30 Nisan 2025’te imzalanan anlaşma, ABD’nin Çin’e bağımlılığını azaltma hedefine hizmet ederken, Avrupa ve Türkiye için yeni bir stratejik tablo ortaya koyuyor.
Anlaşmanın kilit maddeleri: Öncelikli erişim ve yeniden yapılanma fonu
30 Nisan 2025 tarihinde Washington’da düzenlenen resmi bir törende, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve Ukrayna Birinci Başbakan Yardımcısı Yulia Svyrydenko, ABD–Ukrayna Stratejik Mineraller ve Yeniden Yapılanma Anlaşmasını imzaladı. Bu anlaşma, Ukrayna’nın nadir toprak elementleri, lityum, titanyum, uranyum ve grafit gibi kritik minerallerine ABD’ye öncelikli erişim hakkı tanırken, aynı zamanda Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden yapılanmasına yönelik ortak bir yatırım fonu oluşturulmasını öngörüyor.
Anlaşmanın temel unsurlarını aşağıda sıraladık.
• ABD ve Ukrayna, eşit oy hakkına sahip olacakları bir “Yeniden Yapılanma Yatırım Fonu” kuracak. Bu fon, Ukrayna’nın yeni ruhsatlarla elde edeceği madencilik gelirlerinin %50’siyle finanse edilecek.
• ABD’nin gelecekte sağlayacağı askeri yardımlar, fon katkısı olarak sayılacak. Bu, Ukrayna’nın mevcut ABD yardımlarına karşılık borçlanmaması anlamına geliyor.
• Ukrayna, toprak altı kaynaklarının mülkiyetini ve çıkarım kararlarını elinde tutacak. Anlaşma, Ukrayna’nın egemenliğini ve AB üyelik hedeflerini destekleyecek şekilde yapılandırıldı.
Jeopolitik boyut: ABD’nin Çin’e bağımlılığı azaltma stratejisi
ABD, bu anlaşmayla Çin’in küresel mineral tekelini dengelemeyi hedefliyor. Çin şu anda:
• Dünya NTE arzının %60’ından fazlasını sağlıyor,
• ABD’nin ithal ettiği nadir toprakların %70’ten fazlasını karşılıyor.
Ukrayna ise, henüz büyük ölçüde çıkarılmamış rezervleriyle bu denklemi değiştirebilecek potansiyele sahip. Ancak bu rezervlerin ekonomik anlamda verimli bir şekilde kullanılabilmesi için altyapı yatırımı, teknik destek ve güvenlik stabilitesi hayati öneme sahip.
Bölgesel etkiler: AB ve Türkiye için stratejik değerlendirme
Avrupa Birliği (AB) etkileri
• AB’nin Kritik Hammaddeler Yasası (CRMA) çerçevesinde, Ukrayna ile stratejik ortaklığı bu anlaşmayla gölgelenebilir.
• AB, Ukrayna’yla olan kaynak iş birliğini yeniden yapılandırma ihtiyacı duyabilir.
Türkiye için fırsatlar ve zorluklar
Türkiye içinse bu anlaşma sadece dış ilişkiler açısından değil, aynı zamanda kendi doğal kaynaklarının değerlendirilmesi yönüyle de çok boyutlu bir etki yaratıyor:
Lojistik ve güvenlik
Karadeniz’in güvenliği, Ukrayna’dan Türkiye’ye yapılabilecek potansiyel kaynak taşımacılığı açısından kritik önemde. Ancak bu denklemde Türkiye’nin kendi topraklarındaki stratejik rezervler, dışa bağımlılığı azaltabilecek bir alternatif olarak öne çıkıyor.
Eskişehir-Beylikova rezervinin önemi
Türkiye’nin sahip olduğu Eskişehir-Beylikova nadir toprak elementi rezervi, 694 milyon tonla Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci rezervi olarak gösteriliyor. Bu kaynak, yalnızca hammadde açısından değil, Türkiye’nin bölgesel tedarik merkezi olma potansiyeli açısından da stratejik öneme sahip. İlk pilot tesis devreye alındı ve işleme kapasitesinin artırılması hedefleniyor.
İşleme ve teknoloji zinciri
Türkiye sadece bu kaynaklara sahip olmakla kalmamalı; işleme teknolojilerini yerelleştirmek, yüksek katma değerli ürünlere dönüştürmek ve kritik mineralleri entegre sanayi zincirlerine dahil etmek konusunda da stratejik adımlar atmalı.
Jeopolitik hizalanma
Bu gelişmeler, Türkiye’nin ABD ile daha yakın ekonomik bloklara yönelme ihtimalini artırırken, aynı zamanda AB ile ortak üretim ve yatırım modelleri geliştirme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Yerli kaynaklarla desteklenen bu pozisyon, Türkiye’yi sadece bir ithalatçı değil, bir oyuncu haline getirme potansiyeli taşıyor.
Uygulama riskleri ve çevresel faktörler
• Ukrayna’da süregelen güvenlik riskleri, sahadaki operasyonları yavaşlatabilir.
• Maden çıkarımının çevresel etkileri ve sosyal onay süreçleri, gecikmelere ve yatırım risklerine yol açabilir.
• Fon yönetimi ve yatırımcı şeffaflığı, ileride anlaşmanın sürdürülebilirliği açısından belirleyici olabilir.
Yeşil Haber yorumu: Türkiye’nin yeri gözlemci değil, şekillendirici olmalı
Bu anlaşma sadece ikili ekonomik çıkarları değil, küresel kaynak diplomasisinde yeni bir güç denklemini temsil ediyor. Türkiye’nin enerji dönüşümü, yerli sanayi, batarya ve teknoloji hedefleri, bu anlaşmalarla doğrudan ilişkili hale gelmekte.
Yeşil Haber olarak, gelişmeleri sadece izlemekle kalmıyor, stratejik farkındalıkla yorumluyor ve Türkiye’nin bu dönüşümde yön veren aktörlerden biri olabileceğine inanıyoruz.
İlgili Haberler
- Nadir Toprak Elementleri Zirvesi: Türkiye-AB Teknolojik İş Birliğinin Yeni Çağı
- Çin Misillemesi: Trump Tarifeleri ve Nadir Toprak Gerilimi
- Bakan Bayraktar’ın Açıklamalarıyla Türkiye’nin Nadir Toprak Elementleri Hamlesi
- Türkiye’nin Nadir Toprak Elementleri Stratejisi
Bölgesel etkiler: AB ve Türkiye için stratejik değerlendirme















