Döngüsel etki ekonomisi ve yenilikçi ekonomik modeller

Döngüsel etki ekonomisi, sürdürülebilirlik ve refah için yeni ekonomik modeller sunuyor. Doğaya dayalı çözümler ve işbirlikçi yaklaşımlarla gelecek nesiller için umut vaat ediyor.

Antroposen, kısaca dünya üzerindeki “insan dönemi” olarak tanımlanıyor. İklim değişikliği de dahil olmak üzere dünya ekosistemleri üzerindeki insan etkisi ile karakterize edilen dünya üzerindeki yaşamın resmi olmayan son dönemi. Kimileri katılsa da kimileri katılmasa da son yıllarda dünyanın her yerinde dejeneratif insan faaliyetlerinin verdiği zararın hızlandığı çok açık. İnsan yerleşimlerinin merkezi olan bölgeler hızla büyüyerek su ve diğer kaynakları emmeye başladı. Döngüsel etki ekonomisi bu sürece çözümler sunabilir.

Bu süreç, “mega bölgeler” olarak adlandırılan daha şehirleşmiş alanların bir araya gelmesiyle devam ediyor. İstanbul’un Marmara Bölgesi ile bütünleşmesi, Bodrum yarımadasındaki yapılaşma, Boston-Washington D.C. arası şehirlerin, tüm Kaliforniya ve Florida’nın kendi içinde tek bir bölge olması, Paris’in etrafındaki yerleşmeleri yutarak büyümesi, Hindistan, Japonya ve Çin’de şehirlerin birleşerek geniş coğrafyaları birleştirmeleri “mega bölgeler”e birer örnek. Mega bölgelerde artan sayıda “tüketici ihtiyaçlarını” karşılamak üzere kentsel ve kırsal alanlardaki doğal ekosistemlerin yok edilmesi hızlandı.

Dejeneratif (tüketen) kafa yapısını “rejeneratif” (üreten, yenileyen, canlandıran) zihniyete çevirmek için köprüden önce son bir çıkış var mı? Sürdürülebilir kalkınma konsepti ve 2030 için küresel gündem, insanlığı bu değerler, tutumlar ve yaşam tarzlarına geçiş için doğru bir köprü kurabilir mi? Yoksa dejeneratif ekonomik büyümeyi (ve de yapısal krizleri) sürdürmek için her zamanki gibi eski tarz iş yapma biçimlerine yeniden adapte olmanın araçlarından biri mi?

Bu tamamen bizlerin neyi nasıl algılayıp, bilgi ve bilimi ne şekilde ve ne derecede günlük hayatımıza sokup, küçük-büyük verdiğimiz kararlara bağlı.

Döngüsel etki ekonomisi ve yenilikçi ekonomik modellerKavramların netleşmesi: Sap ile samanın ayrımı

Antroposen dönem, fosil enerji kaynaklarının kullanılmasıyla karakterize edilen dejeneratif kalkınma ve gelişme paradigması ile ilişkili dejeneratif kültürü yansıtıyor. Reed (2007) ve Huntjens’e (2021) göre, bu hakim kültürün odağı, yalnızca niceliğe (sayılara) değer veren “teknik sistemler”, “işleri doğru yapmak” olarak verimlilik, uzmanlaşmış ve parçalanmış düşünce ile şekillenen mekanik ve teknolojik bilgi. Yani geçtiğimiz son 250 yılın genel bir özeti.

Öte yandan, yenilenebilir enerji akışlarının kullanılmasıyla karakterize edilen, rejeneratif (yenileyici) kalkınma paradigması ile ilişkili yenileyici kültürün etkilerini ise binlerce yıllık geleneklerde görüyoruz.

Rejeneratif kültürün tasarım odağı, “canlı sistemler” olup hem niceliğe hem de kaliteye önem veriyor. İşleri doğru yapmak yerine “doğru şeyleri yapmak” üzerine kurulu bu mantık, mekanik bakış açısı yerine bütüncül bakış açısını temel alan yenileyici kültürel düşünce, “sistem düşüncesini” veya “sistem yaklaşımını” merkeze alıyor. Yenileyici kültürün dejeneratif kültüre kıyasla en büyük düşünce farkı, sistem dinamiği olarak patern (örüntü, iz) ve ilkelere odaklanması.

Köprüden önce son çıkış: Etki, amaç, anlam

Sürdürülebilirlik, toplumların ve toplulukların her kesimi için daha büyük bir kafa karışıklığı yarattı. Ancak konuya “dejeneratif-rejeneratif kültürler” bakış açısından baktığımızda bir netlik ortaya çıkıyor.

Sürdürülebilirlik kavramı aslında nötr bir anlama sahip yani çevreye ek zarar vermemek. Bu kadar tahribatın olduğu bir dünyayı sürdürmek mantıklı değil, ama daha fazla zarar vermemek için adım atmak göreli bir anlam taşıyor. Yine de bir hedef değil, bir ara geçiş süreci.

Sürdürülebilirlik ile ilgili sertifikalar, raporlamalar bu konuda olumlu bir yöne sevk etmek için birer adım, yenileyici kültüre geçiş için bir hareket olmakla birlikte, mekanik problem çözme değerlerine ve normlarına dayalı olarak kalkınma paradigması değişmediği için aslında dejeneratif (yıkıcı, tüketici, mekanik) kültürün parçası.

Etki ekonomisi: Etki yatırımcılığı ve etki girişimciliği

Etki Ekonomisi, tüm sivil ve özel paydaşların yanı sıra sakinler için olumlu etkiyi teşvik etmek için iş, ekonomi ve yetkilendirmeden yararlanan topluluk temelli, paydaş odaklı bir ekonomik model. Bu paradigma, çevresel ve sosyal amacı kapsayıcılık, eşitlik ve ortaklıkların temel ilkelerine entegre ederek geleneksel girişim (start-up) ekosistemlerinin ve her zamanki gibi iş (Business-as-usual) yatırım yaklaşımlarının ötesine geçer.

Etki Ekonomisinin özünde, kâr amaçlı girişimleri ve yatırımları bu dönüştürücü ekonomik modelin itici gücü olarak kullanarak kârı, amaç için benimsemek yatıyor. Etki Ekonomisi, 17 adet BM Sürdürülebilir Kalkınma Amacı ile uyum sağlayarak, etkiyi ölçerek ve teknolojiden doğa temelli çözümler için yararlanarak, refahı ve uzun vadeli olumlu değişimi destekleyen yeni ve sürdürülebilir bir yerel ekonomi öngörüyor.

Etki girişimciliği ve etki yatırımcılığı olarak iki yeni işlev ile mekan bazlı sinerji yaklaşımı, birbiri ile bütünleşen olmazsa olmaz ilkelere sahip. İşletme biliminde, kamu ve özel sektörde kökleşmiş danışmanlık ve Halkla İlişkilerin (PR) sektörlerinin havalı kavramlarının ötesindeki bu ilkeler tutarlı ve ilişkili olduğu surece anlam taşıyor. Etki ekonomisinin kritik özellikleri şunlardır:

• Amaca Yönelik Kâr: Geleneksel iş modellerinden farklı olarak Etki Ekonomisi, kâr eden işletmelerin ve yatırımcıların finansal kazançların yanı sıra çevresel ve sosyal etkilerini merkeze alıyor. Bu yaklaşım, ticari faaliyetleri daha büyük bir amaçla uyumlu hale getirerek, yalnızca finansal getirilerin ötesinde olumlu bir değişim sağlıyor. Start up ve girişim dünyasının yarattığı “kar amaçlılık” ve “yatırımın hızlı geri dönüşü” değer yargıları, bu bağlamda “amaç için kârlılık”, “ölçülebilirlik” ve “akıllı ve anlamlı geri dönüş” ile sallanmaya başladı.
• Sivil ve Özel Paydaş İşbirliği: Etki Ekonomisinde, hem sivil toplum kuruluşları hem de özel sektörden paydaşlar, etkili girişimler geliştirmek ve uygulamak için işbirliği yapar. Bu çok sektörlü yaklaşım, bütüncül bir bakış açısı ve ortak hedeflere yönelik kolektif eylem sağlar.
• Kapsayıcılık, Hisse ve Ortaklıklar: Etki Ekonomisi, geçmişleri veya statüleri ne olursa olsun tüm paydaşların yerel ekonomik manzarayı şekillendirmede söz sahibi ve rol sahibi olmasını sağlayan kapsayıcılık ilkeleri üzerine kuruludur. Herkes için fırsatlara, kaynaklara ve faydalara eşit erişimi teşvik eder. Lafta ve göstermelik bir kapsayıcılıktan çok, iş ortaklıklarını tabana yayarak, ekonomik gelişme ile refah arasında bir köprü kurar. Bir anlamda “doymak” ve “beslenmek” arasındaki fark gibi, ekonomik büyüme ve refah arasında fark bulunuyor.
• BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları: 17 adet Sürdürülebilir Kalkınma Amacı, yerel ölçekte yoksulluk, eşitsizlik, iklim değişikliği ve daha fazlası gibi küresel zorlukları ele almak için kapsamlı bir çerçeve sunarak Etki Ekonomisi için yol gösterici referans noktaları
• Etki Ölçümü: Etki Ekonomisi, müdahalelerin ve girişimlerin etkinliğini ölçmek için sağlam etki değerlendirme araçlarına güvenir. Etkiyi ölçmek, paydaşların stratejileri iyileştirmesine ve olumlu sonuçları en üst düzeye çıkarmasına olanak tanır. Bu durumda teknolojinin ilerlemesi ile gerçek zamanlı, mekan bazlı, daha hassas, daha entegre, daha kolektif, akıllının ötesinde zeki, öğrenen “ölçüm sistemleri” yeni dönemin ana belirleyicisi.
• Doğaya Dayalı Çözümler için Bilim ve Teknoloji: Doğaya dayalı çözümler arayışında teknolojik ilerlemeleri entegre etmek, Etki Ekonomisinin anlamını pekiştiriyor. Entegre bilim ve teknolojilerden yararlanmak, insanların, çevrenin korunmasını ve yenilenmesinin ötesinde “doğa merkezli” bir yaşam tarzını hayata geçiren sürdürülebilir uygulamaların anahtarı.

