede hem ani dengesizliklere çok hızlı tepki verebiliyor hem de üretim–tüketim profilindeki oynaklığı azaltarak sistem operasyonunu kolaylaştırıyor.
Depolama yatırımları ayrıca belirli bölgelerde iletim veya dağıtım hatları için planlanan kapasite artışlarına alternatif oluşturarak, şebeke yatırımlarının ertelenmesini ya da daha rasyonel bir şekilde kademelendirilmesini sağlayabiliyor. Bu yönüyle depolama, yalnızca teknik bir gereklilik değil, aynı zamanda sermaye tahsisi açısından da daha verimli bir enerji dönüşümü aracı olarak öne çıkıyor.
Tüm bu süreç, yalnızca teknik yatırımlarla sınırlı değil. Aynı zamanda yan hizmetler yapısı, kapasite mekanizmaları, piyasa tasarımı ve veri yönetimi gibi alanlarda uyumlu bir regülasyon yaklaşımı gerektiriyor. Türkiye’de son yıllarda yapılan düzenlemeler, depolama projelerinin piyasaya entegrasyonu için giderek daha öngörülebilir bir çerçeve yaratırken, EPDK’nın attığı adımlar bu yapının oluşmasında belirleyici oldu.
İberya kesintisi uyarısı: Büyük kesintiler depolama ve dayanıklı şebeke ihtiyacını görünür kılıyor
2025 Nisan ayında İspanya ve Portekiz’de yaşanan geniş çaplı elektrik kesintisi, yüksek yenilenebilir payına sahip sistemlerde esneklik ve şebeke dayanıklılığı ihtiyacını dünya gündemine taşıyan somut örneklerden biri oldu. 28 Nisan 2025’te saat 12.33’te başlayan kesinti, İberya Yarımadası’nda on saate varan sürelerle yaklaşık 60 milyon insanı etkiledi; ulaşımdan telekomünikasyona, temel kamu hizmetlerinden ödeme sistemlerine kadar pek çok kritik altyapı geçici olarak devre dışı kaldı.
ENTSO-E ve ulusal kurumlar tarafından yürütülen incelemelerde, olayın temelinde; şebekedeki gerilim dalgalanmaları, senkron üretim yetersizliği ve iletim ağındaki kırılgan yapı gibi unsurların birleştiği bir tablo olduğu ortaya kondu. İspanya ve Portekiz’de, olay sonrasında şebeke yatırımlarını hızlandırmak ve batarya depolama kapasitesini artırmak için milyarlarca avroluk programların devreye alınması, depolamanın kriz yönetimi ve sistem dayanıklılığı açısından ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin depolamalı üretim modeli, önlisans mekanizması ve yan hizmetler piyasasında atılan adımlar, bu tür senaryolara karşı daha hazırlıklı bir sistem kurgulama çabasının parçası olarak okunabilir. EDEDER, İberya örneği gibi küresel vakaların da bu kongrede masaya yatırılacağını ve depolamanın sistem güvenilirliğini artıran bir “sigorta poliçesi” gibi ele alınacağını vurguluyor.
Kongrede masaya yatırılacak başlıklar: mevzuat, teknoloji, sanayi ve finans odağı birleşiyor
Enerjinin Geleceği ve Depolama Kongresi, depolama dönüşümünü yalnızca teknik boyutuyla değil, aynı zamanda politika, sanayi stratejisi ve finansal mimariyi içeren çok boyutlu bir eksende ele almayı hedefliyor. Programda; depolama yatırımlarının mevzuat altyapısı, şebeke planlaması, batarya teknolojilerindeki son gelişmeler, yan hizmetler piyasasının dönüşümü ve depolama odaklı iş modelleri gibi başlıklar öne çıkıyor.:
Kamu kurumlarından düzenleyici otoritelere, yerli–yabancı yatırımcılardan teknoloji sağlayıcılarına ve finans kuruluşlarına kadar geniş bir paydaş kitlesinin katılması beklenen kongre, Türkiye’yi yalnızca depolama yatırımlarında değil, depolama teknolojileri ve hizmetlerinde de bölgesel merkez haline getirme hedefinin tartışılacağı bir platform sunuyor. Bu çerçevede, batarya üretimi, geri dönüşüm teknolojileri, ikinci ömür uygulamaları ve şebeke ölçekli BESS projeleri gibi konuların da ayrıntılı biçimde ele alınması bekleniyor.
