Belém’deki COP30 zirvesinde 20 Kasım 2025’te yerel saatle 14.05’te başlayan pavyon yangını, binlerce delegenin tahliye edilmesine yol açarken, küresel iklim toplantılarının altyapı kırılganlığı ve yüksek karbon ayak izi tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
Hızlı bakış
- Belém’deki COP30 zirvesinde 20 Kasım 2025 günü, yerel saatle 14.05’te çıkan yangın geniş tahliyeye neden oldu.
- Yangın, büyük iklim toplantılarının altyapı ve güvenlik kırılganlığını gözler önüne serdi.
- Bu olay, iklim zirvelerinin yüksek karbon ayak izi ve fiziksel ritüellerle yapılmasının sürdürülebilirliğe etkisini yeniden gündeme taşıdı.
- Gelişen teknolojiyle daha küçük ekiplerin çevrimiçi ya da hibrit yöntemlerle çalışabileceği tartışması önem kazandı.
- Zirve tamamlandıktan sonra, müzakerelerin işleyişi ve organizasyon yapısının sürdürülebilirlik açısından ayrıntılı değerlendirmesi planlanıyor.

Belém’de pavyon alanında başlayan yangın ve resmi açıklamalar
Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenen COP30 iklim zirvesinde, ülke pavyonlarının yer aldığı bölümde 20 Kasım 2025 günü, Belém yerel saatiyle 14.05’te (TSİ 20.05) başlayan yangın nedeniyle delegeler hızla tahliye edildi. Brezilyalı organizatörler yangının kısa süre içinde kontrol altına alındığını ve yaralanma olmadığını açıkladı. Ancak bazı uluslararası haber kuruluşlarının aktardığına göre en az 13 kişi duman inhalasyonu sebebiyle sağlık ekiplerince değerlendirildi. Yerel yetkililer, yangının olası nedenleri arasında elektrik devresi kısa devresi veya jeneratör arızası ihtimalini öne sürdü.
Tahliye süreci ve müzakerelerin kritik aşamada sekteye uğraması
Yangın, zirvede iklim finansmanı, fosil yakıt sonrası yol haritası ve gelişmekte olan ülkelere yönelik uyum destekleri gibi en tartışmalı başlıkların görüşüldüğü yoğun bir dönemde meydana geldi. Tahliye nedeniyle bazı toplantılar durduruldu veya ertelendi. Bu durum, COP30’un planlanan kapanış takviminin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Delegeler yağmur altında zirve alanının dışına yönlendirilirken, girişler yaklaşık 45 dakika boyunca kapalı kaldı.

Dev iklim zirvelerinin altyapı ve güvenlik sınavı
Yangın, küresel iklim zirvelerinin yalnızca diplomatik bir platform değil, aynı zamanda büyük ölçekli bir lojistik ve altyapı sınavı olduğunu yeniden hatırlattı. Amazon sınırındaki Belém’in seçilmesi sembolik ve politik açıdan güçlü bir tercih olsa da, bölgenin altyapı hazırlıkları ve güvenlik kapasitesi zirve öncesinde de tartışma konusuydu. Yangın olayı, sürdürülebilirlik gündeminin yalnızca müzakere belgeleriyle değil, fiziksel dayanıklılıkla da bağlantılı olduğunu gösterdi. Bu durum, iklim etkilerine karşı kırılgan altyapıların hem şehirlerde hem de büyük uluslararası etkinliklerde nasıl bir risk oluşturduğunu ortaya koydu.
Küresel iklim zirvelerinin kendi karbon ayak izi ve ritüelleşen yapısı
COP gibi binlerce kişinin bir araya geldiği dev zirveler, aynı zamanda ciddi bir karbon ayak izi oluşturuyor. Uçuşlar, geçici çadır yapıları, elektrik tüketimi, ulaşım lojistiği ve atık yönetimi gibi unsurlar dikkate alındığında bu toplantıların sürdürülebilirlik açısından kendi içsel çelişkileri bulunuyor. Belém’deki yangın, bu çelişkinin sembolik bir yansıması olarak öne çıktı. İklim krizini konuşmak için kurulan pavyonların iklim koşulları ve altyapı sınamaları karşısında zarar görmesi, büyük buluşmaların fiziksel kırılganlığını ortaya koydu.

Büyük buluşmaların geleceği: Neden hala dev kitle toplantıları yapılıyor?
Gelişen çevrim içi toplantı teknolojilerine rağmen, ülkeler arası diplomatik müzakerelerin çoğu hâlâ dev fiziksel zirvelerle yürütülüyor. Bunun bir sebebi, ikili ve çok taraflı görüşmelerin resmî diplomasi dışında gayriresmî temaslara dayanması. Ancak yine de, sınırlı heyetlerle ve çevrim içi teknolojilerle daha düşük karbon ayak iziyle ilerlemenin mümkün olduğu yönünde artan bir tartışma var. Birleşmiş Milletler çatısı altında düzenli olarak gerçekleştirilen iklim ve kalkınma toplantıları varken, her yıl on binlerce kişinin dünyanın farklı bir noktasına seyahat etmesi sorusu giderek daha fazla gündeme geliyor. Bu yönüyle COP zirveleri, iklim politikalarının içeriğinin ötesinde, biçimi ve yöntemiyle de değerlendirilmesi gereken bir ritüele dönüşmüş durumda.

Zirve sonrası kapsamlı değerlendirme hazırlığı
Yangın olayı, COP30’un kapanışına doğru müzakereleri sarsan beklenmedik bir gelişme olarak kaydedildi. Zirvenin tamamlanmasının ardından, hem olayın diplomatik süreçleri nasıl etkilediği hem de küresel zirvelerin sürdürülebilirlik ve güvenlik açısından geleceği üzerine daha geniş bir değerlendirmeyi detaylı biçimde Yeşil Haber olarak ele alacağız. COP30 süreci, sadece iklim politikalarının içeriğiyle değil, küresel toplantı düzenleme kültürünün kendisiyle de sorgulanması gereken yeni bir döneme işaret ediyor.
Yorumunuz
Sizce COP30’da yaşanan bu olay, büyük iklim zirvelerinin gelecekte nasıl düzenlenmesi gerektiğine dair bir uyarı mı? Görüşlerinizi bizimle paylaşın.
İlgili haberler
- COP30 açılışından bugüne: Amazonun kalbinde iklim adaleti ve liderlik boşluğu
- COP30 öncesinde UNFCCC Paris Anlaşması kapsamında ilk karbon kredilendirme metodolojisini onayladı
- Türkiye’nin COP30 stratejisi: Köprü rolü ev sahipliği vizyonu ve 2053 hedefi
- COP28 Fosil Yakıt Anlaşması Sultan Al Jaber ve İklim Zirvesi Dubai
View this post on Instagram
















