DenizBank Finansal Hizmetler Grubu CEO’su Hakan Ateş 12. Uluslararası Resort Turizm Kongresi kapsamında medya mensuplarıyla bir buluşma gerçekleştirdi. Hakan Ateş, turizm yatırımlarının güvenli, sağlıklı, yeşil ve sürdürülebilir bir geleceğe yönlendirilebileceğini belirterek “Turizme, sürdürülebilirlik dönüşümünde hem kendisini geliştirmesi hem de bağlantılı sektörleri yönlendirmesi açısından önemli görevler düşüyor” dedi.
Avrupa’nın enerjide yaşadığı krize rağmen sürdürülebilirlikten vazgeçmediğini söyleyen Hakan Ateş “Turizm sektörü seyahat, konaklama ve diğer aktiviteleri ile karbon salımının %10’una sebep oluyor. Turizmle bağlantılı enerji, ulaşım, tarım sektörleri ise yıllık karbon salınımının %50’sini oluşturuyor. Turizm sektöründe güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımlarının artacağına inanıyoruz. Artık güneş panelleri Türkiye’de de üretiliyor. Bu yatırımların üç yılda kendini amorti edecek olması da büyük avantaj. Yenilenebilir enerji yatırımını bir maliyet olarak görmemek lazım” dedi.
Dünyada sürdürülebilir turizm talebi artıyor
Hakan Ateş, dünyada sürdürülebilir turizm talebinin arttığına dikkat çekerek “Türkiye’de ise çevreye duyarlı konaklama tesislerinin oranı sadece % 9.4. Demekki yüzde 90’lık bölüm henüz sürdürülebilirlik kriterlerine uygun değil. Sürdürülebilir turizm sadece karbon salımı değil ayrıca eşit ve kapsayıcı büyüme, kaliteli istihdam, çevresel, sosyal ve kültürel değerlerin korunması demek.Turizmin mevsimsellik ve coğrafi dağılımı daha ileriye götürülebilir. Türkiye’de yatak sayısının üçte ikisi yüzde 66’lık payla üç şehirde Antalya, İstanbul ve Muğla’da” dedi.
Yaşanan olumsuzlukların aksine turizm ekonomisinin önümüzdeki 10 yılda küresel ekonomiden çok daha hızlı, yıllık % 5.8 büyüyerek 14.6 trilyon dolara ulaşması ve bu sürede 126 milyon yeni istihdam yaratmasının beklendiğini söyleyen Hakan Ateş, “Sürdürülebilir turizm için kaynak var. Sürdürülebilir finansman piyasasının 2025 yılına kadar 15 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Yıllık sürdürülebilir tahvil ihracı 1.8 trilyon dolara ulaştı. Finansmanın daraldığı bu dönemde sürdürülebilir finansman kaynakları turizme destek olabilir” diye konuştu.
Turizmde çeşitlilik en büyük avantaj
Türkiye’nin dünyanın en büyük turizm merkezlerinden birisi olmanın avantajını her alanda hissettiğini belirten Hakan Ateş “Dış finansmanın özellikle gelişmekte olan ülkeler için zorlaştığı şu dönemde turizm 2022 yılı için 45 milyar dolarlık bir gelire göz kırpıyor ve dış açığın azaltılmasında önemli döviz girişi sağlıyor. Yaşanan jeopolitik gelişmelerden olumsuz etkilenmesine rağmen, 100’e yakın ülkeden turist çekebilen Türkiye bu çeşitliliği ile olumsuzlukları aşıyor” dedi.
Turizm sektöründeki gelişmeleri ve sektörün finansmanını sürdürülebilirlik yönünden değerlendiren Hakan Ateş “Türkiye’nin bana göre en önemli sektörünün, turizmin daha fazla duyurulması ve konuşulması gerekiyor. Antalya’da neler yapılıyor, ilerisi nasıl, nasıl daha çok insanı ülkemize çekebiliriz. Turizm demek, barış, döviz, istihdam, büyüme ve çok sayıda sektöre destek demek. Bugün 97 milyar dolar civarındaki ticaret açığımızın yarısını turizm ile kapatabiliyoruz” dedi.
Turizm yatırımları neden yavaşladı?
Turizm yatırımlarının yavaşlamış olduğuna dikkat çeken Hakan Ateş bu konuda şu değerlendirmede bulundu: “Son derece üzüldüğüm bir şey turizm yatırımlarının ülkede giderek yavaşlamış olması. Yani son 4-5 yılda 2-3 milyar dolar arasında bir yatırımdan bahsediyoruz. Halbuki bu yatırım tutarı 2015’e kadar 10 milyar dolar civarındaydı. O tarihten sonra yaşanan bazı talihsizliklerle turizm yatırımları inişe geçti. Bankacılık sektörünün turizme yönelik kredileri de azalışa geçti.
Bizim sektöre verilen kredilerdeki payımız yüzde 18 düzeyinde ve özel bankalar arasında açık ara birinciliğimiz devam ediyor ama daha önce bunu 3.3 milyar dolar kredi vererek elde ederken, bu rakam artık 2.3 milyar dolar seviyelerine geriledi. İşin bir de iyi bir tarafı var; turizme doğrudan yatırım olarak yurt dışından da para girişi olmuş. Yabancıların otel yatırımları olmuş. Biz isteriz ki turizm sektörüne herkes gelsin, biz de bankacılık sektörü olarak çivi çakan herkesin hizmetkarı olalım. Ancak turizm yatırımlarının genel yatırımlar içinde aldığı payın % 4.9’dan % 1.2’ye kadar düşmüş olması düşündürücü.”
Sürdürülebilirlik için yatırımlar tüm ülkeye yayılmalı
Altın yumurtlayan sektörde yatırımların 20 milyar dolara çıkması gerektiğine vurgu yapan ve turizm yatırımları ve yaratılan katma değerin sürdürülebilirlik kriterleriyle tüm ülkeye yayılması gerektiğini belirten Ateş şunları söyledi: “Turizmde kendimizi pazarlamayı çok iyi öne çıkarmamız lazım. Ne yazık ki sektörde yatırım hala çok düşük. Böyle bir altın yumurtlayan sektörde yatırım hacminin,değil 10 milyar dolar, 20 milyar dolar seviyelerine çıkması lazım. Doğru, zor yıllarda bazı problemler yaşandı ama bankacılık sektörü olarak yapılandırmalar yaptık, ilave krediler verdik.
Gördük ki, bu sektörde para batmıyor. Turizm sektörü bankacılık açısından da çok doğru bir sektördür. Bizim bu sektörde batık kredilerimiz neredeyse hiç yok. Yatırımcı da bu sektörde umut görüyor. Türkiye, turizm için dünyada en önde gelen yatırım pazarı. Gönül ister ki milli ve yerel yatırımcılarımız öne çıksın. Bizim otellerin turizm ağırlamalarının yüzde 66’sı 3 bölgede. Antalya, Muğla ve İstanbul. Turizm pastasından diğer şehirlerimizin aldığı payın artması lazım. Bölgesel eşitliliği artırmamız ve turizmi 12 aya yaymamız lazım.
“100 milyon turist hayal değil”
100 milyon turist artık hayal değil. Bunları nerede ağırlayacağız? Şu anda 45 milyon kişi ağırlarken doluluk oranımız Antalya bölgesinde yüzde 90’lara çıktı. O yüzden önden tedbiri alıp, kapasiteyi artırmak için yatırım yapmak gerekli. Özellikle salgının ikinci yılı 2021’de 30 milyon turisti bulduk. Turist başına harcamalar da o dönemde bin dolarları geçti. Salgın dönemi 2020-2021 kayıp yıllar olsa da turizm sektörümüz açısından tüm dünyada salgın sonrası en iyi toparlanan ülkeyiz. Yüzdesel artış olarak kaybettiklerimizi geri kazanma hızımız çok fazla. 3 yılda 80 milyar dolar gelir, 90 milyon misafiri ağırladık. İnşallah sadece gelecek yıl 50 milyon yabancı turisti çekeceğiz diye düşünüyorum. Turizm sektörü, Türkiye ekonomisinde istihdama olan %14’lük katkısı ve cari açığın kapatılması açısından kritik.”
“Sürdürülebilir yatırımları finanse etmeye hazırız”
Turizmde sürdürülebilir yatırımları finanse etmeye hazır olduklarını ve küresel piyasalardan finansman temininde sürdürülebilirlik kriterlerinin öne çıktığını belirten Hakan Ateş bu konuda şu görüşleri ifade etti: “Bankacılık sektörü genelinde sorunlu kredi tutarı 2-3 yıldır 160 milyar lira seviyelerinde. Hacim büyürken bu seviyenin sabit kalması ile problemli kredi oranı düşüyor. Yürürlükte olan regülasyonlar açısından turizm sektörüne verilen döviz kredilerinde herhangi bir sorun yok.
Turizm döviz kazanan net ihracatçı bir sektör. Bu nedenle uygulanan kısıtlamalardan kapsam dışı tutuluyor. Turizm sektörüne verilen toplam krediler 2020’de 21 milyar dolarlara ulaştı. Bu hâlihazırda tabi kredilerin TL’ye dönüşümünde etkisi var ama 13 milyar dolarlara düştü. Sürdürülebilirlik dünyanın birinci gündemi. Turistlerin 4’te 3’ünden fazlası sürdürülebilirliği ön plana çıkaran otelleri tercih ediyor.
Ancak ülkemizde çevreye duyarlı konaklama tesisi oranı yüzde 10’un altında. Sürdürülebilirlik programını maliyet gibi düşünmemek lazım. Bu bir yatırımdır, geri dönüşü uzun vadede muhakkak olacaktır. Biz bunları finanse etmeye hazırız. Yeter ki onlar başvursun. Bu konuda Turizm Bakanlığı’nın üç aşamalı 14 maddeli programına turizm sektörü olarak uyum sağlanması önem taşıyor.”
“Dünyanın her yerinde Türkiye’nin reklamını görüyoruz”
Hakan Ateş, turizmde tanıtım ve markalaşmanın önemine değinerek şunları söyledi: “Turizmciler kârlı olanı en çabuk görenlerdir. Biz hep müşterilerimizin gittiği yerde varız. Rusya’da, Almanya’da çünkü bizim orada şirketlerimiz var. Bugün sadece Kapadokya’ya dahi bakacak olursak orası ile özdeşleşen balonlara bizim müşterimiz sahip çıktı, başarıyla işletiyor. Şimdi Türkiye dediğiniz zaman Kapadokya diyorlar. Türkiye’yi haritada gösteremeyecek insanlar, Kapadokya’yı ismen biliyor.
Markalaşmak kolay işler değil. Bunu turizmcilerin öncülüğünde yapmamız gerekir. Hepsi dahil dedik. Biraz eleştirel bakılabilir ama Türk turizmi diye bir kavramı insanların zihnine sokan da ve ülkemizi bir destinasyon noktasına taşıyan da bu sistemdir. 15 yılda ne olduğuna bakın. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) cirolardan ciddi paylar aldı. TGA’nın arkeolojik alan, ören yerleri ihyası ve arıtma konusunda sayın bakanım başkanlığında yaptığı icraatlar çok değerli. Dünyanın her yerinde Türkiye’nin reklamı görülüyor artık.”