ABD merkezli yeni bir çalışma, iklim modellerine dair belirsizlikleri azaltarak, küresel ısınmanın “Atlantik Meridyen Devrilme Dolaşımını” yalnızca sınırlı düzeyde zayıflatacağını ortaya koyuyor.
Caltech (California Institute of Technology) tarafından yürütülen bilimsel çalışma, Atlantik Meridyen Devrilme Dolaşımının (AMOC) iklim değişikliğiyle zayıflayacağını ancak önceki tahminlerdeki gibi dramatik bir çöküş yaşanmayacağını ortaya koyuyor. Gözlemsel verilerle desteklenen modellemeler, yüzyıl sonuna kadar sınırlı bir zayıflamaya işaret ediyor.
AMOC nedir ve neden bu kadar önemli?
Atlantik Meridyen Devrilme Dolaşımı – AMOC (Atlantic Meridional Overturning Circulation), tropikal bölgelerden kuzeye doğru ısı taşıyan dev bir okyanus akıntı sistemi. Bu sistem, Avrupa’da ılıman yazlardan Afrika ve Hindistan’daki musonlara kadar birçok bölgesel iklim desenini şekillendiriyor. Ayrıca deniz seviyesinin yerel değişimleri üzerinde de etkisi büyük.
Paleoklimatik veriler, AMOC’un geçmişte de zayıfladığını ve bunun Kuzey Amerika ile Avrupa’da ciddi iklim değişimlerine yol açtığını gösteriyor. Bu nedenle AMOC’un gelecekte nasıl değişeceği, iklim bilimi açısından kritik bir belirsizlik olarak kabul ediliyor.
Yeni modelleme yaklaşımı daha dar bir tahmin aralığı sunuyor
Caltech araştırmasında, AMOC’un gelecekteki zayıflamasını belirlemek için basitleştirilmiş ama fiziksel temellere dayanan bir model geliştirildi. Bu model, okyanus akıntısının yoğunluk farkları ve derinlik ilişkisini dikkate alarak oluşturuldu.
Modelin en dikkat çekici yönü ise, 20 yılı aşkın süredir Atlantik havzasında denizaltı sensörleri, şamandıra dizileri ve RAPID gözlem ağı gibi sistemlerle toplanan gözlemsel verileri doğrudan hesaba katması. Elde edilen sonuçlara göre AMOC’un yüzyıl sonuna kadar %18 ile %43 arasında zayıflaması bekleniyor. Bu oran, daha önceki modellere göre oldukça ılımlı bir zayıflamaya işaret ediyor.
Derin akıntılar daha savunmasız olabilir
Çalışma, geçmişteki modellerde gözlemlenen bir eğilimi de açıklığa kavuşturuyor: Günümüzde daha güçlü ve derin AMOC simülasyonu yapan modeller, iklim değişikliğiyle daha fazla zayıflama öngörüyor. Çünkü daha derin akıntılar, yüzeydeki sıcaklık ve tuzluluk değişimlerinin etkisini daha geniş bir derinliğe taşıyor. Bu da zayıflamayı hızlandırıyor.
Dolayısıyla mevcut AMOC’un sığ mı yoksa derin mi olduğu, gelecekteki davranışını belirlemede kilit rol oynuyor. Bu çalışmada kullanılan yaklaşım, bu derinlik-zayıflama ilişkisini hesaba katarak daha gerçekçi öngörüler sunuyor.
Aşırı senaryolar neden abartılı olabilir?
Bazı iklim modelleri, AMOC’un neredeyse tamamen çökebileceğini öne sürüyordu. Ancak bu yeni araştırma, bu tür projeksiyonların büyük ölçüde mevcut okyanus durumunun hatalı simülasyonlarından kaynaklandığını gösteriyor. Özellikle yoğunluk katmanlarının (stratifikasyon) yanlış temsil edilmesi, abartılı zayıflama tahminlerine neden olabiliyor.
Araştırmanın baş yazarı, Caltech mezunu ve şu anda iklim sistemleri üzerine doktora çalışmalarını sürdüren Dave Bonan, elde ettikleri sonuçların AMOC’un ciddi oranda değil, daha sınırlı biçimde zayıflayacağını gösterdiğini belirtiyor. Buna rağmen yine de dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor: “Bu sistem tamamen çöküş yaşamasa bile, zayıflaması bölgesel iklimlerde önemli kaymalara yol açabilir”
Daha hassas modeller için yeni bir çerçeve sunuyor
Çalışma, mevcut iklim modellerinin nasıl geliştirilebileceğine dair de ipuçları sunuyor. Araştırma ekibi, gelecekte daha yüksek çözünürlüklü ve gelişmiş fiziksel süreçler içeren modellerin bu yeni çerçeveyle sınanabileceğini belirtiyor.
Makale, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. Caltech dışında New York University, University of Washington ve Çin’deki Laoshan Laboratuvarı’ndan bilim insanlarının katkılarıyla hazırlandı. Çalışma, ABD Ulusal Bilim Vakfı, David & Lucile Packard Vakfı ve Schmidt Sciences tarafından desteklendi.
Türkiye için ne anlama geliyor?
Son yıllarda Türkiye, iklim değişikliğinin etkileriyle doğrudan yüzleşiyor: Kuraklık, düzensiz yağışlar ve sıcak hava dalgaları hem tarımı hem enerji arzını zorluyor. AMOC’un zayıflaması, bu değişimleri daha da karmaşık hale getirebilir.
Özellikle Avrupa’da beklenen soğuma ve Sahra bölgesinde öngörülen kuraklık artışı, Türkiye’nin göç baskısı, ticaret ilişkileri ve iklim adaptasyonu stratejileri açısından yeni riskler doğurabilir. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi gibi kurumlardan çıkan yerel araştırmalar da, Türkiye’nin bu tür dolaylı etkileri senaryo temelli analizlerle dikkate alması gerektiğini vurguluyor.
Dolayısıyla AMOC’un gelecekteki davranışı sadece bilimsel değil, aynı zamanda ekonomik, çevresel ve jeopolitik stratejiler açısından da yakından izlenmeli. Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı gibi belgelerde bu tür dolaylı etkilerin dikkate alınması önem kazanıyor.
Bilimsel öngörü ve politika için netleşen bir tablo
Atlantik Meridyen Devrilme Dolaşımı’nın geleceğine dair belirsizlikler, gözlemsel verilerle desteklenen bu yeni modelleme yaklaşımı sayesinde önemli ölçüde daraltılmış görünüyor. Küresel ısınmanın bu kritik okyanus sistemini zayıflatacağı kesinleşse de, çöküş gibi aşırı senaryolar artık daha az olasılık taşıyor. Bu durum, iklim politikalarının aşırı belirsizliklerden arındırılarak daha gerçekçi temeller üzerine inşa edilmesine olanak tanıyor. Önümüzdeki yıllarda daha yüksek çözünürlüklü modeller ve bölgesel etkileri merkeze alan araştırmalarla, özellikle Türkiye gibi dolaylı etkilere açık ülkeler için daha sağlam stratejiler geliştirilebilecek.
İlgili Makaleler
- AMOC (Gulf Stream) Çöküşü: Türkiye ve Dünya için Tehlike
- Buzulların Korunması İçin Uluslararası Seferberlik Yılı 2025
- Karbon Salımları Dünya’nın Buzul Çağı Döngüsünü Etkiliyor
- Orman ve Su Varlıklarını Korumak Artık Bir Zorunluluk