Nükleer güvenlik raporlama standartları Radyoaktif atık yönetimi Türkiye Çevresel radyolojik izleme sistemi

Nükleer Düzenleme Kurulu’nun 2025-58/3 sayılı kararı ile radyoaktif atık tesisleri için yıllık işletme, atık yönetimi, salım, çevresel izleme ve kişisel doz raporlarının biçimi ve içeriği ayrıntılı biçimde yeniden tanımlanıyor; Türkiye’nin nükleer güvenlik mimarisi standart bir veri altyapısına kavuşuyor.

Hızlı bakış

  • NDK’nın kararı, nükleer tesislerde yıllık raporlama sistemini baştan tanımlıyor.
  • Atık yönetimi, çevresel izleme ve kişisel doz takibi beş farklı raporla standardize ediliyor.
  • Çevresel salımlar ve radyolojik ölçümler uluslararası normlara yakın bir yapıya kavuşuyor.
  • Akkuyu ve gelecekteki SMR projeleri için raporlama zemini netleşiyor.
  • Türkiye’nin nükleer güvenlik altyapısı daha şeffaf ve izlenebilir hale geliyor.

Nükleer Düzenleme Kurulu kararı ile değişen çerçeve

3 Aralık 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Nükleer Düzenleme Kurulu (NDK) kararı, 19 Kasım 2025 tarihli ve 2025-58/3 sayılı düzenleme ile radyoaktif atık tesisleri için zorunlu yıllık raporların biçimini ve içeriğini baştan tanımlıyor. Karar, Radyoaktif Atık Tesislerine İlişkin Yetkilendirmeler ve Güvenlik İlkeleri Yönetmeliği kapsamında hazırlanan işletme raporu, radyoaktif atık yönetimi raporu, salım raporu, çevresel radyolojik izleme raporu ve kişisel doz izleme raporu için ayrıntılı şablonlar getiriyor.

Bu çerçeve, Türkiye’de nükleer tesislerin yalnızca teknik işletme parametrelerini değil, aynı zamanda çevresel etkilerini, çalışan güvenliğini ve radyolojik risk yönetimini yıllık, karşılaştırılabilir ve denetlenebilir bir veri seti haline getirmeyi hedefliyor. Akkuyu NGS başta olmak üzere gelecekte devreye girecek küçük modüler reaktör projeleri ve diğer radyoaktif atık tesisleri bu yeni raporlama rejimine tabi olacak.


Yıllık işletme raporu ile nükleer tesislerin operasyonel fotoğrafı

Kararın eklerinde tanımlanan yıllık işletme raporu, rapor dönemi boyunca tesiste yürütülen başlıca faaliyetlerin, radyoaktif atık envanterindeki değişimlerin, tesisin yapısı ve sistem bileşenlerinin durumu ile acil durum yönetimi ve eğitim çalışmalarının bütüncül bir özetini içeriyor.

Bu raporda radyoaktif atık kabul işlemleri, atık işleme süreçleri, depolama operasyonları, kullanılan ekipman ve tesis içi değişiklikler ayrı başlıklar altında ele alınıyor. İşletmecinin yıl boyunca karşılaştığı sorunlar, bunlara yönelik düzeltici faaliyetler ve bir sonraki rapor dönemine ilişkin planlamalar da raporun zorunlu bölümleri arasında yer alıyor. Böylece nükleer tesislerin yalnızca teknik performansı değil, güvenlik kültürü, bakım disiplini ve acil durum hazırlığı da izlenebilir hale geliyor.

radyoaktif atık yönetimi türkiye kapsamında hazırlanan yıllık raporlamaRadyoaktif atık yönetimi raporu ile risk profili şeffaflaşıyor

İkinci rapor türü olan yıllık radyoaktif atık yönetimi raporu, tesisin elindeki atıkların sınıflandırılması ve yönetim stratejisine odaklanıyor. Raporda işlenmiş, işlenmekte olan veya işlenmesi planlanan radyoaktif atıkların sınıfı, miktarı, aktivite konsantrasyonu ve kimyasal ile fiziksel özellikleri ayrıntılı şekilde raporlanmak zorunda.

Bu yapı, radyoaktif atık yönetimi kararlarının geriye dönük ve ileriye dönük analizini mümkün kılıyor. Atıkların hangi süreçlerden geçtiği, hangi bertaraf veya uzun dönemli depolama seçeneklerine yönlendirildiği ve bunların ulusal strateji ile uyumu yıllık bazda takip edilebilecek. Böylece nükleer atık, soyut bir risk değil, sayılarla ve teknik tanımlarla yönetilen somut bir envanter haline getiriliyor.

Salım raporu ile çevreye yönelik etkilerin yıllık bilançosu

Kararla tanımlanan üçüncü rapor türü, radyoaktif atık tesislerinin çevreye yönelik olası etkilerini doğrudan ilgilendiren yıllık salım raporu. Bu rapor, rapor dönemi içinde gerçekleştirilen salım faaliyetlerine ilişkin miktar, aktivite, salım noktaları, kullanılan ölçüm cihazları ve analiz yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgi sunuyor.

Raporda salım ve izleme noktalarının konumu, ölçüm periyotları, kullanılan cihazların kalibrasyon ve akreditasyon bilgileriyle birlikte beklenmeyen olaylar veya kaza kapsamına girebilecek durumlar için yapılan radyolojik değerlendirmeler de yer alıyor. Bu sayede Türkiye’nin nükleer altyapısında salım verileri, hem ulusal düzenleyici otoritenin hem de uluslararası kuruluşların inceleyebileceği standardize edilmiş bir formatta tutulmuş oluyor.

çevresel radyolojik izleme sistemi için kullanılan yıllık ölçüm ve değerlendirme süreçleriÇevresel radyolojik izleme raporu ile tesis dışı güvenlik ağı

Dördüncü rapor türü olan çevresel radyolojik izleme raporu, tesisin çevresi ve etki alanındaki ortamlarda yürütülen ölçüm ve numune alma faaliyetlerine odaklanıyor. Raporda izleme yapılan çevresel ortamlar, numune türleri, numune alma noktaları ve tesisle olan mesafeler, ölçüm ve analizde kullanılan cihazlar ile yöntemler ayrıntılı biçimde sıralanıyor.

Bu rapor aynı zamanda çevresel radyolojik izleme programının organizasyon yapısına, kalite yönetim sistemine ve izleme sonuçlarının mevzuatta yer alan kriterlerle karşılaştırılmasına dair bölümler de içeriyor. İzleme yapılmayan veya numune alınamayan çevresel ortamlar için gerekçeler ve ek değerlendirmeler de raporun parçası. Bu yapı, Türkiye’de nükleer faaliyetlerin çevresel boyutunun sıradan bir ilave unsur değil, çekirdek bir güvenlik katmanı olarak ele alındığını gösteriyor.

Kişisel doz izleme ve radyasyon ölçüm raporu ile insan odaklı güvenlik

Beşinci rapor türü, radyoaktif atık tesislerinde çalışan personelin maruz kaldığı radyasyon dozunu izlemeye ve değerlendirmeye ayrılmış durumda. Kişisel doz izleme ve radyasyon ölçüm raporu; kullanılan dozimetre türleri, kalibrasyon ve test süreçleri, farklı çalışma alanlarındaki doz dağılımı ve doz sonuçlarının mevzuat sınırlarıyla karşılaştırılması gibi başlıkları içeriyor.

nükleer güvenlik raporlama standartları içinde kişisel doz ve radyasyon ölçümüRaporda kişisel doz sonuçlarının yanı sıra doz ölçüm cihazlarının performansına ilişkin bilgiler, sapma tespit edilen durumlar ve bunlara yönelik düzeltici faaliyetler de kayda geçiriliyor. Böylece nükleer tesislerde iş sağlığı ve güvenliği, klasik iş kazası göstergelerinden farklı olarak, yıllık bir radyolojik risk haritası üzerinden izlenebiliyor. Bu yaklaşım, nükleer enerjinin “yeşil enerji” olarak kabul edilmesi için olmazsa olmaz insan güvenliği boyutunu güçlendiriyor.

Firecarrier bakışıyla nükleer güvenlik, veri mimarisi ve yeşil enerji

Firecarrier perspektifinden bakıldığında, NDK’nın 2025-58/3 sayılı kararı yalnızca rapor formatlarını tanımlayan teknik bir metin değil; Türkiye’nin nükleer enerji ekosisteminde kendi üzerine düşünen, kendi verisini üreten ve kendi riskini sayısal olarak takip eden bir sistem tasarımına geçiş anlamına geliyor. Yıllık işletme, atık yönetimi, salım, çevresel izleme ve kişisel doz raporları birlikte ele alındığında, ortaya nükleer tesisin fiziksel varlığının ötesine geçen bir “bilgi katmanı” çıkıyor.

Bu karar, Akkuyu NGS ve ileride gündeme gelebilecek küçük modüler reaktör projeleri için ortak bir veri dili oluşturuyor. Her yıl aynı formatta üretilen raporlar, yapay zekâ destekli risk analizi, erken uyarı sistemleri ve uzun dönemli trend takipleri için kullanılabilecek bir veri havuzu yaratıyor. Böylece nükleer enerji, yalnızca karbon emisyonu düşük bir üretim teknolojisi değil, aynı zamanda ölçülebilir, denetlenebilir ve sürekli iyileştirilebilir bir güvenlik sistemi olarak konumlanıyor.

Türkiye’nin nükleer enerji stratejisinde kararın yeri

Enerji dönüşümünde nükleer teknolojiyi yeşil enerji kategorisinde değerlendiren Türkiye için bu karar, hem iç hukukta hem de uluslararası arenada güvenilirlik çarpanı işlevi görüyor. Atık yönetimi, çevresel radyolojik izleme ve kişisel doz takibinin bu düzeyde ayrıntılı standardizasyonu, nükleer karşıtı eleştirilerin en yoğunlaştığı alanlarda şeffaflık ve hesap verebilirlik zemini sağlıyor.

Önümüzdeki dönemde bu raporların kamuoyuna hangi düzeyde açıklanacağı, verilerin ne ölçüde akademi ve sivil toplumla paylaşılacağı ve yapay zekâ ile veri analitiği araçlarıyla nasıl işleneceği, Türkiye’nin nükleer enerjiyi yeşil enerji dönüşümünün güvenilir bir ayağına dönüştürme kapasitesini belirleyecek. NDK’nın 2025-58/3 sayılı kararı ise bu sürecin teknik omurgasını bugünden inşa eden kritik bir adım olarak kayda geçiyor.

İlgili haberler


Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz