2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefi için kararlı adımlar atılmalı. Dünya, 2,5°C ila 3°C’lik küresel ısınma yolunda ilerliyor.
Wood Mackenzie‘nin 29 Ekim 2024 tarihli “Enerji Geçişi Görünümü” (Energy Transition Outlook) raporuna göre, dünya 2030 emisyon azaltma hedeflerini kaçırma riskiyle karşı karşıya. Ancak, şimdi atılacak kararlı adımlarla 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak mümkün. Raporda, enerji ve doğal kaynaklar sektörünün dört farklı senaryosu inceleniyor: temel senaryo (2,5°C), ülke taahhütleri senaryosu (2°C), net sıfır 2050 senaryosu (1,5°C) ve gecikmiş geçiş senaryosu (3°C).
Enerji talebindeki artış ve yenilenebilir enerjinin rolü
Küresel enerji talebi, artan gelirler, nüfus ve veri merkezleri ile ulaşımın elektrifikasyonu gibi yeni talep kaynakları nedeniyle güçlü bir şekilde artıyor. Yenilenebilir enerji kapasitesi, temel senaryoda 2030’a kadar iki katına çıkıyor, ancak COP28’de verilen 2030’a kadar yenilenebilir enerjiyi üç katına çıkarma taahhüdünün gerisinde kalıyor. Güneş ve rüzgar enerjisinin küresel elektrik arzındaki payı 2015’te %4,5 iken, 2024’te %17’ye yükseldi ve bu eğilim tüm senaryolarda devam ediyor. Özellikle güneş ve rüzgar, 2050 yılına kadar beş kat artarak ana enerji kaynakları haline gelecek.
Fosil yakıtların geleceği ve karbon yakalama teknolojileri
Yenilenebilir enerjideki güçlü büyümeye rağmen, fosil yakıtlar 2050’ye kadar küresel enerji sisteminde önemli bir rol oynamaya devam edecek. Düşük karbonlu hidrojen ve karbon yakalama teknolojilerinin ticarileşmesi 2050’ye kadar sırasıyla 10 milyar ton ve 460 milyon ton yıllık kapasiteye ulaşacak. Bu teknolojilerin yaygınlaşması için ise politika belirsizliklerinin giderilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi şart. Ayrıca doğalgaz, yenilenebilir enerji dalgalanmalarına destek sağlayan bir kaynak olarak önemini koruyacak.
Bölgesel farklılıklar ve yatırım ihtiyaçları
Wood Mackenzie, enerji geçişinin hızlanması için her yıl 3,5 trilyon ABD doları yatırım yapılması gerektiğini öngörüyor. Ancak bu yatırım ihtiyacı bölgeler arasında farklılık gösteriyor. Örneğin, Avrupa, RePowerEU gibi politikalarla temiz enerji projelerini hızlandırırken, Latin Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya gibi bölgelerde yenilikçi enerji teknolojilerinin benimsenmesi finansal zorluklar nedeniyle yavaş kalabilir. Küresel karbon piyasalarının oluşturulması ve gelişmekte olan ülkelere yönelik fonların artırılması bu bölgelerde geçişin hızlanmasına katkı sağlayacaktır.
Türkiye’nin durumu ve atılması gereken adımlar
Türkiye, 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini benimsedi. Bu hedefe ulaşmak için enerji verimliliği artırılmalı, yenilenebilir enerji yatırımları hızlandırılmalı ve fosil yakıtlardan kademeli olarak çıkılmalıdır. Ayrıca, karbon yakalama ve depolama teknolojilerine yatırım yaparak sanayi sektöründeki emisyonlar azaltılabilir. Türkiye’nin enerji talebi, artan nüfus ve ekonomik büyüme ile birlikte artmakta. Bu nedenle, enerji arz güvenliğini sağlarken emisyonları azaltmak için kapsamlı bir enerji stratejisi geliştirilmeli.
Dünya, 2030 emisyon azaltma hedeflerini yakalayamayabilir
Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak kritik önem taşıyor. Wood Mackenzie’ye göre, bu hedefe ulaşmak için yıllık enerji arzı yatırımlarının iki katına çıkarılarak 3,5 trilyon ABD dolarına ulaşması ve toplamda 78 trilyon ABD doları yatırım yapılması gerekiyor. Türkiye’de de bu hedefe katkı sağlamak için enerji politikalarının gözden geçirilmesi, yenilenebilir enerjiye geçişin hızlandırılması ve karbon yakalama teknolojileri gibi yeniliklere yatırım yapılması gerekli. Aksi takdirde, dünya 2,5°C ila 3°C arası bir ısınma yoluna girebilir ve bu da iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini kaçınılmaz olarak artıracaktır.
Bu gönderiyi Instagram’da gör