Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından, “EU Talks” etkinliği kapsamında, Avrupa Yeşil Mutabakatı : Fırsatlar & Riskler konulu çevrim içi bir seminer düzenlendi. Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, burada yaptığı konuşmada, gelecek dönemde Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile ilgili olan çerçevenin daha da netleşeceğine vurgu yaparak, “Bizim o netleşmeyi, tam oturmayı beklemeden gerekli bilinci gerekli duyarlılığı kendi içimizde yaratmamız ve hazırlıklarımızı şimdiden yapmaya başlamamız son derece önemli” dedi.
AB’nin büyük ekonomik daralmalara rağmen AYM’den vazgeçmediğine dikkati çeken Batur, şunları söyledi: “Ülkemizin en önemli ticaret ve yatırım ortağı AB’de yaşananlara da dikkat etmemiz, buradaki gelişmeleri de iyi anlamımız gerekiyor. AB bu dönemde büyük ekonomik daralmalara rağmen görüyoruz ki AYM ile tarihlediği 2050 yılında karbon nötr kıta olma hedefinden hiç taviz vermedi. Ekonomik ne tip sıkıntı yaşanırsa yaşansın bu dönemde ekonomik ve sosyal hayatın bütün yönlerini yeşil dönüşüm perspektifiyle şekillendirdiğini net olarak ortaya koydu. Şekillendirmeye de devam etti.”
Batur, AYM ve kapsamındaki eylemlerin enerji, ulaşım, sanayi, finans, gıda dahil AB sanayisinin tamamını çevre ekseninde yeniden şekillendirecek ve yıllar alacağı öngörülen bir ekonomik seferberlik olduğunu belirterek, “BM Genel sekreteri Guterres biliyorsunuz bir açıklama yaptı ve dedi ki dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 70’ini temsil eden tüm ülkeler sıfır karbon taahhüdünde bulundular. Bu çok önemli bir açıklama, bu verileri şu anlamda çok önemli görüyorum.
Korumacı teknik engellerle başa çıkmamızı sağlayacak
Arkasında çok önemli ve ulvi bir amaç olmakla beraber doğru uygulamalar yapılmazsa bu uygulamaların önümüzdeki dönemde hem ihracatımız için tehdit olabileceğini hem de küresel korumacılık politikalarının aslında bir amacı olarak kullanılma risklerinin bulunduğunu aklımızda tutmamızda fayda var. Dolayısıyla bu anlamda yapılacak hazırlıklar sadece AB özelinde değil onu takip eden bu diğer ülkeler özelinde de önümüzdeki dönemde ihracatımıza gelebilecek korumacı bir takım teknik engellerle başa çıkmamızı sağlayacağını düşünüyoruz.
Bizde AB’nin AYM duyurusunun hemen ardından aslında bu değişime hazırlıklı olma gerekliliğiyle hemen kendi çalışmalarımızı hızla başlattık. En başından beri de amacımız AYM’nin yeni ticaret sisteminde ön gördüğü yapıyı doğru analiz etmek ve alacağımız aksiyonlar ile bu riskleri ülkemiz adına birer fırsata dönüştürmek.”
Yeşil Mutabakat Türkiye’yi önemli oranda etkileyecek
DEİK Başkanı Nail Olpak da Türkiye’nin AB tarafından 2019 yılının Aralık ayında açıklanan AYM’nin yalnızca üye ülkeleri değil, Türkiye gibi AB ile yoğun ekonomik ve ticari ilişkileri olan ülkeleri de önemli oranda etkileyeceğini bildirdi.
Olpak, AYM kapsamında devletlerin sorumluluklarının yanı sıra özel sektöründe sorumluluklarının bulunduğuna dikkati çekere, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu kapsamda iklim değişikliği, sınırda karbon düzenlemesi gibi alanlarda sadece devletleri değil aynı zamanda özel sektör kuruluşlarının da sorumluluklarının olduğu bilinciyle DEİK ailesi olarak, ‘Sanayi Sektörünün Karbonsuz Ekonomiye Geçiş Sürecinin Desteklenmesi’ projesini başlatmamızın önemli olduğunu düşünüyoruz. Amacımız sanayi kuruluşlarının mutabakat kapsamındaki gelişmeleri yakından takip edip gerekli adımları atmaları konusunda da bizim yol gösterici olmak gibi bir sürece dahil olmamız.”
Olpak, Yeşil Mutabakat’ın, Paris İklim Anlaşması’ndan sonra Avrupa’nın en önemli girişimlerinden birisi olduğuna vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı: “Avrupa Birliği bir anlamda ‘Gelecek nesil’ ticaretin kurallarını yeniden yazmaya başlıyor. AB’nin Ticaretten sorumlu Başkan Yardımcısı Dombrovskis geçtiğimiz hafta bu politikanın temel prensiplerini açıklamıştı. Buradan görebildiğimiz kadarıyla da, artık ticarette sadece maddi unsurlar değil sosyal, çevresel hatta temel insan hakları ile ilgili konular da belirleyici ve ön planda olacak.
Bu da sadece devletlerin değil şirket yönetim kurullarının da sorumlu olmaları ve taşın altına ellerini koymaları anlamı taşıyor. AB’nin şirketler hukuku alanında gerçekleştirmeyi planladığı reform ile nasıl bir hükümet ülkesindeki sosyal adaleti sağlamak, çevreyi korumak gibi sorumluluklar içerisindeyse bunun küçük ölçeklisini de şirketlerin yönetim kurullarının kendi iş yerlerinde uygulamaya doğru gideceğini görüyoruz.”
Yeşil Mutabakat bir sanayi devrimi
Avrupa Birliği (AB) Daimi Temsilcisi ve Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay ise konuşmasında, “Yeşil Mutabakat kapsamı itibariyle bir büyüme stratejisi. Daha geniş anlamda, yeşil ekonominin üzerine inşa edileceği büyüme stratejisine dayalı bir sanayi devrimi.” ifadesini kullandı.
Yeşil Mutabakat’ın Türkiye’yi doğrudan ilgilendirdiğini belirten Bozay, şu ifadeleri kullandı: “Yeşil Mutabakat ülkemizi de doğrudan etkileyecektir. Bu çerçevede, ülkemizin AB’yle işbirliğinde ve ticaretinde ilgili sektörler bazında hazırlıklı olması, gerekli adımları vakitlice atması önem taşımaktadır. Eylem planı da zaten bunu amaçlamaktadır. Çok geniş bir yelpazesi olan bu eylem planında bir sürü unsur var. Öncelikli gördüğüm enerji sektörü, Ar-Ge ve binalar/inşaat sektörü.”
Programın moderatörlüğünü yapan DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay, ise şunları kaydetti: “Yeşil Mutabakat her ne kadar bir AB projesi olsa da, 2015 Paris Anlaşması, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve ABD’nin Biden Hükümetiyle hızlıca giriştiği iklim hareketiyle birlikte incelediğimizde, yeni bir küresel konjonktürün en detaylı projesi olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla iş dünyasını da bu nedenle çok yakından ilgilendiriyor.
İhracatımızda yaklaşık yüzde 50’lik paya sahip AB ile ticaretimizde karbon vergisi ya da sınırda karbon düzenlemesi gibi kararların alınabilecek olması Türk iş dünyasını endişelendiren konuların başında geliyor. Bunlara ek olarak başta enerji ve kaynak yoğun sektörlerin uyum süreci adına yol haritasının çizilmesi ülkemiz ve sanayicilerimiz adına elzem gözüküyor.”