Çin ve Türkiye, yenilenebilir enerji üretiminde önemli adımlar atmalarına rağmen, her iki ülke de enerji depolama sorunları ve kömürden uzaklaşma zorluklarıyla karşı karşıya.
Çin’in nükleer füzyon gibi yenilikçi teknolojilerle enerji geleceğini şekillendirme çabaları sürerken, Türkiye de enerji yatırımlarını hızla artırıyor ve depolama altyapısını güçlendirmeye çalışıyor.
Çin’in yenilenebilir enerji üretimi ve altyapı sorunları
Çin, yenilenebilir enerji alanında dünya lideri konumunda olmasına rağmen, enerji altyapısında büyük zorluklarla karşılaşıyor. 2024 itibarıyla ülke, güneş ve rüzgar enerjisinden toplam 1200 GW üretim kapasitesine ulaştı. Ancak, bu devasa kapasiteye rağmen Çin hala dünyanın en büyük karbon salınımına sahip ülkesi olarak biliniyor. Üretimin büyük bir kısmı ise yeterli depolama altyapısı olmadığı için boşa gidiyor.
Enerji üretimindeki bu dengesizlik, Çin’in kömüre olan bağımlılığını devam ettiriyor. Ülke enerji ihtiyacının %65’ini kömür santrallerinden karşılıyor. Ancak, Çin’in yenilenebilir enerjiye yatırım yapma hızı göz önüne alındığında, bu tablo ilerleyen yıllarda önemli ölçüde değişebilir.
Enerji depolama sorunu ve altyapı eksiklikleri
Çin, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi yatırımlar yaparken, enerji depolama kapasitesinin yetersizliği bu enerjinin verimli bir şekilde kullanılmasını engelliyor. Ülkenin 1200 GW yenilenebilir enerji üretimine karşılık, mevcut depolama kapasitesi yalnızca 44 GW seviyesinde. Bu durum, özellikle güneş ışığı ve rüzgar olmadığında üretim kapasitesinin büyük bir kısmının atıl kalmasına neden oluyor.
Yerel yönetimler ve enerji şirketleri bu durumu düzeltmek için çeşitli adımlar atıyor. 2024 yılı itibarıyla, birçok eyalet enerji üretim tesislerine depolama sistemlerinin kurulmasını zorunlu kılan düzenlemeler yapmaya başladı. Ancak, ülke genelinde geniş kapsamlı bir enerji depolama altyapısının oluşturulması zaman alacak gibi görünüyor.
Çin’in nükleer füzyon çalışmaları: Yapay güneş
Çin’in enerji alanındaki bir diğer önemli gelişmesi, yapay güneş olarak bilinen Huanliu-3 (HL-3) tokamak projesiyle nükleer füzyon teknolojisinde kaydettiği ilerleme. Nükleer füzyon, temiz enerji üretiminde devrim yaratabilecek bir teknoloji olarak görülüyor. Bu teknolojiyle, plazma 120 milyon dereceye kadar ısıtılarak güneşteki gibi bir enerji üretimi hedefleniyor.
HL-3 tokamak projesinde, plazmanın istikrarlı bir şekilde tutulması için manyetik alanlar kullanılıyor. Ancak, bu teknolojinin ticari olarak kullanılabilir hale gelmesi için önlerinde uzun bir yol var. Çin, bu projeye uluslararası bir araştırma ekibiyle birlikte çalışıyor ve 2035’e kadar bu teknolojiyi enerji üretiminde kullanıma sunmayı hedefliyor.
Gelecekte kömürün sonu ve enerji piyasasındaki zorluklar
Çin’in kömürden vazgeçme hedefi, Avrupa ve ABD gibi bölgelerin 2035 yılına kadar karbonsuz enerjiye geçme planlarına ayak uydurmak zorunda. Ancak, ülkenin bu geçiş sürecinde enerji arzında aksaklıklar yaşanabilir. Çin, 2026 yılına kadar sadece güneş enerjisinden 1280 GW kapasiteye ulaşmayı hedefliyor, bu da ülkenin kömür santrallerinin üretimini geçecek.
Fakat, enerji piyasasında yeni bir ekonomik model oluşturulması gerekecek. Özellikle yenilenebilir enerji fazlasının depolanıp satılabilmesi, piyasanın sürdürülebilirliği açısından kritik bir konu. Şu an için yenilenebilir enerji üretiminde kullanılan pillerin %91’i günün büyük bir bölümünde aktif değil, bu da enerji fazlasının etkin bir şekilde kullanılamadığını gösteriyor.
Çin’in enerji geleceği
Çin, enerji altyapısındaki sorunlarla boğuşsa da, yenilenebilir enerji üretimindeki büyük yatırımları ve nükleer füzyon gibi yeni teknolojilerdeki ilerlemeleriyle gelecekte dünya enerji piyasasında söz sahibi olmaya devam edecek. Ülkenin enerji depolama kapasitelerini artırarak ve kömür bağımlılığını azaltarak enerji arz güvenliğini sağlaması, hem ekonomik kalkınma hem de çevre koruma açısından büyük önem taşıyor.
Çin’in kömürden uzaklaşma ve yenilenebilir enerjiye geçiş süreci uzun ve zorlu olacak. Ancak, bu süreçteki başarıları, dünya enerji piyasalarının geleceğini şekillendirecek.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretimi ve depolama sorunu
Çin’in enerji üretiminde yaşadığı sorunlar, Türkiye gibi ülkelerde de benzer şekilde ortaya çıkıyor. Türkiye, son yıllarda yenilenebilir enerji alanında önemli adımlar attı ve 2023 yılı itibarıyla yenilenebilir enerji kapasitesi 60 GW’ın üzerine çıktı. Güneş, rüzgar ve hidroelektrik enerji kaynakları, ülkenin enerji üretiminde önemli bir rol oynuyor. Ancak, Türkiye de tıpkı Çin gibi enerji depolama kapasitesindeki yetersizlikler nedeniyle üretilen enerjinin bir kısmını verimli bir şekilde kullanamıyor.
Enerji depolama altyapısının yetersizliği, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ettiği üretimi tam anlamıyla değerlendirmesini engelliyor. 2022 yılında, bu sorunun çözümüne yönelik çeşitli teşvikler ve düzenlemeler getirildi. Enerji Bakanlığı, 2030 yılına kadar enerji depolama kapasitesini artırarak, güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklardan daha verimli yararlanmayı hedefliyor. Ancak, bu yatırımların tam anlamıyla hayata geçirilmesi için zaman ve önemli altyapı yatırımları gerekiyor.
Türkiye ve kömür: Yatırımlar azalıyor ancak üretim devam ediyor
Tıpkı Çin’de olduğu gibi, Türkiye de kömüre olan bağımlılığını azaltmak için adımlar atıyor. Ancak, 2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin enerji üretiminin %30’u hala kömürden sağlanıyor. Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar artmasına rağmen, mevcut kömür santralleri enerji üretiminde önemli bir rol oynuyor.
2020’den bu yana Türkiye, yeni kömür yatırımlarını büyük ölçüde durdurmuş durumda, ancak mevcut santrallerin devreden çıkarılması ve yerlerine yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye alınması uzun vadeli bir hedef olarak belirlenmiş durumda. Türkiye, 2053 yılına kadar karbon nötr olma hedefi doğrultusunda kömürün enerji üretimindeki payını kademeli olarak azaltmayı planlıyor. Bu süreçte, özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarının hızla artması ve enerji depolama çözümlerinin geliştirilmesi kritik bir rol oynayacak.
Türkiye’nin nükleer enerjiye geçiş süreci
Çin’in yüksek teknolojili nükleer füzyon projeleriyle temiz enerjiye yönelmesi gibi, Türkiye de nükleer enerji alanında önemli adımlar atıyor. Türkiye, ilk nükleer santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni faaliyete geçirme aşamasında. Bu santral, Türkiye’nin enerji çeşitliliğini artırmada ve kömüre olan bağımlılığını azaltmada kritik bir rol oynayacak.
Türkiye, sadece Akkuyu ile yetinmeyip gelecekte daha fazla nükleer santral projesi başlatmayı planlıyor. Bu projeler, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlarken aynı zamanda ülkenin karbon emisyonlarını azaltma hedefine de katkı sağlayacak. Nükleer enerji yatırımları, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki ilerlemeleriyle birlikte, ülkenin enerji geleceğinde önemli bir yer tutuyor.
Sonuç olarak, Çin’in enerji geçiş sürecinde yaşadığı zorluklar Türkiye için de geçerli. Türkiye’nin kömürden uzaklaşma süreci ve yenilenebilir enerjiye geçişi, depolama kapasitesinin artırılması ve kömür bağımlılığının azaltılması gibi zorlukları beraberinde getiriyor.