Ana Sayfa Öne Çıkanlar Eurelectric, AB’ye yenilenebilir enerji izin süreçlerini hızlandırma çağrısı yaptı

Eurelectric, AB’ye yenilenebilir enerji izin süreçlerini hızlandırma çağrısı yaptı

Yazar

Tem 8, 2025 @ 16:56 Değiştirilme tarihi: Tem 8, 2025 @ 17:27

Eurelectric, Avrupa Birliği’nin iklim hedeflerine ulaşabilmesi için yenilenebilir enerji projelerindeki izin süreçlerini hızlandırması gerektiğini açıkladı.

Eurelectric’ten yenilenebilir enerji izinlerinde acil hızlandırma talebi

Avrupa elektrik sektörünün önde gelen kuruluşu Eurelectric, Avrupa Birliği’nin (AB) 2040 ve 2050 iklim hedeflerine ulaşabilmesi için yenilenebilir enerji projelerindeki izin süreçlerinin ciddi biçimde hızlandırılması gerektiğini belirtti. Eurelectric’e göre, izin süreçlerinin yavaş ilerlemesi AB’nin belirlenen iklim hedeflerine ulaşmasını ciddi şekilde engelliyor.

Rüzgar enerjisinde kritik gecikmeler yaşanıyor

Eurelectric’in son açıklamasında, AB’nin 2030 yılı için yıllık hedefinin 30.000 MW yeni rüzgar kapasitesi olduğu halde geçen yıl sadece 13.000 MW kurulum gerçekleştirdiği vurgulandı. Bu açığın kapatılması gerektiğini belirten Eurelectric, izin süreçlerinin hızlandırılmasının artık kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Eurelectric’in hızlandırma önerileri:

İzin Süreçleri: AB hükümetleri, Yenilenebilir Enerji Direktifi (REDIII) doğrultusunda kamu çıkarını gözeterek izin sürelerini kısaltmalı.
Şebeke Altyapısı: Avrupa elektrik şebekesi yatırımları artırılmalı ve altyapı genişletilmeli.
Elektrifikasyon: Elektrifikasyonun önündeki engeller kaldırılarak, elektrik talebi akıllı vergilendirme ve devlet yardımları ile teşvik edilmeli.
Müzayede Tasarımı: İki taraflı Fark Sözleşmeleri (CfD) ile yenilenebilir enerji yatırımlarının riskleri azaltılmalı.

Almanya örneği başarı sağladı

Almanya’nın 2024 yılında 14.000 MW’tan fazla karasal rüzgar santraline izin verdiğini ve bu rakamın 5 yıl öncesine göre 7 kat daha fazla olduğunu belirten Eurelectric, diğer ülkelerin de bu uygulamayı örnek alması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’deki yeni düzenlemelerle karşılaştırma

Türkiye’de geçtiğimiz dönemde uygulamaya konan ve kamuoyunda “Süper İzin” olarak bilinen düzenleme, çevre ve enerji projelerinde izin süreçlerini merkezi hale getirerek hızlandırmayı amaçlıyor. Benzer şekilde, AB’nin Eurelectric tarafından talep edilen uygulaması da yenilenebilir enerji projelerinde merkezi ve hızlı izin süreçlerine odaklanıyor.

Türkiye’nin Süper İzin uygulaması:

Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçleri dahil birçok izin tek merkezden veriliyor.
Enerji yatırımlarının hızlanması ve bürokrasinin azaltılması amaçlanıyor.
Ancak çevre örgütleri ve bazı sektör uzmanları tarafından çevresel risklerin göz ardı edilebileceği endişesiyle eleştiriliyor.

Eurelectric önerileri ile Türkiye’nin düzenlemesi arasındaki benzerlik ve farklar

Eurelectric’in AB’ye yaptığı çağrı ile Türkiye’nin “Süper İzin” uygulaması arasında temel benzerlik, izin süreçlerinin hızlandırılması ve bürokrasinin azaltılması. Ancak AB’nin yaklaşımı, çevre standartlarından taviz vermeden yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırmaya odaklanırken, Türkiye’de bu düzenleme çevresel kaygılar nedeniyle tartışmalara yol açıyor.

Eurelectric’in önerdiği CfD modeli nedir?

İki taraflı Fark Sözleşmesi (CfD) modeli, yenilenebilir enerji projelerinin uzun vadeli fiyat istikrarını sağlayarak yatırımların finansmanını kolaylaştırır. Eurelectric, bu modelin rüzgar enerjisi yatırımlarındaki riskleri azaltacağını ve AB hedeflerine ulaşmada kritik bir araç olacağını vurguladı.

Yenilenebilir enerjide izin süreçlerinin önemi

Yenilenebilir enerji projelerinde izin süreçlerinin uzun ve karmaşık olması, projelerin finansal maliyetlerini artırarak yatırım cazibesini düşürmektedir. Eurelectric, izin süreçlerinin etkin ve hızlı hale getirilmesinin, AB’nin enerji güvenliği ve iklim hedefleri için temel bir koşul olduğunu ifade ediyor.

Türkiye için dersler ve öneriler

Türkiye’nin “Süper İzin” uygulamasında çevresel kriterlere sıkı bir şekilde uyularak Avrupa’daki uygulamalardan dersler alınabilir. Merkezi izin süreçleri, çevresel koruma standartlarını zayıflatmadan, yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılması için önemli bir fırsat sunmakta.