ABD Başkanı Trump’ın Çin’e yönelik tarifeleri sertleştirmesi, yeşil teknoloji tedarik zincirlerini yeniden tehdit ederken, dünya genelinde ekonomik belirsizliği artırıyor.
Trump’tan ani U dönüşü: 125% Çin tarifesi, 90 günlük küresel erteleme
ABD Başkanı Donald Trump, 9 Nisan 2025’te yaptığı açıklamayla Çin’e yönelik tarifeleri %125’e yükselttiğini duyurdu. Aynı zamanda, diğer 56 ülkeyi etkileyen tarifeler için 90 günlük bir duraklama kararı aldı. Karar, büyük yatırımcıların, iş dünyası liderlerinin ve Beyaz Saray çevresinin baskısıyla alındı. Bu ani geri adım, hem piyasalarda büyük bir rahatlama yarattı hem de “Trump tarzı müzakere stratejisi”nin yeni bir örneği olarak yorumlandı.
Bu kararın arka planında ne vardı?
Trump’ın açıklamaları, Beyaz Saray’daki dar bir danışman kadrosunun yönlendirmesiyle ve özellikle Hazine Bakanı Scott Bessent’in etkisiyle alındı. Bloomberg ve Wall Street Journal analizlerine göre, Trump kararını son anda, sosyal medyada paylaştığı bir gönderiyle duyurdu. S&P 500 endeksi aynı gün %9,5 yükselirken Nasdaq 100 %12’lik sıçrama yaşadı.
Çin’e neden özel bir yaptırım uygulandı?
Trump, Çin’i “dünya piyasalarına saygı göstermemekle” suçlayarak, tarifelerin %125’e çıkarıldığını ilan etti. Kararın, Çin’in ABD ürünlerine uygulamaya hazırlandığı %84’lük misillemeye doğrudan karşılık olduğu ifade edildi. ABD yönetimi, bu hamleyle Çin’i yeniden masaya oturtmayı hedefliyor.
Yeşil ekonomi üzerindeki etkiler: Güneş panelleri ve nadir toprak elementleri
Daha önce Yeşil Haber’de ele aldığımız gibi (ilk analiz, ikinci analiz), Çin’e uygulanan tarifeler, yalnızca ticaret savaşları değil, “yeşil ekonomi tedarik zincirleri” açısından da kritik. Güneş paneli üretiminde kullanılan polikristal silisyumdan, elektrikli araç motorlarında vazgeçilmez olan nadir toprak elementlerine kadar pek çok ürünün tedariki tehdit altında.
Yatırımcılar ve bankalar alarm verdi
Trump’a yönelik baskının büyük kısmı Wall Street’ten geldi. JPMorgan CEO’su Jamie Dimon’un yanı sıra, diğer büyük banka yöneticileri ve yatırım fonları, Beyaz Saray’a doğrudan “resesyon riski” uyarısı yaptı. Ünlü yatırımcı Bill Ackman, “Bu oranlarla dünya genelinde ekonomik bir nükleer kışa giriyoruz” yorumunu yaptı.
Türkiye’yi nasıl etkiler?
Türkiye, güneş paneli ve elektrikli araç bataryası gibi ekipmanlarda Çin’e bağımlı bir tedarik zinciri içinde yer alıyor. Bu bağlamda, tarifelerin sertleşmesi ürün fiyatlarını doğrudan artırabilir, tedarik sürekliliğinde belirsizlik yaratabilir. Özellikle YEKA projeleri ve ulusal üretim hedefleri için planlanan teknolojik yatırımların zamanlaması bu durumdan etkilenebilir.
Ancak Türkiye’de son yıllarda dikkat çekici bir gelişme yaşanıyor: Güneş ve rüzgar ekipmanlarında yerli üretim kapasitesi artıyor. Örneğin, Nordex’in Türkiye’de yaptığı türbin yatırımları ve Enerjisa Üretim iş birliğiyle hayata geçirilecek 750 MW’lık YEKA RES projeleri, bu kapasitenin yükseldiğini gösteriyor.
Benzer şekilde, Türkiye’nin Eskişehir’de yürüttüğü nadir toprak elementleri yatırımı, batarya üretimi ve güneş paneli sektörünün dışa bağımlılığını azaltmak açısından büyük önem taşıyor. Bu yatırımlar sadece üretimi değil, aynı zamanda tedarik güvenliğini de içeriden inşa etme çabası olarak değerlendirilmeli.
Ancak bu gelişmelerin etkili olabilmesi için Türkiye’nin yalnızca tesis açmakla yetinmeyip, stratejik tedarik ve yatırım planlaması yapması gerekiyor. Güneş paneli hücresi, inverter, batarya hücresi gibi kritik bileşenlerin yerli üretimi için teşviklerin çeşitlendirilmesi, kamu-özel sektör iş birliklerinin artırılması ve teknoloji transferinin teşvik edilmesi öncelikli adımlar olmalı.
Trump’ın politikaları her ne kadar ABD ve Çin ekseninde şekillense de, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bu adımlar aynı zamanda bir stratejik pozisyon alma fırsatı sunuyor. Tedarik zincirlerinin yeniden yazıldığı bu dönemde, yerli üretim ve akıllı yatırım politikaları, Türkiye’yi dışa bağımlılıktan koruyabilir.
Ticaret savaşı mı, pozisyon savaşı mı?
Trump’ın tarifelerle uyguladığı strateji, sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir manevra. Çin’in ekonomik etkisini sınırlandırmak, ABD’nin iç üretimini teşvik etmek ve müzakere masasında üstünlük kurmak… Ancak bu “yüksek gerginlikli” strateji, dünyada yatırımcı güvenini ve uzun vadeli tedarik ilişkilerini zorluyor.
Tedarik zincirleri yeniden yazılırken, yeşil dönüşüm nasıl ilerleyecek?
Çin–ABD ticaret savaşı artık sadece ekonomi değil, yeşil ekonomi stratejilerinin altyapısını da şekillendiriyor. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.
Bu tarifeler sizce Türkiye için bir risk mi yoksa fırsat mı?
Çin ve ABD arasında yaşanan bu yüksek gerilimli ticaret savaşı, Türkiye için nasıl bir yol açabilir? Yorumlarda fikirlerinizi paylaşın.
İlgili Haberler
- Trump Tarifeleri: Yeşil Ekonomiye Etkisi ve Türkiye
- Çin Misillemesi: Nadir Toprak Savaşları Başladı
- Türkiye’nin Nadir Toprak Elementleri Stratejisi
- Enerjisa – Nordex: 750 MW Rüzgar Yatırımı