2025 ekim küresel seller ve iklim riski meksika çin türkiye aşırı yağış bağlantısı sonbahar dönemi sel mevsimi türkiye analiz

Meksika’da başlayan şiddetli yağış felaketi, aynı günlerde Çin, Fas ve İtalya’da yaşanan sellerle birlikte iklim krizinin küresel boyutunu yeniden gündeme taşıdı.

Hızlı bakış

  • 2025 Ekim’inde Meksika’da başlayan aşırı yağışlar, beş eyalette 64 ölü ve 65 kayıpla büyük bir felakete dönüştü.
  • Aynı dönemde Çin, Fas ve İtalya’da da seller yaşanarak iklim krizinin küresel boyutu gözler önüne serildi.
  • WMO verilerine göre küresel sıcaklık artışı 1,4°C’ye ulaştı ve bu, aşırı yağışların şiddetini artırıyor.
  • Türkiye’de ekim–kasım dönemleri iklim geçişi nedeniyle en riskli sel mevsimi olarak öne çıkıyor.
  • Son yıllarda Karadeniz ve Marmara bölgelerinde kısa sürede metrekareye 100 mm’ye varan yağışlar kaydedildi.
  • Uzmanlar, yeşil altyapı ve taşkın yönetimi planlarının güçlendirilmesinin afet riskini azaltmada kritik olduğunu vurguluyor.

2025 Ekim’inde Meksika’da beş eyalette yaşanan sel felaketi ve aşırı yağışların etkilediği yerleşim alanıMeksika’da ağır bilanço: Beş eyalette 64 ölü, 65 kayıp

6–8 Ekim 2025 tarihleri arasında etkili olan yoğun yağışlar, Meksika’nın Veracruz, Puebla, Hidalgo, Querétaro ve San Luis Potosí eyaletlerinde büyük yıkıma yol açtı. Resmi verilere göre en az 64 kişi hayatını kaybetti, 65 kişi kayıp durumda. Yaklaşık 100.000 evin hasar gördüğü tahmin ediliyor. Cumhurbaşkanı Claudia Sheinbaum, en çok etkilenen bölgeleri ziyaret ederken ordu ve donanma birlikleri gıda, içme suyu ve kurtarma desteği sağladı. Elektrik iletim hatlarının zarar gördüğü bölgelerde Comision Federal de Electricidad ekipleri çalışmalarını sürdürüyor. Elektrik kesintilerinin %84’ü giderildi.

Yetkililer, hasarlı konutların tespit edilmesi için geniş kapsamlı bir hasar tespit ve yardım planı hazırlıyor. Başkanlık sözcüsü, “Bu afet, ülkemizin iklim dayanıklılığı konusunda yeni bir uyanışa ihtiyacı olduğunu gösteriyor” açıklamasında bulundu.


Dünya genelinde artan aşırı yağışlar: Ekim 2025 örüntüsü

Meksika’daki afet, yalnızca Latin Amerika ile sınırlı kalmadı. Aynı haftalarda dünyanın farklı bölgelerinde de aşırı yağışlar görüldü. Çin’in ikinci en uzun nehri olan Sarı Nehir taşarak binlerce hektarlık tarım arazisini sular altında bıraktı. Hainan ve Guangdong eyaletlerinde Tayfun Matmo nedeniyle acil durum ilan edildi. Avrupa’da İtalya’nın Agrigento bölgesinde sel baskınları yaşanırken, Kuzey Afrika’da Fas’ın Nador eyaletinde 24 saat içinde 60 milimetreyi aşan yağış büyük hasara yol açtı. Bu olaylar, tropikal kuşak dışındaki bölgelerde bile iklim sisteminin dengesizleştiğini gösteriyor.

Ekim 2025 küresel yağış haritası Meksika Çin İtalya ve Fas üzerindeki aşırı hava olaylarını gösteriyorUzmanlar, atmosferdeki su buharı miktarının artmasının aşırı yağışların şiddetini yükselttiğini belirtiyor. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), küresel sıcaklıkların 2025 itibarıyla sanayi öncesi seviyelere göre ortalama 1,4°C artmış olduğunu ve bunun nem döngüsünü hızlandırdığını raporladı. Daha sıcak hava kütleleri, daha fazla su buharı tutabiliyor ve bu da birkaç gün içinde rekor seviyede yağışa dönüşebiliyor.

Artan riskin yapısal nedenleri

Küresel ölçekte sellerin etkisini artıran faktörler yalnızca iklim değişikliğiyle sınırlı değil. Hızlı kentleşme, geçirimsiz yüzeylerin artışı, nehir yataklarının daraltılması ve doğal drenaj sistemlerinin tahribi, felaketlerin şiddetini büyütüyor. Meksika, Fas ve Çin örneklerinde, betonlaşmış şehir alanlarının suyun emilimini engellemesi sonucu su baskınları kritik seviyelere ulaştı. Bilim insanlarına göre benzer risk, Akdeniz havzasındaki tüm ülkelerde mevcut.

2025 Ekim’inde yaşanan bu olaylar, iklim krizinin artık “geleceğe ait bir tehdit” değil, halihazırda yaşanan bir gerçek olduğunu gösteriyor. Seller, yalnızca fiziksel yıkım değil, sosyal ve ekonomik kırılganlığın da bir göstergesi haline geliyor.

Türkiye’de ekim–kasım döneminde sel riski ve geçmiş örnekler

Türkiye’de sonbahar döneminde artan sel riski Karadeniz kıyısında aşırı yağış sırasında oluşan taşkın manzarasıTürkiye’de sonbaharın ikinci yarısı, yani ekim–kasım dönemi, iklimsel geçişlerin en yoğun yaşandığı dönemdir. Hava sıcaklıklarının düşmeye başladığı, deniz yüzeylerinin hâlâ sıcak olduğu bu aylarda, özellikle Karadeniz ve Marmara bölgelerinde ani ve şiddetli yağışlar sıkça görülür. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verileri, bu dönemde sel olaylarının yaz aylarından sonra en fazla tekrarlandığını gösteriyor. Aynı dönemde Akdeniz kıyılarında da tropikal karakterli fırtınalar (medicane) zaman zaman etkili olabiliyor.

Son yıllardaki veriler, bu riskin kalıcı hale geldiğini doğruluyor. Kasım 2023’te Batı Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında etkili olan sağanaklarda Zonguldak, Bartın ve Antalya Kemer’de can kayıpları yaşanmıştı. Ekim 2022’de İstanbul, Bursa ve Tekirdağ’da birkaç saat içinde metrekareye 100 mm’ye yaklaşan yağış kaydedildi; kent altyapısı bu yükü taşıyamadı. Daha önce, Kasım 2021’de Kastamonu’nun Bozkurt ilçesi sel ve heyelan nedeniyle büyük kayıplar yaşamış, Ekim 2015’te Antalya merkezinde bir günde rekor yağış ölçülmüştü. Bu örnekler, iklim krizinin Türkiye’de de su döngüsünü daha dengesiz hale getirdiğini gösteriyor.

Yeşil Haber’in eylül ayında yayımladığı “Rize: Eylül 2025 sel ve heyelan riskleri” başlıklı analizde de, Karadeniz kıyılarında deniz sıcaklıklarının normalin üzerinde seyretmesinin yağış rejimini etkilediği ve toprak doygunluğunun kritik seviyeye ulaştığı vurgulanmıştı. Aynı bölgelerde ekim–kasım döneminde benzer koşullar devam ediyor. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) 2025 raporunda da, Akdeniz ve Karadeniz havzalarının iklim değişikliğine bağlı olarak “aşırı yağış olaylarının yoğunlaştığı” bölgeler arasında gösterildiği hatırlatılıyor.

Firecarrier konseptinde zaman ve su döngüsünü simgeleyen görsel iklim değişikliğinin dönüşüm etkisini yansıtıyorTüm bu göstergeler, Türkiye’nin artık “sel mevsimi” kavramını yeniden tanımlaması gerektiğini ortaya koyuyor. Artan şehirleşme, geçirimsiz yüzeylerin genişlemesi ve altyapı eksiklikleri, kısa süreli yağışların bile yıkıcı sonuçlar doğurmasına neden oluyor. Bu nedenle, yerel yönetimlerin yeşil altyapı ve taşkın yönetimi planlarını iklim adaptasyonu çerçevesinde güçlendirmesi, afet riskini azaltmanın temel yolu olarak öne çıkıyor.

Okuyuculara Soru

Sizce artan sel ve aşırı yağış olayları artık iklim krizinin geri dönülmez bir göstergesi mi? Türkiye bu yeni “sel mevsimi”ne nasıl hazırlanmalı?

İlgili haberler


Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz