Küresel enerji dönüşümü, yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik, karbon ayak izi, Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi kavramlar bir süredir tüm dünyanın gündeminde. Yakın zamana kadar sadece konuyla ilgili uzmanların ilgi alanında olan bu kavramları günlük hayatımzda çok sık duymaya başladık. Hepsi birbiriyle çok yakından ilgili olsa da ayrı tanımlamaya ihtiyacı olan kavramlar olduğunu söylemek gerekiyor.
Bazı kavramlar hedef iken bazıları yerine getirilmesi gerekenleri ifade ediyor. Örneğin yeşil dönüşümün büyük bölümü enerji dönüşümünden oluşuyor ancak tam bir yeşil dönüşüm için tüm sektörlerde dönüşüm gerekiyor. Ya da karbon ayak izinin azalma derecesi yeşil dönüşümün gerçekleşme oranına bağlı. Tüm bu faaliyetleri ise “Sürdürülebilirlik” kavramı altında toplamak yanlış olmaz.
Yeşil dönüşüm nedir ?
Yeşil dönüşüm kavramı; genel olarak sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamaların benimsenerek ekonomik, enerji ve endüstriyel sektörlerde yapısal değişimlerin gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Bu dönüşüm süreci, çevresel etkileri minimize eden ve doğal kaynakları verimli bir şekilde kullanan ekonomilerin oluşturulmasını hedefler.
Önemli bir konu olarak belirtmek gerekir ki, yeşil dönüşüm; sadece enerji üretiminde fosil yakıtların yerine güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını içermez. Aynı zamanda enerji verimliliğinin artırılması, enerji tüketiminde tasarrufun teşvik edilmesi, elektrikli araçların kullanımıyla sürdürülebilir ulaşımın yaygınlaştırılması, atık yönetimi, su kaynaklarının etkin kullanımı, çevre dostu üretim yöntemlerinin benimsenmesi gibi bir dizi diğer önlemi de içerir.
Sadece enerji dönüşümü yeterli değil
Yeşil dönüşüm, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için enerji dönüşümüyle birlikte endüstriyel, tarımsal, ulaşım ve diğer sektörlerde de değişimler gerektirir. Bu sektörlerde enerji verimliliği, atık yönetimi, su tasarrufu, yenilikçi üretim yöntemleri, karbon ayak izini azaltma gibi hedeflere odaklanan projeler ve politikalar da yeşil dönüşümün bir parçasıdır.
Sonuç olarak, enerji dönüşümü yeşil dönüşümün önemli bir unsuru olsa da yeşil dönüşüm, çok daha geniş kapsamlı bir süreçtir ve enerji sektöründeki değişikliklerin yanı sıra diğer sektörlerde de çevre dostu ve sürdürülebilir uygulamaları içerir.
Tarımda yeşil dönüşümün önemi
Enerjiden sonra belki de en önemli yeşil dönüşüm alanı tarım sektörüdür. Çünkü temel gıda maddelerinin üretildiği tarım sektöründe, çevre dostu ve sürdürülebilir tarım uygulamaları büyük önem kazanmış durumda. Tarımsal üretimde ve tarımsal sulamada yenilenebilir enerji kullanımı, Tarım GES’lerin yaygınlaşması son derece umut verici gelişmeler.
Bu süreç, toprak yönetimi, su kaynakları kullanımı, tarımsal üretim teknikleri ve gübre kullanımı gibi konularda yenilikçi ve çevre dostu uygulamaların yaygınlaştırılmasını içeriyor. Tarımda yeşil dönüşüm, gıda güvenliğini sağlarken doğal kaynakları korumayı ve çevresel etkileri azaltmayı hedefliyor.
Yeşil dönüşüm proje örnekleri
Yeşil dönüşüm projeleri, çeşitli sektörlerde sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği odaklı projeleri ifade ediyor. Örnek projeler arasında yenilenebilir enerji alt yapısının geliştirilmesi, enerji verimli binaların inşası, elektrikli araçların teşvik edilmesi, atık yönetimi sistemlerinin kurulması ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi faaliyetler yer alabilir.
Türkiye yeşil dönüşümün neresinde?
Türkiye yeşil dönüşüm adına en fazla ilerlemeyi yenilenebilir enerji alanında gerçekleştirdi. Başta rüzgar ve güneş enerjisi olmak üzere hızlı bir artış kaydedildi. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmaları ve YEKDEM desteğiyle rüzgar ve güneş enerjisinde kurulu gücü sırasıyla 12 bin MW ve 10 bin MW seviyesini geçmiş durumda.
Türkiye’de ayrıca, çevre dostu tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, atık yönetimi ve geri dönüşüm sistemlerinin geliştirilmesi gibi alanlarda da çalışmalar yapılıyor. Türkiye, AB Yeşil Mutabakatı hedeflerine uyum sağlamayı ve sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmayı amaçlayan stratejik planlarını uyguluyor.
Örneğin, 2023-2025 yıllarına ilişkin Orta Vadeli Program, 2023 Yılı Bütçesi ve ilgili kurumların strateji belgeleri ışığında yürütülen çalışmalarla Türkiye’nin 2053 yılı için net sıfır emisyon taahhüdünü yerine getirmesi, AB Yeşil Mutabakatı’na uyum sağlanması, iklim değişikliği ve çevre konularındaki farkındalığın artırılması öngörülüyor. Bankacılıktan ticarete, ulaşımdan turizme kadar farklı alanlarda çalışmalar için yol haritası çizildi.
Bunlar arasında yeşil bankacılık, yeşil Organize Sanayi Bölgesi, yeşil teknoloji AR-GE projeleri, iklim finansmanı, ulaştırmada yeşil dönüşüm çalışmalarını örnek gösterebiliriz.
AB Yeşil Mutabakatı nedir?
AB Yeşil Mutabakatı, Avrupa Birliği (AB) tarafından 2019 yılında duyurulan bir dizi politika ve önlemler paketidir. Bu mutabakat, AB’nin iklim değişikliği ile mücadele etmek, sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak ve çevre dostu teknolojileri teşvik etmek amacıyla benimsenen bir stratejidir. AB Yeşil Mutabakatı, başta enerji olmak üzere, ulaşım, tarım, endüstri ve diğer sektörlerde yeşil dönüşümü hızlandırmayı hedefliyor.
2050 yılında iklim-nötr olmayı planlayan Avrupa Birliği, bu süreçte sanayisini ve istihdamını korumak amacıyla geliştirdiği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı (SKDM) Ekim 2023 itibarıyla yürürlüğe koyacak. Üretildikleri ülkelerde karbon içeriği fiyatlandırılmamış olan mallar, AB sınırından girerken vergilendirilecek.
Türkiye’nin AB’ye olan ihracatı SKDM çerçevesinde 2026’dan itibaren içerdiği karbon düzeyine göre vergilendirilmeye başlanacak. SKDM’nin takvimi göz önünde bulundurularak, ETS pilot uygulamasının 2024 yılında başlaması öngörülüyor.
Sürdürülebilirlik tüm alanları kapsıyor mu?
Sürdürülebilirlik genel olarak mevcut ihtiyaçları karşılamak için doğal kaynakları tüketirken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmayı amaçlayan bir kavramdır. Sürdürülebilirlik, çevresel, ekonomik ve sosyal faktörleri dengede tutarak uzun vadeli refahı sağlama hedefine odaklanır.
Sürdürülebilirlik çeşitleri nelerdir ?
Birleşmiş Milletler’in (BM) 2005 Dünya Zirvesinde sürdürülebilir kalkınma üç alt başlıkta tanımlanmıştır. Sürdürülebilirlik, bu üç boyutun bir arada ele alınmasıyla gerçekleştirilir. Bir faaliyet, ürün veya politikanın sürdürülebilir kabul edilmesi için çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlarda dengeli sonuçlar elde edilmesi gerekir. Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması, çevrenin korunması, ekonomik kalkınmanın sağlanması ve toplumun refahının artırılması için önemli bir yaklaşımdır.
Çevresel Sürdürülebilirlik
Doğal kaynakların korunması, biyolojik çeşitliliğin korunması, çevre kirliliğinin azaltılması, iklim değişikliğiyle mücadele ve yenilenebilir kaynakların kullanımı gibi konuları içerir. Bu alanlarda sürdürülebilirlik, doğal ekosistemlerin işleyişini korumayı ve gelecek nesiller için sağlıklı bir çevre bırakmayı amaçlar.
Ekonomik Sürdürülebilirlik
Ekonomik faaliyetlerin, kaynakların etkin kullanımı, işletmelerin uzun vadeli kararlar alması, adil dağılım ve yoksulluğun azaltılması gibi prensiplerle uyumlu olmasını hedefler. Sürdürülebilir bir ekonomi, dengeli büyüme, istihdam yaratma, gelir eşitsizliğinin azaltılması ve ekonomik kalkınmanın sosyal refahı desteklemesi gibi özelliklere sahiptir.
Sosyal Sürdürülebilirlik
Toplumun refahını ve yaşam kalitesini geliştirme odaklıdır. Eşitlik, adalet, sağlık, eğitim, erişilebilirlik, sosyal bağlar ve kültürel çeşitlilik gibi konuları içerir. Sosyal sürdürülebilirlik, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamayı, fırsat eşitliğini desteklemeyi ve toplumsal uyumu güçlendirmeyi amaçlar.