Marmara Denizi’nin derinlerinde oksijensizleşme, hassas köpekbalığı türlerini ve tüm ekosistemi tehdit ederken, yüzeyde yürütülen atık toplama ve deniz çayırlarını koruma çalışmaları denizler için bütüncül bir mücadele ihtiyacını gösteriyor.
Hızlı bakış
- Marmara Denizi’nin derin katmanlarında oksijen seviyelerinin kritik eşiklerin altına inerek bazı bölgelerde ölü bölge oluşturmasını oku.
- Karanlık mercan bahçelerinde direnen hassas köpekbalığı türlerinin ekosistemin dengesi için neden hayati olduğunu keşfet.
- Evsel ve endüstriyel atıklar ile tarım kimyasallarının Marmara’daki oksijen krizini nasıl derinleştirerek biyoçeşitliliği azalttığını incele.
- TURMEPA filosunun topladığı milyonlarca litre atığın ve gönüllü kıyı temizliğinin deniz kirliliğini azaltmadaki etkisini gör.
- UNDP destekli projelerle deniz çayırlarının ve istilacı türlere karşı savunmasız ekosistemlerin nasıl korunduğunu öğren.
- Derin Marmara ve köpekbalıkları için en acil koruma adımlarını tartış ve bireylerin nereden başlayabileceğini düşün.

Derin Marmara’da oksijensizleşme kritik eşiği aşıyor
WWF-Türkiye, 2025 yılının sonunda Marmara Denizi’nde çözünmüş oksijenin kritik seviyelerin altına düştüğü, bazı derin katmanlarda ise sıfıra yaklaştığı hipoksi ve anoksi koşullarının kalıcı hale geldiğini vurguluyor. Marmara’nın derin sularında doğal kabul edilen oksijen yetersizliğinin, yoğun insan baskısıyla hızla ölüm bölgelerine dönüştüğü ve biyoçeşitliliğin dramatik biçimde azaldığı belirtiliyor.
Deniz suyunda çözünmüş oksijenin 2 mg/L’nin altına indiği oksijensizleşme, oksijenle solunum yapan tüm deniz canlıları için hayati bir tehdit oluşturuyor ve özellikle dip balıkları ile hassas türler üzerinde ciddi yaşam baskısı yaratıyor. WWF-Türkiye’ye göre Marmara’yı çevreleyen büyük kentlerden gelen evsel ve endüstriyel atıklar ile tarım kimyasalları taşıyan akarsular, derin Marmara’yı giderek genişleyen bir ölü bölgeye dönüştürüyor.
Hassas köpekbalığı türleri Marmara’nın karanlık katmanlarında direniyor

WWF-Türkiye Kıkırdaklı Balıklar Danışmanı Dr. Hakan Kabasakal, Marmara’nın derin katmanlarında oksijenin neredeyse yok olduğu koşullara rağmen yaşam mücadelesi veren köpekbalıklarının ekosistemin dengesi için kritik bir rol oynadığını hatırlatıyor. Dr. Kabasakal, Marmara’da yaşam umutlarını güçlendirmenin ancak hassas türleri destekleyen politikalar, atık yönetimi ve güçlü toplumsal farkındalıkla mümkün olabileceğini söylüyor.
Son yıllarda mezofotik kuşakta 300 metre derinliğe kadar indirilen robot kameralar, karanlık mercan bahçelerinde dolaşan altı yarıklı bozcamgöz, yutucu köpekbalığı ve domuz köpekbalığı gibi kırılgan avcı türleri görüntüleyerek bu derin ekosistemlerin hâlâ canlı olduğunu gösteriyor. Ancak süren oksijensizleşme, bu türlerin korunmasını her geçen yıl daha da zorlaştırarak Marmara’nın derinlerinde sessiz bir biyolojik çöküş riskini büyütüyor.

Marmara Denizi’nin binlerce yıllık doğal dengesi insan baskısıyla bozuluyor
Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile Karadeniz ve Ege Denizi’ni birbirine bağlayan Türk Boğazlar Sistemi’nin merkezinde yer alan, 11.500 kilometrekare yüz ölçümüne sahip yarı kapalı bir iç deniz. En derin noktası Çınarcık Çukuru’nda 1.390 metreye ulaşan Marmara’nın hidrografik yapısı büyük ölçüde boğazlar aracılığıyla gerçekleşen su değişimleriyle şekilleniyor.
Yaklaşık 3.000 yıldır Marmara’nın haloklin altı katmanlarında süren doğal oksijen yetersizliği, son on yıllarda artan kirlilik yüküyle birlikte artık derin bir ekolojik krize dönüşmüş durumda. WWF-Türkiye, Marmara’nın karanlık katmanlarında yaşam için direnen türlerin geleceğinin bugün alınacak kararlarla belirleneceği uyarısını yapıyor.
TURMEPA sahada: Gönüllülerle kıyılarda atık seferberliği
Derin Marmara’daki oksijen krizine karşı bilimsel veriler alarm verirken, deniz yüzeyinde ve kıyılarda yürütülen temizlik çalışmaları kirlilik yükünü azaltmak için kritik bir savunma hattı oluşturuyor. DenizTemiz Derneği/TURMEPA’nın öncülüğünde Uluslararası Kıyı Temizleme Günü kapsamında düzenlenen etkinlikte 200 gönüllü, kıyılarda 120 kilogram atığı ayrıştırarak topladı.
Bu tür gönüllü hareketleri, plastikten sigara izmaritine kadar denize karışma riski taşıyan atıkları kaynağında durdurarak hem su kalitesinin iyileştirilmesine hem de deniz canlılarının maruz kaldığı baskının azaltılmasına katkı sağlıyor. Kıyı temizliği etkinlikleri, kamuoyunda farkındalığı artırarak Marmara ve diğer denizlerde bütüncül koruma politikalarına toplumsal destek yaratıyor.
TURMEPA filosu milyonlarca litre atığı denizlerden uzaklaştırıyor
DenizTemiz Derneği/TURMEPA’nın atık alım filosu, özellikle tekne turizminin yoğun olduğu bölgelerde denizlerin üzerindeki baskıyı azaltmak için önemli bir altyapı görevi görüyor. 2025 yaz sezonunda Göcek, Bodrum, Çeşme, Hisarönü ve Selimiye koylarında görev yapan 9 atık alım teknesi, 9 binden fazla tekneden 3 milyon litreye yakın siyah ve gri su toplayarak denizlere karışmasını engelledi.
Böylece TURMEPA’nın 31 yılda denizlerden uzaklaştırdığı toplam sıvı atık miktarı 56 milyon litreye ulaşırken, 2025 sezonunda toplanan atıklar sayesinde yaklaşık 8,6 ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı salımının önüne geçildi. Bu rakamların, tek başına tekne kaynaklı kirlilikten arındırılan milyonlarca litre deniz suyu anlamına geldiği belirtiliyor.
Ayvalık’ta deniz çayırları istilacı türlere karşı korunuyor
Türkiye’nin farklı kıyı bölgelerinde yürütülen projeler, Marmara ve diğer denizlerde ekosistem direncini artırmak için tamamlayıcı bir rol oynuyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nda deniz çayırlarını istilacı deniz üzümünden korumak amacıyla 50 adet tonozlu şamandıradan oluşan bir tekne bağlama sistemi kurarak çapa kaynaklı tahribatı azaltmayı hedefliyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile iş birliği içinde yürütülen ve Küresel Çevre Fonu GEF tarafından finanse edilen proje, istilacı deniz üzümü gibi yabancı türlerle mücadele ederek yerli deniz çayırlarının ve biyoçeşitliliğin korunmasına katkı sağlıyor. Proje kapsamındaki pilot bölgeler arasında Güney Marmara Adaları’nın da yer alması, Marmara ekosisteminin yalnızca kirlilik değil, istilacı türler açısından da baskı altında olduğuna işaret ediyor.
Derin Marmara için bütüncül bir koruma yaklaşımı zorunlu hale geliyor
Marmara Denizi’nde derin katmanlardaki oksijen krizinden yüzeydeki plastik kirliliğine, kıyı bölgelerinde istilacı türlerin yarattığı tehdide kadar uzanan tablo, parçalı değil bütüncül bir koruma yaklaşımına ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor. WWF-Türkiye’nin köpekbalıklarına dikkat çeken uyarıları, TURMEPA’nın atık toplama ve kıyı temizliği çalışmaları ve UNDP’nin deniz çayırlarını koruyan projeleri, aynı ekosistem için farklı düzlemlerde verilen mücadelenin parçaları olarak öne çıkıyor.
Uzmanlar, Marmara’nın karanlık katmanlarında yaşamaya çalışan hassas türlerin geleceğinin daha etkili atık yönetimi, denizel koruma alanlarının güçlendirilmesi, istilacı türlerle mücadele ve hedef dışı av baskısının azaltılması için güçlü bir kamuoyu oluşturulmasına bağlı olduğuna dikkat çekiyor. Bilimsel veriye dayalı bu uyarılar, hem karar vericiler hem de denizle ilişki kuran herkes için gecikmeden eyleme geçme çağrısı niteliği taşıyor.
İlgili haberler
- TURMEPA filosu 3 milyon litre atığı denizlerden uzaklaştırdı
- TURMEPA, 200 gönüllü ile 120 kg atık topladı
- Marmara Denizi’ni kurtarmak: Müsilaj ve atık arıtma çözümleri
- Kınalıada açıklarında müsilaj yeniden Marmara’da görüldü
- İstanbul Boğazı’nda deniz çayırları şamandıralarla koruma projesi



















