Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) 2026’dan itibaren finansal yükümlülükler getiriyor. Türkiye için ortaya çıkacak fırsatları, riskleri ve uygulanabilir politika önerilerini SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin analizlerinden yararlanarak inceliyoruz.
SHURA’nın analizleri ve SKDM’nin Türkiye’ye yansımaları
Bu içerikteki bilgiler SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin SHURA GÜNDEM No.9 bülteninden yararlanılarak geliştirilmiş ve genişletilmiştir.
Kısa dönem etkiler: 2026–2029
2026 başından itibaren AB’ye ihracatta bazı ürünler için finansal sorumluluk dönemi başlıyor. İhracatçıların maliyet hesaplamaları, veri altyapısı ve tedarik zinciri karbon muhasebesi süreçlerini hızla geliştirmesi gerekiyor. Ayrıca nakliye ve lojistik maliyetleriyle bağlantılı ek yükler gündeme gelecek.
Orta ve uzun dönem etkiler: 2030 sonrası
SKDM kapsamının zamanla genişlemesi bekleniyor. Rafineri ürünleri, taşımacılık yakıtları, cam ve seramik, kağıt ve selüloz gibi sektörler eklenebilir. Hava ve denizyolu taşımacılığı da kapsama alınabilir. Diğer ülkelerin benzer düzenlemeler getirmesi, küresel rekabet dinamiklerini değiştirecek. Erken uyum stratejileri önemli avantaj sağlayacak.
Ekonomik kırılmalar ve sektör bazlı etkiler
Türkiye genelinde SKDM’nin GSYİH’ye etkisi sınırlı kalabilir. Ancak AB’ye yapılan ihracat ve karbon yoğun sektörler özelinde maliyetler önemli hale gelecek. SHURA analizine göre karbon fiyatı 70 €/ton seviyesini aştığında maliyetler ihracatçılar üzerinde baskı oluşturuyor. 100 €/ton civarında bu baskı daha sert hale geliyor.
Fırsatlar ve dönüşüm senaryoları
Düşük karbonlu üretime geçiş ve yüksek katma değerli üretim senaryoları zararlı etkileri azaltabiliyor. Bu süreç, yerli dönüşüm fırsatlarını da beraberinde getiriyor. Düşük emisyonlu üretim tesisleri, yeni tedarik zinciri alanları ve ileri bağlantılı sektörlerde gelişme imkânı. Katma değeri artırmak için demir-çelik ve alüminyumda ileri işlemlere, makine-teçhizat, elektrikli teçhizat ve otomotiv tedarikçiliğine yönelmek kritik.
Politika önerileri ve stratejik adımlar
- Eylem zamanlaması: 2035–2040 vizyonuna göre dengeli uyum planları yapılmalı.
- Ulusal ETS ve karbon fiyatlandırması: İthal kaynaklı emisyon maliyetlerini içselleştirmek için ulusal mekanizma geliştirilmesi değerlendirilmeli.
- Sektörel destek paketleri: Demir-çelik ve alüminyumda ileri ürünlere geçiş teşvikleri, çimento ve gübrede emisyon azaltım yatırımlarına destek sağlanmalı.
- Finansman ve diplomasi: Uluslararası işbirliği, yeşil kredi mekanizmaları ve ihracatçı ülkelerle koordinasyon güçlendirilmeli.
- Tedarik zinciri veri altyapısı: İhracatçı firmalar için standart raporlama formatları, düşük maliyetli doğrulama hizmetleri ve kapasite geliştirme programları uygulanmalı.
Sektörlere özel stratejiler
Demir-çelik ve alüminyum
Katma değeri yüksek ürünlere yönelmek ve DRI ile yeşil hidrojen çözümlerini desteklemek öncelikli.
Çimento ve gübre
İhracatta maliyet baskısını azaltmak için düşük karbon teknolojilerine geçiş hızlandırılmalı. Yeşil hidrojen ve amonyak yatırımları kritik rol oynayacak.
Lojistik ve taşımacılık
Deniz ve kara taşımacılığında karbon maliyetlerini azaltacak alternatif çözümler değerlendirilmeli, navlun yapıları yeniden kurgulanmalı.
Kaynak
Bu yazı SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin SHURA GÜNDEM No.9 — SKDM ve Türkiye bülteninden yararlanılarak hazırlanmıştır.
Sizce Türkiye SKDM sürecinde hangi sektörlerde en hızlı dönüşümü sağlayabilir? Görüşlerinizi bizimle paylaşın.
İlgili haberler
- Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması 1 Ekim’de başlıyor
- Sınırda Karbon Düzenlemesi iklim krizine dur diyecek mi
- Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi için kıyas değerleri danışmanlığı alacak
- SKDM ve Türkiye sektorlere etkisi ve geleceğe yönelik öneriler