
IEA raporu: AI (yapay zeka) ve veri merkezi elektrik talebi 2030’a dek ikiye katlanacak (~945 TWh). Yenilenebilir enerji talebin yarısını karşılarken, Türkiye’nin talebi de %5,6 arttı. Şebeke riskleri ve AI’nın enerjiye çift yönlü etkisi masada.
Yapay zeka sadece bilgiye değil, enerjiye de aç
Yapay zeka (AI) devrimi hızlanarak devam ederken, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Nisan 2025 tarihli “Enerji ve AI” özel raporu, bu teknolojik sıçramanın enerji sistemlerimiz üzerindeki devasa etkisini gözler önüne seriyor. Bu yeni teknoloji devrimi, küresel elektrik talebini benzeri görülmemiş bir hızla artırırken, enerji sistemlerimizi temelden dönüştürme potansiyeli taşıyor. Peki dünya, AI’nın bu devasa enerji iştahına nasıl yanıt verecek? Enerji artık sadece bir üretim meselesi değil, bir varoluş stratejisi haline geliyor.
Yapay zekanın enerji iştahı: Rakamlar ne söylüyor?
AI modellerinin eğitimi ve çalıştırılması, büyük ölçüde enerji yoğun veri merkezlerinde gerçekleşiyor. IEA’ya göre, küresel veri merkezleri 2024’te dünya toplam elektrik tüketiminin yaklaşık %1,5’ini (tahmini 415 TWh) oluşturdu. Bu tüketim 2017’den beri yıllık ortalama %12 gibi yüksek bir hızla artıyor ve bu artışın ana motoru giderek daha fazla AI oluyor.
IEA’nın Baz Senaryosuna göre, veri merkezi elektrik tüketiminin 2030 yılına kadar iki kattan fazla artarak yaklaşık 945 TWh’e ulaşması bekleniyor – bu rakam bugünkü Japonya’nın toplam elektrik tüketiminden daha fazla. AI’nın daha hızlı benimsendiği “Lift-Off” senaryosunda ise tüketim 2030’da 1.260 TWh’i, 2035’te ise 1.700 TWh’i aşabilir. Özellikle ABD ve Çin, bu talep artışında başı çekecek.
Bu küresel tabloya paralel olarak, Türkiye’nin elektrik talebi de 2024’te %5,6 (18 TWh) gibi rekor bir artış gösterdi ve Türkiye bu oranla dünyanın en hızlı talep artışı yaşayan ülkelerinden biri oldu. Bu artışta sıcak hava dalgaları önemli bir etken olsa da, veri merkezi ve AI gibi yeni talep unsurları Türkiye’nin de enerji planlamasında giderek daha fazla yer tutacak.
Elektrik talebini kim karşılayacak? Temiz enerji lider ama tek başına değil
IEA’nın analizine göre, veri merkezlerinin artan elektrik talebini karşılamada en büyük rolü temiz enerji kaynakları üstlenecek. 2035’e kadar olan ek talebin yaklaşık yarısının yenilenebilir enerji (güneş ve rüzgar başta olmak üzere) tarafından karşılanması bekleniyor (+450 TWh Baz Senaryo).
Ancak, veri merkezlerinin kesintisiz güç ihtiyacı nedeniyle yönetilebilir kaynaklar da kritik önemini koruyor. Doğal gaz, özellikle ABD’de, önemli bir rol oynayarak 2035’e kadar +175 TWh ek üretim sağlayacak. Nükleer enerji de, özellikle 2030 sonrası devreye girmesi beklenen küçük modüler reaktörler (SMR’ler) sayesinde benzer bir katkı (+~175 TWh) yapacak. Kömürün payının ise 2030’dan sonra düşüşe geçmesi öngörülüyor.
Veri merkezi elektrik talebini karşılayacak kaynaklar (IEA Baz Senaryo, 2024-2035 Artış)
Kaynak | Tahmini Ek Üretim Katkısı (TWh) |
---|---|
Yenilenebilir Enerji | +450 |
Doğal Gaz | +175 |
Nükleer (SMR dahil) | +175 |
Kömür | Azalan (öz. 2030 sonrası) |
Şebeke ve tedarik zinciri riskleri büyüyor
Veri merkezi talebindeki hızlı artış, mevcut elektrik şebekeleri üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Rapor, şebekeye bağlantı için bekleme sürelerinin birçok yerde uzadığına ve transformatör gibi kritik şebeke ekipmanlarının tedarik zincirlerinin gerildiğine dikkat çekiyor. IEA’ya göre, bu darboğazlar giderilmezse 2030’a kadar planlanan veri merkezi projelerinin yaklaşık %20’si gecikme riski taşıyor. Ayrıca, AI donanımları için gereken kritik minerallerin (örneğin galyum) tedarik zincirlerindeki yoğunlaşma (Çin %99) enerji ve teknoloji güvenliği açısından yeni riskler doğuruyor.
Güneş ve batarya ikilisi: Yeni çağın enerji modeli
Raporda, düşen batarya maliyetleri (%20 azalma) ve artan kurulumların (+69 GW) özellikle güneş enerjisinin şebekeye entegrasyonunda ve veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamada kritik rol oynadığı vurgulanıyor. Güneş ve bataryanın birlikte kullanımı hem şebekeye esneklik sağlıyor hem de bazı durumlarda fosil yakıt santrallerinden daha ekonomik çözümler sunuyor. Kaliforniya’da batarya sistemleri, akşam saatlerindeki pik talebin %20’sini karşılayarak gaz santrallerinin yerini alıyor. Türkiye’de de bu model, şebeke dengesini sağlamak için kritik bir strateji olabilir.
AI sadece enerji tüketmiyor, sistemi dönüştürüyor
AI, enerji sistemlerini daha verimli, güvenli ve sürdürülebilir hale getirme potansiyeli taşıyor. Rapor, AI’nın:
- Şebeke yönetiminde 175 GW’a kadar kapasiteyi açığa çıkarabileceğini,
- Santral verimliliği ve bakım maliyetlerinde yıllık 110 milyar dolara kadar tasarruf sağlayabileceğini,
- Sanayi, ulaşım ve binalarda büyük enerji tasarrufları yaratabileceğini,
- Yeni enerji teknolojileri (örneğin batarya kimyaları) geliştirmede inovasyon sürecini hızlandırabileceğini belirtiyor.
Ancak sektör genelinde AI’nin yaygın benimsenmesi, dijital beceri eksikliği, veri erişimi sorunları ve donanımsal bağımlılıklar (GPU’lar, nadir mineraller) gibi ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya.
Türkiye için stratejik fırsatlar ve kırılganlıklar
- Elektrik talep yönetimi: 2024’teki %5,6’lık talep artışı, planlamanın aciliyetini gösteriyor.
- Yenilenebilir enerji + depolama: Güneş ve batarya maliyetlerinin düşüşü, stratejik hızlanma fırsatı sunuyor.
- Şebeke ve ekipman yatırımları: Tedarik zinciri kırılganlıklarına karşı yerli üretim teşvik edilmeli.
- Karbon yoğunluğu: Türkiye’nin, küresel ortalamanın üzerindeki emisyon yoğunluğunu hızla düşürmesi gerekiyor.
- AI & veri merkezi potansiyeli: Türkiye, jeopolitik konumu ve yenilenebilir potansiyeliyle friendshoring fırsatı yakalayabilir.
- Kritik mineraller: Geri dönüşüm ve yerli madencilik stratejileri güçlendirilmeli.
- Dijital yetkinlik: AI teknolojisinin enerji sektörüne entegrasyonu için beceri dönüşümü şart.
Türkiye bu yeni denklemde izleyici mi olacak, oyun kurucu mu?
IEA raporu, yapay zeka ve enerji arasındaki yeni simyayı açıkça ortaya koyuyor. AI, sadece daha fazla enerji isteyen bir teknoloji değil, aynı zamanda daha akıllı, daha sürdürülebilir bir enerji sisteminin anahtarı olabilir.
Ancak bu potansiyel, kararlı politikalar, güçlü altyapı yatırımları, sürdürülebilir finansman araçları ve dijital beceri gelişimi ile desteklenmedikçe, Türkiye bu dönüşümde sadece izleyici kalabilir. Yeni dünya düzeni şekilleniyor.
Görüşlerinizi bizimle paylaşın. Bu dönüşümü birlikte konuşalım.
İlgili Haberler
- Enerjisa Enerji’nin Yapay Zeka Yolculuğu: Enerji Sektöründe Dijital Dönüşüm
- Veri Merkezleri ve Sürdürülebilir Enerji Çözümleri: IICEC Webinarı
- Yapay Zeka Veri Merkezlerinde Sıvı Soğutma ve Enerji Verimliliği
- Enerjisa Enerji’den Sorumlu Yapay Zeka Politikası
- Google, Yapay Zeka İhtiyaçları İçin Küçük Modüler Nükleer Reaktörlerden Enerji Satın Alacak
- Yapay Zeka’nın Karbon Ayak İzi: Derin Bir Bakış ve Geleceğe Dair Çıkış Yolu
- Yüksek Teknoloji ve Enerji: Türkiye’nin Stratejik Yaklaşımı