Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER), üçüncü yılında üye sayısını 43’e çıkararak Türkiye’nin yeşil hidrojen potansiyelini küresel bir güce dönüştürme hedefini pekiştiriyor.
H2DER Başkanı Yusuf Günay, cari açık ve enerji arz güvenliği için yeşil hidrojenin önemini vurgularken, Türkiye’nin bu alanda Avrupa’ya ihracat yapabileceğini belirtiyor.
H2DER: Türkiye’nin yeşil hidrojen vizyonu
Türkiye’nin enerji geleceğinde kilit bir rol oynaması beklenen yeşil hidrojen konusunda önemli bir misyon üstlenen Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER), üçüncü yaşını kutluyor. Dokuz üye ile yola çıkan dernek, bugün enerji sektörünün devlerini, akademisyenleri ve kamu deneyimi olan isimleri de içeren 43 üyesiyle Türkiye’nin yeşil hidrojen ekosistemini şekillendirmede “sektörün sesi” olma iddiasını güçlendiriyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kurucu Başkanı olarak sektörde derin bir deneyime sahip olan ve Nisan ayında ikinci kez H2DER başkanlığına seçilen Yusuf Günay, derneğin temel amacının ülke faydasına yönelik çabalar olduğunu vurguluyor. Günay, “Coğrafya kaderdir” sözünü “Coğrafya Zenginliktir” olarak güncellediklerini belirterek, “Güneş ve rüzgardaki potansiyelimizi yeşil hidrojen üretimiyle büyütmek azmindeyiz. Yeşil dönüşümdeki kararlılık vizyonumuzu destekliyor,” diyor.
Stratejik hedefler: Yeşil hidrojen üretim sanayi bölgeleri ve özel otorite
H2DER, Türkiye’nin yeşil hidrojen potansiyelini hayata geçirmek için somut adımlar öneriyor. Bu önerilerin başında, hidrojene özel bir otoritenin atanarak süreçlerin hızlandırılması ve “Yeşil Hidrojen Üretim Sanayi Bölgeleri (YHÜS)” ilan edilmesi geliyor. Yusuf Günay, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın YHÜS önerisine çok sıcak yaklaştığını ve örnek olarak Gökçeada-Bozcaada lokasyonları ile iki ada arasındaki denizi kapsayan bölgenin YHÜS ilan edilebileceğini savunduklarını belirtiyor.
Bu stratejik bölgeler, hem yenilenebilir enerji kaynaklarına yakınlıkları hem de potansiyel ihracat rotaları açısından önem taşıyor. H2DER, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile mevzuatın tamamlanması gibi öncelikli başlıklar üzerinde de aktif olarak çalışıyor.
Kamu teşvikleri ve yerli üretim: “HAMLE” ve “HIT-30” programlarının rolü
Yeşil hidrojen üretiminin Türkiye’de kök salması için kamu kararlılığının ve teşviklerin hayati önem taşıdığının altını çizen Yusuf Günay, bu alandaki gelişmeleri motivasyon kaynağı olarak görüyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Yüksek Teknoloji Yatırım Programı HIT-30” destek projesinde hidrojene yer vermesi ve yerli elektrolizör üretiminin “HAMLE” programına dahil edilmesi gibi adımlar, sektör için değerli kilometre taşları olarak değerlendiriliyor.
Yerli elektrolizör üretimi, hem teknolojik bağımsızlık hem de maliyetlerin düşürülmesi açısından kritik bir unsur. H2DER, bu tür gelişmelerin içerde sağlanmasının yanı sıra, dışarıda uluslararası iş birliklerini oluşturan ve geliştiren bir anlayışla hareket ediyor.
Uluslararası işbirlikleri: Türkiye’nin yeşil hidrojen ihracat potansiyeli ve AB ile sinerji
Türkiye’nin zengin yenilenebilir enerji kaynakları, sadece iç talebi karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin (AB) iddialı yeşil hidrojen hedeflerine katkı sunma potansiyeli taşıyor. Yusuf Günay, “Kaynaklarımızı etkin bir şekilde kullanarak Avrupa’ya yeşil hidrojen ihraç edebiliriz. Türkiye, güneş paneli üretiminde Avrupa lideri. Bu avantajı yeşil hidrojenle birleştirirsek, cari açığımızı ciddi ölçüde azaltabiliriz,” diyerek bu potansiyelin altını çiziyor.
H2DER, bu vizyonu gerçekleştirmek için uluslararası iş birliklerine büyük önem veriyor. Dernek, Türk-Alman Enerji Girişimi çerçevesinde oluşturulan Hidrojen Görev Gücü’nün bir paydaşı konumunda. Özellikle Alman Enerji Ajansı (DENA) ve Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Dış Ticaret ve Yatırım Ajansı (NRW Global) gibi kurumlarla ortak yatırım ve hidrojen ticareti konularında somut adımlar atılmaya çalışılıyor. Ayrıca, H2DER’in “Hydrogen Europe” ve “SEDEFED” (Sektörel Dernekler Federasyonu) üyelikleri, Türkiye’nin ulusal ve uluslararası düzeyde yeşil hidrojen ekosistemine entegrasyonunu güçlendiriyor.
AB’nin REPowerEU planı gibi girişimlerle yeşil hidrojene yaptığı stratejik vurgu ve oluşturduğu finansman mekanizmaları (örneğin Avrupa Hidrojen Bankası), Türkiye gibi potansiyel üretici ülkeler için önemli fırsatlar sunuyor. H2DER’in yürüttüğü çalışmalar, Türkiye’nin bu fırsatları değerlendirmesi ve AB için güvenilir bir yeşil hidrojen tedarikçisi olması yolunda önemli bir zemin hazırlıyor.