Türkiye depolamada niş pazardan bölgesel merkeze doğru konumlanıyor
Türkiye, birkaç yıl öncesine kadar depolama alanında sınırlı sayıda pilot proje ve düzenleme tartışmasına sahipken, bugün depolamalı RES ve GES projelerinde onlarca GW’lık kapasiteye ulaşan bir yatırımcı ilgisinden söz ediyor. Depolamalı üretim kapasitesi için yapılan başvurular ve verilen önlisanslar; Türkiye’yi Avrupa’da depolama alanında en iddialı hedeflere sahip ülkelerden biri haline getiriyor.
Bu dönüşüm yalnızca iç talebi ve arz güvenliğini güçlendirmekle sınırlı değil. Batarya üretiminden yazılım ve veri analitiği çözümlerine, şebeke ölçekli depolama projelerinden sanayi tesislerinde kullanılan endüstriyel depolama sistemlerine kadar geniş bir tedarik zincirinin Türkiye’de gelişmesi, ülkeyi bölgesel enerji piyasaları için teknoloji ve hizmet merkezi haline getirme potansiyeli taşıyor. EDEDER’in “Bölgenin batarya üssü: Türkiye” mottosu, tam da bu ekonomik ve teknolojik fırsatları işaret eden bir pusula niteliğinde.
EDEDER ekosistemi: standartlardan farkındalığa depolama için ortak akıl platformu
EDEDER, küresel enerji dönüşümünün temel halkalarından biri haline gelen enerji depolama teknolojilerinin Türkiye’de sağlıklı biçimde gelişmesini desteklemek amacıyla kuruldu. Dernek; ulusal standartların belirlenmesi, konut, endüstriyel ve şebeke ölçekli uygulamalarda kalite kriterlerinin oluşturulması, kamu–özel sektör–akademi iş birliğinin güçlendirilmesi ve depolamanın çevresel etkilerinin azaltılması gibi alanlarda çalışmalar yürütüyor.
EDEDER üyeleri arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve TEİAŞ ile birlikte, Enerjisa, Kalyon Enerji, Akfen Yenilenebilir Enerji, Galatawind, Kontrolmatik, SmartPulse, Maxxen Enerji, Teksan, YEO, ZES ve SolarToday gibi Türkiye enerji sektörünün önde gelen oyuncuları yer alıyor. Bu yapı, depolama ekosisteminin üretimden projelendirmeye, yazılımdan finansmana kadar tüm halkalarını aynı masa etrafında buluşturma kapasitesiyle öne çıkıyor.
3 Aralık 2025’te Ankara’da gerçekleşecek Enerjinin Geleceği ve Depolama Kongresi, hem Türkiye’nin enerji dönüşümünde depolamanın yerini yeniden tanımlayan bir istişare platformu, hem de “bölgenin batarya üssü” hedefine giden yolda atılacak somut adımlar için önemli bir buluşma noktası olmaya aday görünüyor.
İlgili haberler
- Enerjinin geleceği ve depolama kongresi: Türkiye’nin batarya üssü olma vizyonu
- EPDK depolamalı elektrik üretimine 33,1 gigavat ön lisans verdi
- Türkiye 34 GW depolamalı kapasite tahsisinde hızlanıyor
- EPDK’dan depolamalı enerji yatırımlarına sıkı denetim
- Türkiye’nin yerli batarya üçgeni: Lityum, sodyum ve katı hal
- Enerjisa Üretim Bandırma’da batarya enerji depolama sistemi devrede

















