ABD, Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün Londra’daki toplantılarında deniz taşımacılığına karbon vergisi getirilmesi yönündeki görüşmelerden çekildi ve kendi gemilerine uygulanacak herhangi bir ücrete karşı misilleme yapacağını belirtti.
ABD’nin IMO görüşmelerinden çekilmesi
ABD, Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Londra’da düzenlenen ve deniz taşımacılığının karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen karbon vergisi görüşmelerinden çekildiğini duyurdu. Washington, kendi ticaret filosuna uygulanacak herhangi bir ücrete karşılık olarak “karşılıklı önlemler” alacağını belirtti. Bu gelişme, denizcilik sektörünün net sıfır emisyon hedeflerine ulaşma çabalarını etkileyebilir.
ABD’nin karşıt görüşü ve gerekçeleri
ABD, sera gazı emisyonları veya yakıt tercihlerine dayalı olarak gemilerine ekonomik yaptırımlar uygulanmasına yönelik tüm çabaları reddettiğini ifade etti. Ayrıca, denizcilik sektöründen elde edilecek fonların sektöre bağlı olmayan çevresel projelere yönlendirilmesine de karşı çıktı. Washington, diğer hükümetleri de bu tür önlemleri desteklememeye çağırdı.
IMO’nun hedefleri ve diğer ülkelerin tutumu
IMO, 2050 yılına kadar denizcilik sektörünü net sıfır emisyona ulaştırmayı hedefliyor. Bu kapsamda, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik düzenlemeler üzerinde çalışılıyor. ABD’nin çekilmesi, diğer ülkelerin tutumunu ve görüşmelerin seyrini etkileyebilir. Ancak, şu ana kadar diğer ülkelerin bu konudaki tutumlarında belirgin bir değişiklik gözlemlenmedi.
Denizcilik Sektörünün karbonsuzlaşma çabaları
Deniz taşımacılığı, dünya ticaretinin yaklaşık %90’ını gerçekleştiriyor ve küresel karbon dioksit emisyonlarının yaklaşık %3’ünden sorumlu. Bu nedenle, sektörün karbonsuzlaşma çabaları büyük önem taşıyor. IMO’nun bu konudaki çalışmaları, sektörün çevresel etkilerini azaltmayı hedefliyor.
Türkiye’nin Attığı Adımlar ve ABD’nin Kararının Küresel Etkisi
ABD’nin IMO görüşmelerinden çekilmesi, denizcilik sektöründe karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik küresel çabaları sekteye uğratabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Özellikle sektörün 2050 yılına kadar net sıfır hedefine ulaşabilmesi için uluslararası iş birliği kritik önemdeyken, Washington’un bu çıkışı dengeleri değiştirebilir.
Türkiye ise bu süreçte dikkat çekici bir tutum sergiliyor. 2024 yılında TBMM’de kabul edilen düzenlemeyle, Türk limanlarına uğrayan ticari gemilerden karbon salımına göre ücret alınmasına yönelik bir karbon fiyatlandırma mekanizması devreye alındı. Yaklaşık 10 milyon ton CO₂ emisyonunu düzenlemeyi hedefleyen bu sistem, Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanacak uygulama esaslarıyla netleşecek.
Bu adım, Türkiye’nin 2024-2030 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında yürütülen Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) hazırlıklarıyla da paralel ilerliyor. Türkiye bu şekilde Avrupa Birliği’nin karbon piyasası ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) ile uyum sağlama hedefi güdüyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin proaktif yaklaşımı uluslararası örnek teşkil edebilecek bir model sunarken, ABD’nin karşıt tutumu sektördeki küresel birlikteliğin zayıflamasına yol açabilir. Önümüzdeki dönemde diğer ülkelerin bu gelişmelere vereceği tepkiler, deniz taşımacılığının sürdürülebilirlik yolculuğunda belirleyici olacak.
Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
ABD’nin bu kararı denizcilik sektörünün geleceğini nasıl etkiler? Türkiye’nin attığı adımlar sizce yeterli mi? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın.
İlgili Haberler
- Rüzgar Destekli Gemilerle Yakıt Tasarrufu ve Düşük Emisyon
- Deniz Taşımacılığında Pnömatik Tahrik Sistemleri
- Dünyanın İlk Tam Elektrikli Destek Gemisi eCSOV Üretiliyor