Döngüsel etki ekonomisi

Etki Ekonomisi gibi Döngüsel Ekonomi de sürdürülebilirliği somutlaştırır ve gezegenin ekolojik sınırları içinde işleyen bir ekonomi yaratmayı amaçlar. Döngüsel Ekonomi, azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüştürme ilkeleri aracılığıyla atıkları ortadan kaldırmayı, kaynak verimliliğini en üst düzeye çıkarmayı ve ürün yaşam döngülerini uzatmayı amaçlar.

Döngüsel Etki Ekonomisi, döngüsel uygulamaları yerel işletmelere entegre ederek kaynakları optimize eder. Atık azaltma, kaynakların yeniden kullanımı ve geri dönüşüm girişimleri daha sürdürülebilir ve esnek bir yerel ekonomiyi teşvik eder. Bu yaklaşım, kısa vadeli kazançlardan çok uzun vadeli refaha öncelik verir. Döngüsel iş modellerini teşvik ederek sürekli ürün döngülerini teşvik ederek ekonomik fırsatlar ve istikrar yaratır.

Döngüsel yaklaşım, etki ekonomisine benzer şekilde, çeşitli paydaşlar arasında yakın işbirliği gerektirir. Bu yerel işbirlikçi ağlar, ortaklıkları güçlendirir ve ortak hedeflere yönelik koordineli eylemleri yönlendirir. Yerel İşbirliği Ağları bu ekonomik modelin temelini oluşturur. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler hem Etki Ekonomisi hem de Döngüsel Ekonomide çok önemli bir rol oynuyor. Doğaya dayalı çözümler ve döngüsel uygulamalar için teknolojiden yararlanan topluluklar, çevresel zorlukları ele alabilir ve yenilikçi çözümleri teşvik edebilir.

Tıpkı Etki Ekonomisinin hassas ve finansal açıdan güçsüz toplulukları güçlendirmesi gibi, Döngüsel Etki Ekonomisi de atık döngüsü perspektifinden tüm üretim ve tüketim ilişkilerine odaklanır. Bu açıdan yeni istihdam ve iş yaratmada potansiyeli yüksek. Bu kombinasyon, çevresel ve sosyal faydaların iç içe geçtiği, olumlu bir ilerleme ve güçlenme döngüsü yaratan bir ekosistemi teşvik eder. Kaba rekabetçiliğin ve üstün olanın ayakta kaldığı yaygın biyolojik paradigmanın yok saydığı, güçsüz türlerin güç birliği ile doğa ile kurduğu üretici ilişki gibi.

Sonuç ya da yeni bir başlangıç

Etki ekonomisinin topluluk güdümlü, paydaş temelli bir ekonomik model olarak ortaya çıkışı, geleneksel iş uygulamalarında güçlü bir değişimi gözler önüne seriyor. Etki girişimciliği ve etki yatırımcılığı, çevresel ve sosyal amacı kar odaklı girişimlere ve yatırımlara entegre ederek müreffeh ve sürdürülebilir bir yerel ekonominin temelini atıyor. Yatırımın çevresel ve toplumsal etkisinden çok, etki amaçlı yatırım farklı bir durum.

