Şayet Türkiye’nin bir gün gerçek anlamda bölgesel enerji hub olmasını istiyorsak her ne koşul altında olursa olsun boru hattı kapatmak gibi bir yaptırım lügatımızda olmamalı.
Rusya bile komşuları ile bunca siyasi ve güvenlik sorunu yaşadığı dönemlerde boru hattı kapatmadı. Zaman zaman ‘teknik arızalar’ ile karşılaşıldı.
Böyle bir yola gidilirse Türkiye üzerinden enerjisini yüksek değerli piyasalara akıtacak ülkelere, yatırımcılara, tacirlere uzun süre güven veremezsiniz, derin iz bırakır.
Erbil’in canını yakacak eldeki en güçlü yaptırım araçlarından birisi olmakla birlikte, Irak’ın Kürt bölgesindeki bağımsızlık referandumunu cezalandırmayı hedefleyen yaptırımlar arasında boru hattı kapatılması dışındaki seçeneklere ağırlık verilmesi stratejik aklın gereği.
BÖLGEYLE AYNI KADERİ PAYLAŞIYORUZ
Rosneft üzerinden Rusya’nın Kürt bölgesinde yaptığı son doğal gaz boru hattı ve diğer yatırım satranç hamlelerini, İran’ın PUK ve Goran üzerinden Kürtler ile ısınma çabasını, ABD’nin bölgedeki büyük askeri ve sivil altyapı inşa çabalarını, Barzani’ye hasım PKK’nın Suriye ve KRG’de kazanmakta olduğu zemini gözardı etmeyelim.
Sınırın 8 milyar dolar civarındaki ticarete ve yolcu giriş çıkışına kapatılması, hava uçuşlarının durdurulması, Halk Bankası üzerinden aktarılan petrol gelirlerinin dondurulması, Kürt liderlerin Türkiye’deki varlıklarının gözetim altına alınması, Erbil’deki başkonsolosun geri çekilmesi ve benzeri önlemler – hepsi birden eş zamanlı değil – aşama aşama ve diğer komşularımızla eşgüdüm halinde uygulamaya sokulabilir.
Unutmayalım, bu bölge ile aynı coğrafi kaderi paylaşıyoruz.