Daha yüksek güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesine sahip enerji şirketlerinin fosil yakıt odaklı emsallerine göre daha düşük öz sermaye ve borç maliyetine sahip olduğu tespit edilirken, bu eğilim özellikle Avrupa’da belirgin olarak öne çıkıyor.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına odaklanan kuruluşların öz sermaye maliyeti yüzde 15,2 ile öz sermaye maliyeti yüzde 16,4 olan fosil yakıt odaklı kuruluşlara göre daha düşük.
Bu fark, iklim politikalarının daha yaygın olduğu Avrupa’da ise belirgin şekilde öne çıkıyor. Avrupa’da 2015’ten beri güneş ve rüzgar kapasitesi daha yüksek olan şirketlerin öz sermaye maliyeti yüzde 17’den yüzde 14’e kadar geriledi.
Dünyada enerjide en yüksek sermaye maliyetine sahip sektörün ise kömür madenciliği olduğu hesaplandı. Kömür madenciliğinde borç maliyeti 2021’de yüzde 7,9’a, öz sermaye maliyeti yüzde 18,2’ye yükseldi.
Avrupa’da ise petrol ve gaz üretimi odaklı şirketlerin en yüksek öz sermaye maliyetine sahip olduğu görüldü.
Ben Caldecott: “Sermaye maliyeti farklı enerji teknolojilerinin toplam maliyetinin belirleyicisidir”
Oxford Sürdürülebilir Finans Grubu Direktörü Ben Caldecott analize ilişkin değerlendirmesinde, “Sermaye maliyeti, farklı enerji teknolojilerinin toplam maliyetinin önemli bir belirleyicisidir ve finansal piyasaların algıladığı riskleri yansıtır, örneğin kömürün yenilenebilir enerjilerle ne kadar hızlı yer değiştirebileceği gibi.” ifadelerini kullandı.
Raporun başyazarı Gireesh Shrimali ise Kuzey Amerika’da yenilenebilir ve fosil yakıtlı enerji için sermaye maliyetinde tutarlı bir eğilim görülmediğini belirterek, “Görülmesi gereken şey, özellikle son Enflasyon Azaltma Yasası gibi büyük değişikliklerle politika ortamının değişip değişmeyeceğidir.” değerlendirmesinde bulundu.