30 Ekim 2025 tarihli onay kararının ardından, COP30’un Belém’de başlaması bağlamında bu gelişme küresel karbon piyasası için eşzamanlı bir dönüm noktası oluşturuyor.
Madde 6.4 mekanizması nedir ve ilk metodolojinin içeriği
UNFCCC bünyesindeki Article 6.4 Supervisory Body, 30 Ekim 2025’te Paris Anlaşması’nın Madde 6.4 (kredi mekanizması) kapsamında ilk metodolojiyi resmî şekilde onayladı.
Onaylanan metodoloji “A6.4-AMM-001: Flaring or use of landfill gas” başlıklı atık gazların yakılması ya da enerji üretiminde kullanılması faaliyetlerini içeriyor.
Bu mekanizma şöyle çalışıyor: Ülkeler ya da proje sahipleri, onaylanan metodolojiler uyarınca emisyon azaltımı ya da karbon karışımı sağlıyor; ortaya çıkan krediler, karşılıklı ayarlama (corresponding adjustment) mekanizmalarıyla başka bir ülkenin iklim hedeflerine katkı olarak kullanılabiliyor.
COP30’la nasıl bir bağ kuruyor: “Uygulama COP’u” perspektifi
COP30, 10–21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém kentinde gerçekleşiyor.
Bu zirve, Paris Anlaşması sonrası ilk tam uygulama döneminin zirvesi olarak görülüyor. “Artık karar aşamasındansa, uygulama aşamasına geçiliyor” vurgusu öne çıkıyor.
Bu bağlamda, Madde 6.4 mekanizmasının ilk metodolojisinin onaylanması, COP30’un gündeminde yer alan “karbon piyasaları ve krediler” konusu için bir hazırlık adımı niteliği taşıyor. Özetle, COP30 sadece yeni hedeflerin belirlenmesi değil, mevcut mekanizmaların devreye sokulması için bir eşik.
Türkiye için özel vurgu
Türkiye açısından bakıldığında, Madde 6.4 çerçevesindeki bu tür metodolojilerin anlaşılması ve yerel piyasalara adapte edilmesi büyük önem taşıyor. COP30’un gündeminde olan karbon finansmanı, piyasa mekanizmaları ve küresel standardizasyon süreçleri, Türkiye’nin yeşil finans stratejisi, emisyon ticareti hazırlıkları ve özel sektör karbon projeleri açısından bir “zaman işi” niteliği taşıyor.
Bu gelişmenin kısa ve orta vadeli etkileri
Birincisi, Madde 6.4 mekanizmasının kredilendirme sürecinin fiilen başlama işaretini vermesi, uluslararası piyasada güvenlik algısını artırabilir ve özel sektörün karbon kredisi üretimine yönelmesini hızlandırabilir.
İkincisi, COP30 çerçevesinde yapılan tartışmalar – özellikle finansman mobilizasyonu (örneğin “Baku to Belém Roadmap”) ve uygulama araçları – bu mekanizmanın piyasaya aktarım sürecini yönlendirecek.
Üçüncüsü, Türkiye’de hala gelişmekte olan karbon piyasası düzenlemeleri açısından, bu küresel adım yerel aktörlere proje geliştirme, yatırım çekme ve uluslararası uyumluluk açısından yeni fırsatlar sunuyor. Bu fırsatların değerlendirilmesi ve kamu-denge regülasyonlarının buna göre güncellenmesi gerekiyor.
Özetle alınması gereken mesajlar
– Madde 6.4 kapsamında ilk metodolojinin onaylanması, karbon piyasalarında yeni bir sayfanın açılması anlamına geliyor.
– COP30’un “uygulama odaklı” yapısı, bu tür mekanizmaların “karar değil uygulama” aşamasına geçtiğini gösteriyor.
– Türkiye için bu, “oyunun kurallarını” tanıma ve erken pozisyon alma fırsatı demek.
İlgili haberler
- COP30 Belém başladı: fosil geçişi ve finans gündemde
- Türkiye’nin COP30 stratejisi, COP31 adaylığı ve 2053 hedefi
- Türkiye’nin karbon piyasası danışma kurulu ilk toplantısını yaptı
- Karbon Kredilendirme ve Denkleştirme Yönetmeliği taslağı: iki kayıt sistemi geliyor
- Türkiye’nin ilk Karbon Piyasaları Kongresi’nde dikkat çeken mesajlar
- Türkiye’nin ilk İklim Kanunu: ETS ve adil geçiş
- Türkiye karbon kredisi piyasasında yükseliş: durgunluktan büyümeye geçiş


