Etki Ekonomisi ile Döngüsel Ekonomi entegrasyonu “Döngüsel Etki Ekonomisi”, döngüsel etkiyi daha da güçlendirerek inovasyonu, kaynak optimizasyonunu ve tüm paydaşlar ve bölge sakinleri için uzun vadeli refahı teşvik ediyor. Bu iki güçlü paradigmanın birleşimi, gelecek nesiller için daha iyi bir gelecek inşa etmeye yönelik dönüştürücü bir yol oluşturuyor.

Yapay zekânın ücretsiz kullanımları ile sallanmaya başlayan iş ve bilgi dünyası, 3.nesil internet, 5.nesil mobil iletişim, sensör ağları, yeni veri tabanı teknolojilerine ek olarak sıfır-bir mantığının ötesindeki yeni hesaplama algoritmaları ile kendisini bir an önce güncelleme ihtiyacı duyuyor. Bu güncellemenin ana felsefesi ise teknoloji-fetişizminden çok doğa. Ancak bunu yaparken 200 yıllık alışkanlıkları ve oturmuş kalıpları kırmak kolay değil.

Dünyada makinelerin her saniye öğrendiği ve insanların her saniye aptallaştığı bu post-truth (gerçek-ötesi, hakikat-sonrası) dönemde bir parça bütünleşik mantık, bütüncül bilim ile doğal zekaya ve yenileyici kültüre ihtiyacımız var gibi görünüyor.

Döngüsel Etki Ekonomisi sürdürülebilirliği ve çevresel etkinin en üst düzeyde sağlanmasını hedefleyen bir ekonomik model. Bu modelde, atıkların azaltılması, yeniden kullanım ve geri dönüşüm gibi ilkeler ön planda. Amacı, doğal kaynakları etkin bir şekilde yöneterek geleceğe yönelik olumlu değişimi teşvik etmek. Döngüsel Etki Ekonomisi, işletmeler, topluluklar ve paydaşlar arasında işbirliği temelinde dayanışmayı vurgulayan bir yaklaşım ve gelecek nesillere sağlıklı bir yaşam alanı bırakmayı amaçlar.

Önceki İçerikAkbelen’de ağaç kesimi tamamlandı
Sonraki İçerikGalata Wind Avrupa’da 300 MW güneş enerjisi projesi geliştirecek
Ulaş Akın
Dr. Ulaş Akın, 20 yılı aşkın süredir sürdürülebilirlik konusunda ulusal ve uluslararası projelerde uzmanlık ve danışmanlık yapmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma, döngüsel ekonomi, döngüsel etki ekonomisi, bölge planlaması, yeşil altyapı, sosyal inovasyon (yenilik), kapasite geliştirme ve gerçek dünya sorunlarını çözme amaçlı oyunlaştırma ve ciddi oyunlar konularında çalışmaktadır. Avrupa Birliği Ar-Ge Programlarında “Yeşil Lojistik” (LOG4GREEN), “Karbon Sonrası Şehirler” (POCACITO) ve “Sosyal İnovasyon” (SEISMIC) projelerinde görev almıştır. Birleşmiş Milletler-Habitat programı (UN-Habitat) ile Küresel Geleceğin Şehirleri Programı kapsamında Türkiye’deki ilk Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planlaması (SUMP) projesine teknik olarak öncülük etmiştir. Dünya Bankası’nın Türkiye’deki “Sürdürülebilir Şehirler Programı” ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) “İstanbul Yeşil Şehir Eylem Planı” projesinde görev almıştır. Türkiye’nin ilk uluslararası kent forumu MARUF (Marmara Urban Forum) Yürütme Kurulu üyeliği ile Balkan yerel yönetimler ağı (NALAS) Komisyonu üyeliği yapmıştır. İTÜ’den Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora derecelerine sahip olup, Hollanda’da Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nde lisansüstü çalışmalar yapmıştır. Çok sayıda seminer, kongre, konferans, çalıştay organizasyonu, moderasyonu, süreli yayın hakemliği, panelist ve yazarlık yanında, misafir öğretim üyesi olarak Türkiye, Avrupa ve ABD üniversitelerine 150’nin üzerinde seminer vermiş, yüksek lisans ve doktora tez danışmanlığı, tez izleme komitesi üyeliği yapmıştır.

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.