ABD’de geliştirilen yeni yöntem, petrol sahalarında üretimi artırarak ve karbonu daha güvenli depolayarak iklim hedeflerine katkı sunuyor.
University of Texas’ta yürütülen araştırmalar, iklim hedeflerine ulaşma çabalarını petrol üretiminde verim artışıyla birleştiren yenilikçi bir geliştirilmiş petrol çıkarma (EOR – Enhanced Oil Recovery) yöntemini ortaya koyuyor. “Alternatif karbon taşıyıcı” olarak tanımlanan özel kimyasal bileşikler, yeraltı formasyonlarında daha fazla karbon molekülünü tutacak şekilde tasarlanıyor. Karbondioksitten (CO₂) sentezlenen bu bileşikler, sera gazının taşınması, kullanımı ve depolanmasında daha etkili çözümler sunuyor.
Geleneksel yöntemlere kıyasla belirgin verim artışı
Araştırmada, Teksas’ın Permian Havzası’ndaki gerçek saha verileri kullanılarak yapılan simülasyonlar, yeni yöntemin dikkat çekici sonuçlarını ortaya koydu:
- Sadece CO₂ enjeksiyonuna göre %19,5 daha fazla petrol üretimi – bu artış, bazı sahalarda yıllık üretim hedeflerini tek başına karşılayabilecek seviyede.
- CO₂ ve su enjeksiyonuna göre %1,9 daha yüksek üretim.
- Karbon depolamada yalnızca CO₂’ye göre %2,5, CO₂ ve su yöntemine göre ise %17,9 artış.
Bu oranlar, mevcut geliştirilmiş petrol çıkarma tekniklerinde nadir görülen bir performans artışını temsil ediyor.
Daha iyi süpürme ve yüksek depolama kapasitesi
Yöntemde, CO₂ gazıyla yerinden oynatılan petrol, su bazlı formiat çözeltisi ile üretim kuyusuna doğru süpürülüyor. Sodyum veya potasyum formiat gibi bileşikler, aynı koşullarda CO₂ gazına kıyasla gözeneklerde daha kolay depolanıyor. Ayrıca, bu çözeltilerin daha yüksek viskoziteye sahip olması, hem petrolün daha verimli toplanmasını hem de karbon depolamanın etkinliğini artırıyor.
Bu avantajlara ek olarak, formiat kullanımı depolanan karbonun güvenliğini de güçlendiriyor.
Kimyasal tampon etkisiyle karbon sızıntı riskinin azaltılması
Formiat ve CO₂’nin dönüşümlü enjeksiyonu, serbest dolaşan CO₂ miktarını minimuma indirerek olası sızıntı riskini düşürüyor. Bu yaklaşım ayrıca rezervuar kayasının bütünlüğünü koruyan kimyasal bir tampon etkisi oluşturuyor. Araştırmacılardan Prof. Ryosuke Okuno, yöntemi şöyle özetliyor: “CO₂’yi doğrudan kullanmak yerine, onu formiat gibi daha etkili bileşiklere dönüştürmek hem petrol üretimini hem de karbon depolama güvenliğini artırıyor”
Ölçeklenme ve politika desteği olmadan ticari yaygınlık zor
Her ne kadar modelleme sonuçları umut verici olsa da, teknolojinin sahada yaygınlaşması için CO₂’den formiat üretim kapasitesinin artırılması şart. Çalışmanın yazarlarından Abouzar Mirzaei-Paiaman, karbon depolama teşviklerinin bu alanda yatırım iştahını artırabileceğini belirtiyor: “Politika ve düzenlemeler bir teknolojiyi desteklediğinde, şirketler hızla o yöne yönelir.” Araştırmacılar, uygun politika desteği sağlanmadan bu yöntemin ticari ölçekte uygulanmasının zor olacağını vurguluyor.
Geleceğe yönelik potansiyel ve endüstriyel dönüşüm
Alternatif karbon taşıyıcı teknolojisi, geliştirilmiş petrol çıkarma yöntemlerinde hem üretim verimliliğini hem de karbon depolama güvenliğini artırma potansiyeliyle öne çıkıyor. Modelleme çalışmaları umut verici olsa da, ticari ölçekte uygulanabilmesi için üretim kapasitesi ve politika desteği kritik önem taşıyor. Uygun teşvikler ve teknolojik yatırımlar, bu yöntemin fosil yakıt sektöründe daha düşük karbon ayak izi hedeflerine ulaşmada önemli bir araç haline gelmesini sağlayabilir.
İlgili makaleler
- Karbon giderme stratejileri ile net sıfır emisyona ulaşmak
- Yeşil hidrojen: Türkiye ve dünyada enerjinin geleceği mi?
- Güneş ışığından hidrojen üretimi: Yeşil enerjiye yeni yaklaşım