Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın açıklamalarına göre Sivas’ta nadir toprak elementi rezervi bulunuyor. Eskişehir Beylikova ve Malatya Hekimhan sahalarının ardından Sivas’ın da bu stratejik zincire eklenmesi, Türkiye’nin kritik madenlerde devlet eliyle işletilen bir modele doğru ilerlediğini gösteriyor.
Sivas açıklamalarının zaman çizelgesi ve güncel bağlam
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın Sivas ve Malatya’daki nadir toprak elementi rezervlerine ilişkin açıklamaları, 29 Ekim 2025 tarihinde kamuoyuyla paylaşılmıştı. Bu açıklama üzerinden yaklaşık bir ay geçmiş olmasına rağmen konu, Kasım ayı ortasında yerel ve ulusal basında yeniden haberleştirilerek gündeme taşındı. Dolayısıyla bugün 20 Kasım 2025 itibarıyla Sivas’taki nadir toprak elementi dosyası yeni bir keşif değil; geçen ay yapılan resmi duyurunun devam eden etkileri ve bölgesel maden haberlerinin yarattığı görünürlükle yeniden öne çıkan bir başlık niteliği taşıyor.
Bu zamanlama farkı, rezervin önemini azaltmamakla birlikte Sivas’ın nadir toprak elementleri açısından hala “erken keşif” aşamasında olduğunu hatırlatıyor. Tonaj, tenör ve element bileşenlerine ilişkin ayrıntılı teknik verilere ulaşılamamış olması, dosyanın güncelliğini koruyan ancak henüz olgunlaşmamış bir stratejik konu olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin nadir toprak elementi stratejisinde Sivas’ın yeni rolü
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, son dönemde yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin kritik maden yol haritasına dair daha net bir çerçeve çiziyor. Bu açıklamalarda, Malatya Hekimhan’ın yanı sıra Sivas’ta da nadir toprak elementi rezervi bulunduğunu ve bu sahalarda çalışmaların sürdüğünü belirtiyor. Böylece Eskişehir Beylikova’dan sonra Malatya ve Sivas, Türkiye’nin nadir toprak elementlerinde öne çıkan yeni halkaları olarak konumlanıyor.
Bakanlığın Beylikova için ortaya koyduğu modelde, sahadaki nadir toprak elementlerinin Eti MADEN üzerinden devlet eliyle işletileceği, önce pilot tesis ardından da endüstriyel tesislerle üretim zincirinin kurulacağı ifade ediliyor. Bu yaklaşım, Sivas’taki rezervlerin de benzer bir kurumsal çerçeveyle değerlendirilmesi beklentisini güçlendiriyor.
Yarı iletkenlerden savunma sanayisine uzanan stratejik önem
Nadir toprak elementleri, günümüz sanayisinin en kritik girdilerinden bazılarını oluşturuyor. Yüksek performanslı mıknatıslar, yarı iletkenler, elektrikli araç motorları, rüzgar türbinleri, savunma sanayii uygulamaları ve hassas optik gibi pek çok alanda bu elementlere ihtiyaç duyuluyor. Bu nedenle nadir toprak elementleri, yalnızca maden ekonomisinin değil, aynı zamanda enerji dönüşümünün ve teknolojik rekabetin de merkezinde yer alıyor.
Bakan Bayraktar’ın nadir toprak elementlerini Türkiye’nin enerji bağımsızlığı için “oyun değiştirici” olarak nitelendirmesi, bu kaynakların stratejik önemini açık biçimde ortaya koyuyor. Sivas’ın bu zincire eklenmesi; beyaz eşya ve otomotivden batarya teknolojilerine, savunma ve uzay sanayiinden yenilenebilir enerji ekipmanlarına kadar geniş bir alanda yerli üretim kapasitesini güçlendirme potansiyeli taşıyor.
Resmi açıklamaların çizdiği sınırlar ve belirsiz kalan noktalar
Sivas için kamuoyuna yansıyan bilgiler, bugün itibarıyla iki ana başlıkta toplanıyor. Birincisi, bölgede nadir toprak elementi rezervi bulunduğunun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından açıkça ifade edilmiş olması. İkincisi ise bu sahalarda çalışmaların sürdüğü, yani henüz detaylı maden envanteri ve işletme planlarının tamamlanmadığı bilgisidir.
Buna karşılık, Sivas’taki nadir toprak elementlerinin tonajı, tenörü, hangi elementlerin öne çıktığı ve bunların ekonomik değerine ilişkin sayısal veriler henüz kamuya açıklanmış değil. UMREK veya JORC standartlarında raporlanmış bir rezerv dokümanı da şu aşamada erişilebilir görünmüyor. Bu nedenle Sivas dosyası şimdilik “resmi olarak doğrulanmış keşif” seviyesinde; ayrıntılı jeolojik sınıflandırma ve ekonomik fizibilite ise devam eden bir süreç olarak okunmalı.
Diğer yandan, Eskişehir Beylikova sahasında izlenen devlet eliyle işletme modeli, Malatya ve Sivas için de güçlü bir referans oluşturuyor. Yerel kaynaklarda bu sahalarda toryum varlığının ve stratejik nitelikli minerallerin altının çizilmesi, dosyaya nükleer enerji ve ileri savunma teknolojileri boyutunu da ekliyor. Bu çerçevede Sivas, sadece bir maden sahası değil, kritik teknolojilerle doğrudan bağlantılı bir stratejik kaynak bölgesi olarak öne çıkıyor.
Kangal altın sahası ile güçlenen madencilik profili
Sivas’ın madencilik profilini son dönemde güçlendiren bir diğer gelişme, Kangal ilçesi Alacahan bölgesinde tespit edilen altın kaynağına ilişkin şirket açıklamaları oldu. Erdemir grubuna bağlı Ermaden’in KAP ve basın duyurularına göre sahada UMREK ve JORC standartlarına uygun biçimde “mümkün kaynak” seviyesinde yaklaşık 424 bin ons altın tespit edildi. Bu hacim, ilerleyen yıllarda yapılacak ek sondajlar ve çalışmalarla ölçülmüş rezerve dönüştürülmesi hedeflenen bir başlangıç noktası olarak değerlendiriliyor.
Altın, Yeşil Pulse çerçevesinde bu haberin ana konusu olmasa da Sivas’ın hem kritik mineraller hem de değerli metaller açısından Türkiye madenciliğinde öne çıkan bir bölgeye dönüşmekte olduğunu gösteriyor. Kangal’daki altın kaynağı, Sivas’ın madencilikteki çeşitliliğini ve potansiyelini artıran önemli bir veri olarak nadir toprak elementleri dosyasının arka planında anlam kazanıyor.
Kritik maden zincirinde genişleme ve Sivas’ın geleceği
Sivas’taki nadir toprak elementi rezervine ilişkin bugünkü tablo, Türkiye’nin kritik ham madde politikalarında üçüncü bir halkaya işaret ediyor. Eskişehir Beylikova’da somut tesisleşme ve işleme adımları atılırken, Malatya Hekimhan ve Sivas’ın da aynı zincire eklenmesi, ülkenin nadir toprak elementlerinde dışa bağımlılığını azaltma iddiasını güçlendiriyor.
Henüz Sivas için açıklanmış tonaj ve tenör verileri bulunmaması bu haberin önemini azaltmıyor; aksine Yeşil Haber açısından şu soruyu daha önemli hale getiriyor: Bu sahalar, nasıl bir çevresel çerçeve, nasıl bir şeffaflık ve hangi teknoloji tercihleri ile işletilecek? Önümüzdeki dönemde Sivas’taki nadir toprak elementi rezervine dair yeni teknik raporlar ve işletme planları açıklandıkça, yarı iletkenlerden elektrikli araçlara uzanan geniş bir yelpazede Türkiye’nin yerli kapasitesini doğrudan etkileyecek bir dosyayla karşı karşıya olduğumuz daha net görülecek.
Bugün için kesin olan, Sivas’ın hem nadir toprak elementleri hem de altınla birlikte Türkiye’nin madencilik haritasında stratejik bir konuma doğru ilerlediği. Bu süreç doğru yönetildiğinde yeşil dönüşüm, teknoloji politikaları ve bölgesel kalkınma açısından Sivas’ı ülkenin en kritik maden merkezlerinden biri haline getirme potansiyeli taşıyor.
İlgili haberler
- Türkiye’nin Beylikova nadir toprak tesisi
- Beylikova nadir toprak işleme teknolojisi ve yerli kapasite
- Türkiye’nin nadir toprak elementleri potansiyeli: analiz
- Nadir toprak elementleri ve Türkiye’nin jeopolitik konumu
- Türkiye’nin nadir toprak elementleri stratejisi
- Bakan Bayraktar’ın açıklamalarıyla Türkiye’nin nadir toprak hamlesi
- Nadir toprak elementleri zirvesi: Türkiye AB teknolojik iş birliği
- Çin’in nadir toprak kontrollerini 12 ay askıya alması
- ABD fonları ve Türkiye’nin nadir toprak hamlesi
- Trump tarifeleri, Çin misillemesi ve nadir toprak gerilimi
- TENMAK ve NATEN ile Türkiye’nin NTE laboratuvar altyapısı
- Silikon, alüminyum ve lityum kıtlığı yeşil dönüşümü zorluyor
View this post on Instagram


















