Deniz taşımacılığı köklü bir enerji dönüşümüne hazırlanıyor. Wärtsilä’nın geliştirdiği çözümlerle, sektör 2050’ye kadar sıfır emisyon hedefiyle dönüşüyor.
Dünya ticaretinin bel kemiği olan denizcilik sektörü, yüksek emisyon hacmiyle iklim krizini tetikleyen önemli bir kaynak. Finli mühendislik firması Wärtsilä, fosil yakıtlara bağımlı motor sistemleri üzerine inşa ettiği uzmanlığı, şimdi çok yakıtlı sistemlere ve yeşil teknolojilere dönüştürüyor. Şirketin geliştirdiği bütüncül strateji, karbon vergisi, dijital planlama, hibrit çözümler ve alternatif yakıtlar etrafında şekilleniyor.
IMO’nun karbon vergisi planı sektörde yapısal değişimi tetikliyor
Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO – International Maritime Organization), MARPOL Sözleşmesi’nde yapılacak değişiklikle birlikte 2025’te devreye girmesi planlanan küresel bir karbon fiyatlandırma sistemi hazırlıyor. Ton başına 100 ila 380 dolar arası değişen cezalar, emisyon fazlası üreten operatörleri hedef alırken, düşük emisyonlu gemiler için mali teşvikler yaratacak. Bu sistem, sektörde sürdürülebilirlik yatırımlarını ekonomik açıdan daha cazip hale getirmeyi amaçlıyor.

Liman ve rota planlamasında dijital uyum
Bugün birçok gemi, limanlarda rıhtım erişimi için beklemek zorunda kalıyor. Bu bekleme, motorlar çalışır vaziyetteyken büyük miktarda yakıt tüketimine ve gereksiz emisyona yol açıyor. Blue Visby Consortium tarafından geliştirilen küresel zamanlama sistemi sayesinde, rota ve varış süreleri optimize edilerek %8 ila %30 oranında yakıt ve karbon tasarrufu elde edilebiliyor.
Egzozda karbon yakalama sistemleriyle %70’e varan CO2 azaltımı
Wärtsilä, mevcut büyük tonajlı gemilere entegre edilebilen karbon yakalama üniteleri geliştiriyor. Egzoz gazı arıtımı alanındaki bilgi birikimi sayesinde geliştirilen sistemler, karbondioksidin %70’ini yerinde yakalayarak basınçlı tanklarda depolayabiliyor. Ton başına maliyetin 50–70 euro arasında olduğu belirtiliyor. Sistemin yaygınlaşabilmesi için sahil altyapısının da eş zamanlı olarak geliştirilmesi gerekiyor.

Doğal gaz ve çoklu yakıt motorları geçiş sürecinin temelini oluşturuyor
Yeni inşa edilen gemiler uzun hizmet ömrü nedeniyle geleceğin yakıtlarıyla uyumlu olmak zorunda. Wärtsilä, LNG gibi daha düşük karbon içeren yakıtlarla çalışan ama aynı zamanda gelecekte amonyak ya da metanol gibi sıfır karbonlu seçeneklere uyarlanabilir motor sistemleri sunuyor. LNG, klasik bunker yakıtlarına göre %20’ye varan karbon azaltımı sağlarken kükürt ve NOx salımlarını da büyük oranda düşürüyor.
Metanol: Atık bazlı üretimiyle umut vadeden ara çözüm
Yenilenebilir kaynaklardan veya atıklardan üretildiğinde metanol, %95’e kadar karbon emisyonu azaltımı sunabiliyor. Wärtsilä, mevcut motorlara entegre edilebilen metanol sistemleri geliştirerek konteyner taşımacılığında bu yakıtın yaygınlaşmasını sağlıyor. Henüz fosil kaynaklı üretim baskın olsa da, yeşil metanol yatırımları artıyor.

Amonyak, sıfır karbonlu geleceğin güçlü adayı olarak öne çıkıyor
Wärtsilä, hidrojenin bağlanmış formu olan amonyağı sıfır karbonlu deniz yakıtı olarak konumlandırıyor. Enerji yoğunluğu yüksek ve depolama maliyeti görece düşük olan bu yakıtın ilk uygulaması 2026’da açık deniz hizmet gemilerinde başlayacak. Amonyağın toksik yapısı nedeniyle hem yakıt besleme hem egzoz işleme sistemlerinde ileri düzey güvenlik altyapıları geliştiriliyor.
Hibrit sistemlerle enerji verimliliğinde %30’a varan artış mümkün
Elektrifikasyon, özellikle liman manevraları ve düşük yük koşullarında yüksek verim sağlıyor. Batarya destekli hibrit motorlar, anlık yüksek güç taleplerinde devreye girerek hem motor boyutunun küçülmesini sağlıyor hem de yakıt tüketimini azaltıyor. Wärtsilä’nın verilerine göre bu sistemlerle %25 ila %30 oranında tasarruf elde edilebiliyor.

Teknoloji hazır, finansal modelleme ve işbirliği süreci belirleyici olacak
Wärtsilä CEO’su Håkan Agnevall, dönüşüm için gerekli teknolojilerin mevcut olduğunu vurgularken, esas ihtiyacın düzenleyici çerçeve ve sektörler arası koordinasyon olduğunu belirtiyor. “Bu süreçte tek bir aktör yeterli olamaz. Tersaneler, yakıt sağlayıcıları, armatörler ve teknoloji şirketlerinin birlikte hareket etmesi gerekiyor” diyor.
Çok yönlü çözüm paketi %95’e kadar emisyon azaltabilir
Wärtsilä’nın sunduğu çözümler karbon fiyatlamasından hibrit motorlara, yeşil yakıtlardan dijital senkronizasyona kadar uzanıyor. Tüm bu bileşenler etkili şekilde uygulanırsa deniz taşımacılığında %95’e kadar karbon salımı azaltımı mümkün olabilir. Gelecek, kararlı adımlar ve ortak akılla şekillenecek.
İlgili makaleler
- IMO öncülüğünde denizcilikte net sıfır emisyona giden tarihi rota
- ABD-IMO anlaşmazlığı: Karbon vergisi Türkiye’yi nasıl etkiler?
- Deniz taşımacılığında pnömatik tahrik sistemleri
- Dünya deniz taşımacılığının yeşil dönüşümde yaşadığı zorluklar
View this post on Instagram

















