UNEP’in 2025 Uyum Açığı Raporu, gelişmekte olan ülkelerde iklim finansmanı yetersizliğinin küresel uyum çabalarını tehlikeye attığını ortaya koyuyor

UNEP’in 2025 Uyum Açığı Raporu, gelişmekte olan ülkelerde artan iklim finansmanı ihtiyacının, yaşamları ve ekonomileri riske attığını ortaya koyuyor.

Artan sıcaklıklar ve sıklaşan afetler dünyayı zorlarken, iklim değişikliğine uyum çabaları tehlikeli biçimde geriden geliyor. COP30 öncesinde yayımlanan Adaptation Gap Report 2025: Running on Empty, iklim değişikliğinin derinleşmesine karşın küresel iklim finansmanı akışlarının yetersiz kaldığını ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) göre, gelişmekte olan ülkelerin 2035 yılına kadar her yıl 310 milyar ABD dolarının üzerinde kaynağa ihtiyaç duyması öngörülüyor; bu miktar mevcut uluslararası kamu kaynaklarının yaklaşık 12 katı.

UNEP’in 2025 Uyum Açığı Raporu, gelişmekte olan ülkelerde iklim finansmanı yetersizliğinin küresel uyum çabalarını tehlikeye attığını ortaya koyuyor


Uyum açığında tehlikeli gecikme

UNEP raporu, iklim etkilerinin şiddetlendiği bir dönemde uyum açığının kritik bir eşiğe geldiğinin altını çiziyor. 2023 yılında gelişmekte olan ülkelere yönlendirilen uluslararası kamu iklim finansmanı 26 milyar ABD doları seviyesinde kaldı; bir önceki yıl 28 milyar dolardı. Bu gerileme, krizin ciddiyetiyle taban tabana zıt. Yıllık finansman açığı 284–339 milyar ABD doları aralığında; bu, mevcut kaynakların 12 ila 14 katına denk geliyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres raporda, “Uyum bir maliyet değil, yaşam hattıdır. İklim değişikliğine uyum açığını kapatmak, yaşamları korumanın ve iklim adaletini sağlamanın tek yolu” diyerek uyarıda bulundu.

Artan planlama, sınırlı uygulama

Bugün 172 ülke, en az bir iklim değişikliğine uyum politikasına veya planına sahip olsa da bunların 36’sı on yıldan uzun süredir güncellenmedi. Paris Anlaşması kapsamında sunulan Şeffaflık Raporları’nda ülkelerin biyoçeşitlilik, tarım, su yönetimi ve altyapı gibi alanlarda 1.600’den fazla uyum eylemi uyguladığı kaydediliyor. Ancak bu eylemlerin etkinliğini ölçen somut sonuç raporlarının azlığı, politika etkilerinin değerlendirilememesine yol açıyor. Bu tablo, birçok ülkenin planlamada ilerleme kaydetmesine karşın sahadaki uygulamayı aynı hızda sürdüremediğini gösteriyor.

UNEP’in 2025 Uyum Açığı Raporu, gelişmekte olan ülkelerde iklim finansmanı yetersizliğinin küresel uyum çabalarını tehlikeye attığını ortaya koyuyor

Finansman hedefleri tehlikede

Glasgow İklim Paktı, 2025 yılına kadar uluslararası kamu iklim finansmanını yaklaşık 40 milyar ABD dolarına çıkarmayı hedefliyordu. Ancak mevcut eğilimler, bu hedefin tutturulamayacağını gösteriyor. Bu tablo, küresel iklim finansmanı sisteminin mevcut hızla ilerleyemeyeceğini gözler önüne seriyor. COP29’da kararlaştırılan Yeni Kolektif Nicel Hedef, 2035 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere iklim eylemi için yıllık en az 300 milyar ABD doları sağlanmasını öngörse de, bu miktar hem azaltım hem de iklim değişikliğine uyum finansmanını kapsadığı için uyuma ayrılacak payın düşük kalması bekleniyor.

UNEP İcra Direktörü Inger Andersen, “Eğer bugün iklim değişikliğine uyum için yatırım yapmazsak, her yıl artan maliyetlerle karşılaşacağız” diyerek hem kamu hem özel sektörün katkısının artırılması gerektiğini vurguladı. Kamu iklim finansmanının sınırlı kalması, özel sektörün rolünü daha da önemli hale getiriyor.

Özel sektörün potansiyeli

Rapor, özel sektörün ulusal uyum önceliklerine yılda 50 milyar ABD doları yatırım potansiyeli taşıdığını, ancak mevcut özel finans akışlarının yalnızca 5 milyar ABD doları seviyesinde olduğunu kaydediyor. Bu farkın kapatılabilmesi için risk azaltıcı politikalar ve karma finansman mekanizmalarının devreye alınması öneriliyor.

Ayrıca, 2035’e kadar 1,3 trilyon ABD doları toplamayı hedefleyen Bakü–Belém Yol Haritası’nın başarılı olabilmesi için, borç yükünü artırmadan hibe ve düşük faizli iklim finansmanı araçlarına öncelik verilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

UNEP’in 2025 Uyum Açığı Raporu, gelişmekte olan ülkelerde iklim finansmanı yetersizliğinin küresel uyum çabalarını tehlikeye attığını ortaya koyuyor

Türkiye açısından değerlendirme

Küresel uyum finansmanı açığının derinleşmesi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu orta gelirli ülkelerin iklim yatırımlarına erişimini doğrudan etkiliyor. Türkiye, iklim değişikliğine uyum stratejisini güncelleme sürecindeyken, özellikle 2023–2030 Ulusal Uyum Stratejisi çerçevesinde su kaynakları yönetimi, tarımda verimlilik ve şehir planlamasında iklim direncini artırmaya odaklanıyor.

Su stresi yaşayan bölgelerde tarımsal sulamada verimlilik artışı ve yeşil altyapı yatırımları ön plana çıkıyor. Bu girişimlerin sürdürülebilmesi için adil iklim finansmanı paylaşımı ve özel sektörün aktif katılımı, Türkiye’nin iklim direncini geleceğe taşıyacak temel unsurlar arasında yer alıyor.

Zaman daralıyor: Uyum yatırımı bir zorunluluk haline geliyor

UNEP’in 2025 raporu, küresel iklim değişikliğine uyum çabalarının “boş bir depo” ile ilerlediğini açıkça ortaya koyuyor. Finansman açığı kapatılmazsa, uyum açığı daha da büyüyerek ekonomik ve toplumsal maliyetleri artıracak. Dünya, hızla tükenen bir zaman penceresinde ilerliyor. Her gecikme, daha yüksek maliyetler ve geri dönüşü olmayan kayıplar anlamına geliyor. Boş depo ile yola devam etmek, sadece gezegenin değil, insanlığın geleceğini de riske atmak anlamına geliyor.

“Bir anı daha boşa harcamak, geleceği riske atmaktır.”

İlgili Makaleler


Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz