Dijitalleşme, elektrifikasyon ve yapay zeka çağında mimari artık yalnızca binaların cephesi değil. Asıl devrim, veri merkezleri, atık ısı geri kazanımı ve akıllı şebekelerle örülen görünmez altyapıda yaşanıyor.
Hızlı bakış
- Veri merkezleri, atık ısı geri kazanımı ve akıllı şebekelerle mimarinin odağını görünmez altyapıya taşıyor.
- Milano’da 2 GW’a giden yol, şehir ölçeğinde enerji ve soğutma kararlarının önemini gösteriyor.
- Türkiye’de 2030’a kadar şebeke modernizasyonu ve yenilenebilir entegrasyonu kritik hale geliyor.
- ABD ve Dublin örnekleri, planlama olmadan veri merkezi ölçeklenmesinin tıkandığını gösteriyor.
- AB EED ve Almanya düzenlemeleri, atık ısı ve yenilenebilir elektrik kullanımını zorunlu kılıyor.
- PJM’de 2030’a kadar 32 GW ek tepe yük beklentisi, esneklik ve depolama ihtiyacını artırıyor.
Veri merkezleri yeni enerji altyapısı: Milano örneği ve 2 GW’a giden yol
Avrupa’da veri merkezi yatırımları, konuyu klasik bina tasarımının çok ötesine, enerji altyapısı ölçeğine taşıyor. Milano’da veri merkezi kapasitesinin beş yıl içinde yaklaşık on kat artarak 2 GW düzeyine ulaşabileceği dillendiriliyor. Bu, yüksek gerilim bağlantıları, soğutma ve atık ısı yönetimi gibi şehir ölçekli kararlar gerektiriyor. Ayrıca İtalya’da veri merkezi bağlantı taleplerinin onlarca GW seviyesine ulaştığı bildiriliyor. Bölgesel özelde 500 MW kapasiteye giden kampüs projeleri ve uluslararası oyuncuların yeni yatırımları, altyapı gereksinimini daha da belirginleştiriyor. Bu dalga, İstanbul ve diğer büyük Türk şehirlerine doğrudan referans oluşturuyor.
Türkiye’de yeşil altyapı mimarisi: Şebeke modernizasyonu ve yatırım penceresi
Türkiye, 2030’a kadar önemli bir şebeke modernizasyonu ve yenilenebilir entegrasyonu dönemine giriyor. Resmi duyurular ve çok taraflı finans kaynaklı programlar, iletim ve dağıtım sahasında milyar dolar mertebesinde bir hızlanmayı işaret ediyor. Eş zamanlı olarak 2030’lar boyunca artacak rüzgar ve güneş yatırımları ile elektrikli tüketimin (elektrikli araçlar, endüstriyel elektrifikasyon, ısı pompaları) yükselmesi, veri merkezleri gibi yüksek ve sürekli talep oluşturan tesislerin şebeke planlarına erken aşamada entegrasyonunu zorunlu kılıyor.
Bu noktada Türkiye’nin planlama ve izin süreçlerinde tek pencere yaklaşımına geçmesi, veri merkezleri ile yenilenebilir enerji üretimi arasında bağlantı kolaylığı sağlaması kritik. Ayrıca yeni projelerde atık ısı entegrasyonunun imar planı koşulu olarak tanımlanması, şehirlerin enerji verimliliği açısından fark yaratabilir.
Tepkiler ve moratoryumlar: ABD’de davalar ve yasakların işareti
Yapay zeka odaklı veri merkezlerine yerel tepki ABD’de belirgin şekilde arttı. Michigan’daki Saline Township, tarım arazisinde planlanan veri merkezi için Related Digital tarafından açılan dava baskısıyla su kullanımı sınırları ve kamu yatırımı taahhütleri gibi koşullarla uzlaşmaya gitti; bazı yerel yönetimler ise bir yıllık moratoryumlar ya da kalıcı yasaklar ilan etti.
Dublin’de yeni bağlantılar 2028’e kadar durdu: Moratoryumun kent ölçeği dersi
İrlanda’da EirGrid, Büyük Dublin bölgesinde yeni veri merkezi bağlantılarını 2028’e kadar dondurdu. Sektör kaynakları, milyarlarca avroluk projelerin askıda kaldığını belirtiyor. Mesaj net: Şebeke planlaması olmadan veri merkezi ölçeklenmesi sürdürülemez.
AB çerçevesi: EED sürdürülebilirlik derecelendirmesi ve atık ısı yeniden kullanım hedefleri
Enerji Verimliliği Direktifi (EED) güncellemesi, veri merkezlerine dönük AB çapında sürdürülebilirlik derecelendirme şeması ve atık ısı yeniden kullanım hedefleri getiriyor. 2030’a kadar %11,7 bağlayıcı enerji tüketimi azaltım hedefi, veri merkezi metriklerinin raporlanması ve 2026’dan sonra devreye girecek tesislerde asgari yeniden kullanılan enerji payı (atık ısı dahil) gibi hükümler öne çıkıyor.
Almanya örneği: Energieeffizienzgesetz ile zorunlu yenilenebilir elektrik
Almanya’daki Energieeffizienzgesetz, veri merkezleri için yenilenebilirden elektrik kullanımını kademeli olarak zorunlu kılıyor: 2024’te %50, 2027’de %100. Ayrıca enerji yönetim sistemleri, verimlilik ve atık ısı yeniden kullanımına ilişkin hükümler yürürlükte. Bu yaklaşım, planlama izinleri ve tedarik sözleşmelerinin baştan “yeşil koşullarla” tasarlanmasını teşvik ediyor.
ABD’de şebeke baskısı: PJM bölgesinde 2030’a kadar 32 GW ek tepe yük
ABD’nin en büyük bölgesel şebekesi PJM, 2024–2030 döneminde tepe yük artışını +32 GW öngörüyor. Bunun yaklaşık 30 GW’ı veri merkezlerinden kaynaklanıyor. Kapasite ihalelerinde fiyatların sıçraması ve kural değişiklikleri, veri merkezlerinin şebeke güvenilirliği ve kaynak karması üzerindeki etkisini gösteriyor.
Atık ısı ve soğutma entegrasyonu: Veri merkezlerinden kentsel ısı ağlarına
Veri merkezleri, sürekli çalışan yüksek yoğunluklu sistemler olduğu için atık ısı açısından değerli bir kaynaktır. Bu ısının bölgesel ısıtma sistemlerine verilmesi, binaların ısı pompaları ile birleştirilmesi ve yaz döneminde bölgesel soğutma ağlarına destek vermesi, kent için ek bir enerji verimliliği halkası oluşturur. Mimaride mekanik oda ya da soğutma kulesi düzeyinden, mahalle ısı şebekesi ve şehir planı ölçeğine geçen bu bakış, yeşil altyapı mimarlığının kalbidir.
Yer seçimi, su ve fiber: Kentsel planlamada yeni kriterler
Veri merkezi planlamasında yer seçimi yalnızca arsa değildir; yüksek gerilim bağlantısı, trafo kapasitesi, su kullanımı, geri dönüşümlü soğutma senaryoları, fiber ve ömür boyu çevresel etkiler anlamına gelir. Kent içinde gürültü ve ısı adası etkisi, kent dışında ise iletim hattı ve altyapı genişletme maliyetleri kritikleşir. Bu nedenle, imar-kentsel tasarım ile enerji iletim-idaresi ve telekom altyapısı ortak bir mimari dosyada buluşturulmalıdır.
Türkiye’nin kavşağı: Rekabet gücü ve gerileme riski
Büyük kentlerimiz veri çağı altyapısına zamanında ve doğru mimariyle geçemezse, enerji maliyeti ve kesinti riski artar, yatırım cazibesi zayıflar. Tersine, yeşil entegrasyon (yenilenebilir kaynaklar, depolama, atık ısı kullanımı) ve şeffaf izin/teşvik mekanizmalarıyla veri merkezleri şehir hizmetlerine değer katan birimlere dönüşebilir. Bu, hem yerel ekonomide katma değer, hem de karbon ayak izinde net azalma potansiyeli sunar.
Yeşil altyapı mimarisi için beş stratejik öncelik
1. Enerji bağlantısı ve ölçek planlaması
Yeni veri merkezlerinde yüksek gerilim bağlantısı, yerel trafo ve iletim kapasitesi ile ardışık genişleme için rezerv alanlar proje başında planlanmalı.
2. Atık ısı ve soğutmanın şehre entegrasyonu
Atık ısı geri kazanımı ve mevsimsel soğutma çözümleri, bölgesel ısıtma/soğutma ağlarına bağlanacak şekilde mimari ve mekanik tasarımda zorunlu bir katman olarak ele alınmalı.
3. Akıllı şebeke ve esneklik katılımı
Talep tarafı katılımı, batarya depolama, yenilenebilir dostu çalışma senaryoları ve otomasyon/dijital izleme mimarinin ayrılmaz parçası olmalı.
4. Yer seçimi için çoklu kriter matrisi
Su temini, fiber kapasitesi, soğutma stratejisi, gürültü/ısıl etki ve afet riskleri birlikte değerlendirilerek kentsel bağlam ile uyum sağlanmalı.
5. Yönetişim, izin ve teşviklerin eş zamanlı tasarımı
İzin süreçleri, yenilenebilir kullanım hedefleri, atık ısı koşulları ve topluluk faydaları tek pencereden ilerleyen, öngörülebilir bir çerçeveye yerleştirilmeli.
HIT-30 programı kapsamında Türkiye’de durum
Türkiye artık yalnızca altyapı bağlamında değil, büyük ölçekli yük yatırımlarında da destekleme sistemi kuruyor. Öne çıkan adımlar şunlar:
- HIT-30 veri merkezi çağrısı: Programın “HIT-Data Center” başlığı altında yer alıyor. Veri merkezi alanında destek bütçesi yaklaşık 1,5 milyar $ olarak belirlendi.
- Yatırım kriterleri: En az 30 MW BT kapasitesi, yapay zeka donanımlarıyla uyumlu en az %50 kapasite ve azami PUE değeri 1,4 olarak öngörülüyor.
- Destek unsurları: %50’ye varan vergi teşviki, yatırımın %10’una kadar enerji desteği, KDV istisnası ve istihdam destekleri gibi teşvikler sunuluyor.
- Ulusal hedef: Veri merkezi kapasitesini mevcut ~250 MW düzeyinden 2030’a kadar ~1 GW’a çıkarma hedefi açıklandı.
- Kapsam ve imkanlar: HIT-30 programı, dijital teknolojiler, ileri üretim ve yeşil enerji ile birlikte “veri merkezleri”ni stratejik yatırım konusu olarak tanımlıyor.
Bu bilgiler ışığında, Türkiye’de veri merkezi yatırımı için destek çerçevesi hazırlanmış durumda. Ancak uygulama, bağlantı altyapısı ve enerji-soğutma entegrasyonu gibi mimari-altyapı boyutlarıyla henüz tüm yatırımların eşleştiği söylenemez.
Görüşünüzü yazın
Türkiye’de veri merkezleri için atık ısı entegrasyonu ve talep tarafı katılımı sizce zorunlu koşul olmalı mı? Deneyimlerinizi ve önerilerinizi yorumlarda paylaşın.
İlgili haberler
- Milan’da veri merkezi kapasitesi 5 yılda 10 katına çıkıyor
- PJM 2045’te 43 GW batarya depolama hedefi
- EPDK talep tarafı katılımı düzenlemesini güncelledi
- TEİAŞ TTK: 30–500 MW teklif, 14 Ekim son, 5.000 TL/MW
- EPDK enerji dengesizlik hesaplama yöntemi taslağı
- Enerjisa Üretim Bandırma’da 2 MW BESS devreye alındı
- Alarko Gotion ortaklığıyla enerji depolama şirketi kurdu
View this post on Instagram