Çelik üretiminde atık gazlar kullanılarak, ilk kez elektrik gerektirmeyen hidrojen üretimi başarıldı. Bu yenilikçi süreç, ağır sanayinin karbonsuzlaşması için ekonomik bir alternatif sunuyor.
Utility, ABD Houston merkezli bir şirket, endüstriyel atık gazları hidrojene dönüştüren çözümler geliştiriyor. Şirkete ait H2Gen® sistemi, elektrik gerektirmeden hidrojen üretimi sağlayarak çelik, rafineri ve enerji sektörlerinde sürdürülebilir dönüşümü destekliyor. Çelik üretim süreçlerinden kaynaklanan atık gazların hidrojen üretiminde kullanılması, hem enerji maliyetlerini düşürmek hem de karbon emisyonlarını azaltmak için büyük bir adım. Utility‘nin H2Gen® sistemi, düşük yatırım maliyeti ve elektrik gerektirmeyen yapısıyla, çelik endüstrisinde sürdürülebilir dönüşümü hızlandıracak gibi görünüyor.
Çelik üretiminde hidrojen neden önemli?
Çelik üretimi, karbon salımı en yüksek endüstrilerden biri olarak biliniyor. Küresel ısınmayla mücadele kapsamında, çelik sektörünün karbon ayak izini düşürecek yeni teknolojilere ihtiyacı var. Hidrojen kullanımı, fosil yakıtlara bağımlılığı azaltırken çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik bir alternatif sunuyor.
Atık gazlardan hidrojen üretimi maliyet açısından nasıl avantaj sağlıyor?
Utility, geliştirdiği H2Gen® sistemi ile çelik üretim süreçlerinden çıkan yüksek hacimli atık gazları, geleneksel hidrojen üretim yöntemlerine kıyasla, daha düşük enerji tüketimi ve daha az karbon salımıyla dönüştürebiliyor. Bu süreç, geleneksel elektroliz yöntemlerinden farklı olarak ek elektrik enerjisi gerektirmeden gerçekleşiyor. Böylece hem enerji tüketimi azalıyor hem de karbon salımı önemli ölçüde düşüyor.
Başarılı test süreci
Bu yeni sistem, firmanın çelik tesisinde 3.000 saat boyunca test edildi ve endüstriyel ölçekte uygulanabilirliği kanıtlandı.
- Elektrik ihtiyacı olmadan hidrojen üretimi: Atık gazlardaki elektro-kimyasal enerji sayesinde ek elektrik tüketimine gerek duyulmadan hidrojen üretildi.
- Mevcut tesislere kolay entegrasyon: Modüler tasarımı sayesinde sistem, çelik üretim hatlarına minimum altyapı değişikliği ile entegre edilebiliyor.
- Hızlı ve esnek çalışma: Farklı besleme gaz koşullarına uyum sağlayabilen sistem, gaz kesintilerinin ardından 15 dakika içinde yeniden çalışmaya başlıyor.
- Düşük maliyet ve yüksek ölçeklenebilirlik: Küçük alan kaplayan sistem, düşük yatırım maliyetiyle büyük miktarda hidrojen üretimi sağlıyor.
Çelik endüstrisi için ekonomik ve sürdürülebilir bir çözüm
Yeni hidrojen üretim teknolojisi, çelik sektörüne karbon salımını azaltma ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma konusunda önemli bir fırsat sunuyor. Örneğin, yapılan testlerde sistemin karbon salımını %30 oranında düşürdüğü ve enerji verimliliğini artırdığı gözlemlendi. Elektrik bağımlılığı olmadan çalışan sistem, özellikle yüksek enerji maliyetleri ve altyapı kısıtlamaları nedeniyle hidrojen çözümlerine erişimi zor olan tesisler için büyük bir avantaj sağlıyor. Aynı zamanda atık gazların değerlendirilmesiyle ekonomik ve çevresel faydalar sunuyor.
Gelecek uygulamalar
Geliştirilen sistem, yalnızca çelik sektörüne değil, biyogazdan hidrojen üretimi, kimya, rafineri, enerji santralleri ve hidrojen destekli veri merkezleri gibi farklı endüstrilere de uyarlanabilecek şekilde tasarlandı. Proje ortakları, sistemin küresel çapta ölçeklendirilmesini sağlamak üzere çalışıyor.
Atık gazlardan hidrojen üretimi, ağır sanayinin karbonsuzlaşmasında önemli bir yenilik olarak öne çıkıyor. Test edilen sistem, enerji verimliliğini artırırken, karbon salımını azaltarak ekonomik ve çevreci bir çözüm sunuyor. Önümüzdeki yıllarda, bu teknolojinin daha geniş endüstrilere uygulanması ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla entegre edilerek, daha büyük ölçekte benimsenmesi bekleniyor.
İlgili Makaleler
- Dünyada yılda 4 milyon ton yeşil hidrojen üretimi yapılıyor
- Güneş ışığından hidrojen üretimi: Yeşil enerjiye yeni yaklaşım
- Türkiye’nin ilk yerli yeşil hidrojen elektrolizörü geliştirildi