Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenen COP30’un ardından yayımlanan değerlendirmeler, çok taraflılıkta yaşanan kırılmalar, iklim finansmanı açığı ve doğa finansmanı tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
COP30 Belém gündeminde çok taraflılık ve kolektif eylem tartışması öne çıktı
10–21 Kasım tarihlerinde Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP30, küresel iklim diplomasisinin mevcut kapasitesini ve sınırlılıklarını yeniden görünür kıldı. Değerlendirmelerde, çok taraflılık mekanizmalarında yaşanan kırılmaların müzakere süreçlerini zorlaştırdığı, kolektif eylem çağrılarının ise aynı ölçüde karşılık bulmadığı vurgulandı.
İklim finansmanı açığı ve doğa finansmanı COP30’un belirleyici başlıkları arasında yer aldı
COP30 sonrasında yayımlanan analizlerde, iklim hedefleri ile bu hedefleri destekleyecek finansman kapasitesi arasındaki açığın büyüdüğü belirtiliyor. Doğa finansmanı başlığı altında, Çok Taraflı Kalkınma Bankaları’nın doğa finansmanına yönelik ölçüt ve metodolojiler geliştirerek finansman takibinde tutarlılık ve kıyaslanabilirlik sağlamayı hedeflediği aktarılıyor.
Tropikal ormanlar için TFFF girişimi finansman gündeminde dikkat çekti
COP30 sürecinde öne çıkan finansman girişimlerinden biri olarak Tropical Forest Forever Fund’ın, tropikal ormanların korunması ve restore edilmesine yönelik bir çerçeve sunduğu değerlendiriliyor. Değerlendirmeler, bu tür mekanizmaların hem doğa temelli çözümler hem de iklim hedefleri açısından önümüzdeki dönemde daha fazla tartışılacağına işaret ediyor.
Temiz enerji teknolojileri ve düşük karbonlu üretimde ivmelenme ihtiyacı vurgulandı
Paris Anlaşması’nın 10. yılında yayımlanan değerlendirmeler, ekosistem kriziyle mücadelede gelinen noktaya dikkat çekerken, temiz enerji teknolojilerinin kullanımının ve kapsamının hızla artırılması gerektiğini öne çıkarıyor. Bu çerçevede, düşük karbonlu ve sürdürülebilir üretimin sanayi rekabetinin ana başlıklarından biri haline geldiği belirtiliyor.
TSKB Ekonomik Araştırmalar raporu COP30’un küresel tablosunu bir araya getirdi
TSKB Ekonomik Araştırmalar ekibi, COP30’un ardından yayımladığı “Gerçeğin COP’u” Mu, “COP’un Gerçeği” Mi? başlıklı değerlendirme raporunda, küresel iklim müzakerelerinin güncel görünümünü, finansman ihtiyacını ve çok taraflılıkta yaşanan kırılmaları bir arada ele aldı. Rapor, COP30’a giden süreçte iklim diplomasisinin tablosu ile konferansın öne çıkan başlıklarını bütüncül bir çerçevede değerlendirmeyi amaçlıyor.
TSKB raporu COP30’un sahadaki gerçeklerini veriyle ortaya koydu
COP30’un ardından yayımlanan “Gerçeğin COP’u” Mu, “COP’un Gerçeği” Mi? başlıklı TSKB Ekonomik Araştırmalar raporu, konferansın resmi söylemleri ile sahadaki müzakere dinamikleri arasındaki farklara dikkat çekiyor. Raporda, Paris Anlaşması’nın 10. yılında çok taraflılık mekanizmalarının zayıfladığı, küresel liderlik boşluğunun belirginleştiği ve iklim eyleminde ivmenin finansman ve sanayi politikalarıyla doğrudan ilişkili hale geldiği vurgulanıyor.
Çalışma, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlarda sağlanan ilerlemenin sanayi politikalarıyla mümkün olduğunu, buna karşın fosilden çıkış, ormansızlaşma ve finansman gibi başlıklarda aynı başarı düzeyinin yakalanamadığını ortaya koyuyor. Rapor ayrıca, COP30’da doğa finansmanı, Tropikal Ormanlar için Kalıcı Fon ve yeşil sanayileşme gibi başlıkların öne çıkmasına rağmen, bağlayıcı yol haritalarının eksikliğinin dikkat çektiğini belirtiyor.
Daha geniş değerlendirmeye TSKB Ekonomik Araştırmalar’ın COP30 değerlendirme raporundan ulaşılabiliyor.
İlgili haberler
- COP30 Belém başladı: fosil geçişi ve finans gündemde
- COP30 açılışından bugüne: Amazon merkezli iklim diplomasisi özeti
- COP30 yangını Belém’de zirve müzakerelerini durdurdu
- Sivil toplumdan Türkiye’ye COP30 öncesi çağrı: güçlü iklim politikası şart
- COP31 Antalya ev sahipliği: Türkiye ve Avustralya uzlaşması
- COP31 ev sahipliği krizi için yeni diplomatik hamle
- AB 2040 iklim hedefi oylaması iptal: COP30 öncesi risk

Tropikal ormanlar için TFFF girişimi finansman gündeminde dikkat çekti
Temiz enerji teknolojileri ve düşük karbonlu üretimde ivmelenme ihtiyacı vurgulandı
