H2DER’in güçlü üye yapısı ve sektördeki liderliği
Yeşil hidrojen, Türkiye’nin enerji ithalatına bağımlılığını azaltma, enerji arz güvenliğini sağlama ve iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşma yolunda yeni ve güçlü bir sayfa açma potansiyeli taşıyor. H2DER, bu dönüşüm sürecinde merkezi bir rol üstlenerek sektördeki farklı oyuncuları bir araya getiriyor. Derneğin yönetim kurulunda ve üyeleri arasında enerji ve sanayi sektörlerinin öncü şirketlerinin temsilcileri bulunmaktadır. Yönetim kurulunda (asil ve yedek üyeler dahil) Enerjisa Enerji Üretim A.Ş., Linde Gaz A.Ş., Pure Energy, Akfen Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş., Ecogreen Enerji Holding Anonim Şirketi, Güriş İnşaat Ve Mühendislik Anonim Şirketi, Elin Elektrik İnşaat Müşavirlik Proje Taahhüt Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi, Temsa Motorlu Araçlar Pazarlama ve Dağıtım Anonim Şirketi, Özgüçlü Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi gibi şirketlerin yanı sıra, İstanbul Medipol Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi gibi akademik kurumlardan da temsilciler yer almaktadır. Kurucu üyeler arasında H2 Energy Solutions, Mag Consulting ve Sarper Petrol A.Ş. gibi kuruluşlar da bulunmaktadır. Üyeler arasında ayrıca Win Solar, Güngör Elektrik, Marmara OSB, Çalık Energy, Naturel Gaz San. Ve Tic. A.Ş., Aydem Enerji A.O., Eczacıbaşı Enerji Yatırımları A.Ş., Biga Hidrojen A.Ş., Kırbıyık Hukuk Bürosu, Euro Power Energy, Erih Enerji, Tatlıpınar Enerji, Zorlu Enerji, Toren Enerji, Socar turkey ve Erc Sistem gibi birçok farklı alandan kuruluş yer almakta.
Bu güçlü ve çeşitli üye yapısı, H2DER’in yeşil hidrojenin üretimi, dağıtımı, kullanımı ve ihracatı konularında kapsamlı stratejiler geliştirmesine ve Türkiye’nin bu alandaki hedeflerine ulaşmasına önemli katkılar sunuyor. Yeşil hidrojenin Türkiye’nin enerji geleceğinde önemli bir yer edinmesi beklenirken, H2DER bu dönüşümde belirleyici bir aktör olarak öne çıkıyor.
Yeşil Haber’in değerlendirmesi: Türkiye’nin hidrojen geleceğinde H2DER’in stratejik rolü
Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği’nin (H2DER) çalışmaları, Türkiye’nin sürdürülebilir bir enerji geleceğine doğru attığı adımlarda önemli bir kilometre taşıdır. Derneğin, yeşil hidrojeni sadece bir enerji kaynağı olarak değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma, enerji bağımsızlığı ve çevresel sürdürülebilirlik için stratejik bir araç olarak konumlandırması takdire şayandır. Başkan Yusuf Günay’ın “Coğrafya Zenginliktir” mottosuyla işaret ettiği gibi, ülkenin yenilenebilir enerji kaynaklarının yeşil hidrojene dönüştürülerek hem ekonomik katma değer yaratılması hem de enerji bağımsızlığına katkı sağlanması hedeflenmekte.
YHÜS önerisi, yerli elektrolizör üretimine yönelik kamu destekleri ile güçlendirilen uluslararası işbirlikleri, bu vizyonun hayata geçirilmesi için atılan somut adımlardır. AB’nin iddialı yeşil hidrojen hedefleri ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi gelişmeler, Türkiye için hem zorluklar hem de önemli fırsatlar barındırmaktadır. H2DER’in bu süreçte üstlendiği köprü rolü, Türkiye’nin bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmesine yardımcı olacak.
Yeşil Haber olarak, Türkiye’nin yeşil hidrojen stratejisinin, ülkenin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmasında ve küresel iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir kaldıraç olacağına inanıyoruz. Bu teknolojinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, sadece enerji sektörünü değil, aynı zamanda sanayi, ulaşım ve kimya gibi birçok sektörü de dönüştürme potansiyeline sahiptir. H2DER gibi sektörel örgütlerin çabaları, bu dönüşümün hızlanmasında ve doğru yönlendirilmesinde kilit rol oynayacak.
Türkiye’nin, H2DER’in de vurguladığı gibi, yeşil hidrojen alanında global bir oyuncu olması ve özellikle Avrupa Birliği için stratejik bir tedarikçi konumuna yükselmesi amacıyla sizce ulusal enerji politikamızda hangi adımlar önceliklendirilmeli ve ne tür destek mekanizmaları hayata geçirilmeli? Görüşlerinizi ve stratejik önerilerinizi bizimle paylaşın!
İlgili Haberler
- H2DER Genel Kurulu tamamlandı: Yusuf Günay yeniden başkan seçildi
- Yeşil Hidrojen Üretim Sanayi Bölgeleri (YHÜS) Türkiye’nin gündeminde
- AB, yenilenebilir hidrojen projelerine yatırımı artırıyor
- Dünya ve Türkiye’de yeşil hidrojen gelişmeleri
- Türkiye’nin karbonsuzlaşma sürecinde yenilenebilir hidrojenin rolü
View this post on Instagram