Bilim insanları yerkabuğundaki doğal hidrojenin keşfi için tekrarlanabilir yöntem geliştirdi Bu kaynak 170000 yıl enerji sağlayabilir

Yerkabuğu milyarlarca yıldır hidrojen üretiyor. Yeni araştırma, yerkabuğunda biriken doğal hidrojenin tespiti için tekrarlanabilir ve bilimsel temellere dayanan bir yöntem geliştirdi.

Dünya, düşük karbonlu bir geleceğe doğru ilerlemeye çalışırken, bilim insanları bu hedefe ulaşmayı kolaylaştırabilecek devrim niteliğinde bir keşfe imza attı. Oxford Üniversitesi, Durham Üniversitesi ve Toronto Üniversitesi’nden araştırmacıların birlikte yürüttüğü çalışmada, Dünya’nın kıtasal kabuğunun milyarlarca yıl boyunca doğal hidrojen ürettiği ve bu kaynağın insanlığı yaklaşık 170.000 yıl boyunca enerjiyle besleyebileceği öne sürüldü.

Araştırma, doğal hidrojenin yalnızca mantodan değil, daha sığ ve yaygın jeolojik yapılardan da üretilebileceğini kanıtlıyor. Üstelik bu sistemler, hem milyonlarca yıllık hem de yüz milyonlarca yıl yaşında olabiliyor. Hidrojenin bu şekilde oluştuğu bölgeler, yalnızca birkaç özel alanla sınırlı değil; dünya genelinde dağılmış durumda.


Bilim insanları yerkabuğundaki doğal hidrojenin keşfi için tekrarlanabilir yöntem geliştirdi Bu kaynak 170000 yıl enerji sağlayabilir

Doğal hidrojenin izini sürmek için geliştirilen keşif tarifi

Profesör Chris Ballentine’in liderliğindeki ekip, doğal hidrojenin oluşması ve yeraltında birikmesi için gereken temel koşulları belirledi. Bu keşif, tıpkı helyum aramalarında kullanılan bilimsel ilkeler gibi, doğal hidrojen arayışına da sistematik bir yaklaşım kazandırıyor.

Hazırlanan “keşif tarifi”, hidrojenin hangi kayaç türlerinde ve çevresel koşullarda üretildiğini, yeraltında nasıl hareket ettiğini, hangi jeolojik yapıların bu gazı tuzaklayarak biriktirdiğini ve hangi koşullarda kaybolduğunu detaylı biçimde açıklıyor. Ayrıca hidrojenin korunmasını sağlayan etkenler de tarifin önemli bir parçası.

Toronto Üniversitesi’nden Profesör Barbara Sherwood Lollar’a göre, yer altındaki mikroorganizmalar hidrojenle beslenebiliyor ve bu durum ekonomik miktarda hidrojenin korunmasını engelleyebiliyor. Bu yüzden mikrobiyal aktivitenin düşük olduğu ortamlar, doğal hidrojenin verimli şekilde birikebilmesi için kritik öneme sahip.

Dağlar potansiyel hidrojen kaynağı: Yeni hedef Pireneler ve Himalayalar

Doğal hidrojen potansiyeline dair yapılan bir başka önemli çalışma da Almanya’daki GFZ Helmholtz Yer Bilimleri Merkezi’nden geldi. Kurumun modellemelerine göre, derin manto kayaçlarının yüzeye daha yakın olduğu dağlık bölgelerde yüksek miktarda hidrojen üretimi gerçekleşebilir.

Bu bağlamda, Pireneler, Alpler ve Himalayalar, doğal hidrojenin aranabileceği yeni sıcak noktalar olarak değerlendiriliyor. Bu bölgeler, yüzey jeolojisi ile derin yer altı süreçlerinin ideal birleşimini sağlayarak hidrojenin oluşumu için uygun zemin hazırlıyor.

 

karbonlu enerji kaynağı doğal hidrojen keşfi

Hidrojen pazarı hızla büyüyor, doğal kaynaklar kritik rol oynayabilir

Halihazırda 135 milyar Dolar büyüklüğündeki küresel hidrojen sektörü, 2050 yılına kadar trilyon Dolarlık bir pazara dönüşebilir. Ancak günümüzde kullanılan hidrojenin büyük kısmı fosil yakıtlardan elde ediliyor ve bu üretim biçimi küresel CO2 emisyonlarının %2,4’ünü oluşturuyor. Bu nedenle düşük karbonlu doğal hidrojen kaynakları, iklim kriziyle mücadelede stratejik bir rol üstlenebilir.

Ayrıca hidrojen, yalnızca enerji üretiminde değil, metanol, amonyak gibi sanayi kimyasallarının üretiminde de vazgeçilmez bir girdi konumunda. Güçlü ve çevreci bir hidrojen tedarik zinciri, ulaşım ve sanayi alanlarında fosil yakıtlardan kopuşu hızlandırabilir.

karbonlu enerji kaynağı doğal hidrojen keşfi

Doğal hidrojen arayışında yeni bir dönem başlıyor

Yerkabuğunda biriken doğal hidrojenin keşfi için geliştirilen bilimsel yöntemler, düşük karbonlu enerji geleceğine dair umut verici bir kapı aralıyor. Artık bu kaynakların, enerji stratejilerinde merkezi bir rol üstlenebileceği anlaşılıyor. Dağlık bölgelerden yer kabuğunun derinliklerine kadar uzanan bu potansiyel, yeşil hidrojen üretimi için alternatif ve sürdürülebilir çözümler sunabilir. Önümüzdeki yıllarda, bu “doğal rezervlerin” daha net haritalanması ve teknolojiyle entegre edilmesi, küresel enerji dönüşümünde oyunun kurallarını değiştirebilir.

İlgili Makaleler


Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz