Girişimci Baiju Bhatt’ın uzay temelli enerji aktarım projesi hız kazanıyor. Aetherflux 2026’da lazerle, uzaydan Dünya’ya güneş enerjisi iletmek için uydu testi yapmaya hazırlanıyor.
Baiju Bhatt, bireysel yatırımcılara komisyonsuz hisse senedi ve kripto para alım satımı sunan popüler finans uygulaması Robinhood’un kurucu ortaklarından biri olarak tanınıyor. Bhatt, finans teknolojisinden sonra şimdi de uzaydan enerji taşıma hayalini gerçeğe dönüştürmek için kolları sıvadı. Yeni girişimi Aetherflux, uzaydaki güneş panellerinden elde edilen enerjiyi kızılötesi lazer aracılığıyla Dünya’daki alıcılara aktarmayı hedefliyor. Bu sistem, özellikle altyapının olmadığı uzak bölgelerde, afet bölgelerinde veya askeri operasyonlarda kesintisiz elektrik sağlayabilecek.
Şirket, 2026’da düşük Dünya yörüngesinde bir test görevi gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Şu ana kadar 60 milyon Dolar yatırım toplayan Aetherflux, bu hedef doğrultusunda ABD Savunma Bakanlığı’ndan da destek almış durumda.
Kızılötesi lazerle yüksek yoğunluklu enerji aktarımı planlanıyor
Geleneksel projelerde enerji iletimi mikrodalgalarla yapılırken, Aetherflux farklı bir yol izleyerek kızılötesi lazer kullanıyor. Bu teknoloji:
- Daha yüksek enerji yoğunluğu sunuyor,
- Küçük ve taşınabilir yer istasyonlarına olanak tanıyor (5–10 metre çapında),
- Aynı anda birden fazla alıcıya yüksek hassasiyetle enerji aktarımı sağlıyor.
Laboratuvar ortamındaki testlerde enerji aktarımı başarıyla gösterildi. Şimdi sırada bu sistemin uzay koşullarında sınanması var.
Uzay temelli enerji aktarımı askeri operasyonlar için kritik hale geliyor
ABD Savunma Bakanlığı, Aetherflux’un projesine 2025 mali yılı kapsamında Operational Energy Capability Improvement Fund (OECIF) üzerinden destek sağladı. Bu sistem, uzak ve zorlu ortamlarda görev yapan askeri birliklere altyapıdan bağımsız enerji sunmayı vadediyor.
Enerji iletiminin mümkün kılacağı faydalar arasında:
- Yakıt konvoylarının azaltılması, bu sayede güvenlik risklerinin düşürülmesi,
- Dağınık ve mobil üsler için sürekli enerji sağlanması,
- Geleneksel enerji altyapısının yetersiz kaldığı yerlerde operasyon kabiliyetinin artırılması yer alıyor.
Bu teknoloji, aynı zamanda askeri güçlerin iklim koşullarından ve fiziksel altyapılardan daha az etkilenmesini sağlayacak esnekliği sunabilir.
Uzaydan enerji yarışında Çin ve Avrupa da hızla ilerliyor
Aetherflux bu alandaki tek oyuncu değil. Çin, 2022’de 75 metrelik bir yer test sistemi kurarak uzaydan enerji iletimi araştırmalarını hızlandırdı. Ülke ayrıca 1 kilometre çapında uzay güneş santrali inşa etmeyi planlıyor.
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), bu alanda kendi teknolojilerini geliştiriyor. İngiltere merkezli bir girişim, İzlanda ile birlikte uzay temelli enerji sistemleri üzerinde çalışıyor.
2023 yılında Caltech, bir uydu aracılığıyla mikrodalga kullanarak Dünya’ya sınırlı miktarda enerji aktarımını başarıyla gerçekleştirdi. Bu gelişmeler, uzaydan enerji iletiminin teoriden çıkıp pratikte test edildiğini gösteriyor.
Teknolojik zorluklar ve kamuoyu kaygıları devam ediyor
Her ne kadar enerji aktarımı fikri bilim kurgu olmaktan çıkmış olsa da, bazı teknik ve toplumsal engeller hala var:
- Uyduların Dünya’nın gölgesine girmesiyle yaşanan ani sıcaklık değişimleri, donanım üzerinde baskı oluşturabilir,
- Lazer ışınlarının hassas hedefleme gereksinimi, sistem güvenliği açısından büyük bir mühendislik sorunu teşkil ediyor,
- Atmosferik koşullar ve bulut örtüsü gibi çevresel faktörler, enerji iletiminde kayıplara neden olabilir.
Ayrıca kızılötesi lazerle enerji gönderimi fikrine karşı kamuoyunda endişeler de bulunuyor; bu da teknolojinin geniş çaplı kabulünü zorlaştırabilir.
Aetherflux’un ilk uzay testi için geri sayım başladı
Aetherflux, 2026’da gerçekleştireceği ilk görev için Apex Space tarafından geliştirilen uydu sistemini kullanacak. Ekipte NASA/JPL, SpaceX, Lockheed Martin, Anduril ve ABD Donanması gibi kurumlardan uzmanlar bulunuyor.
Kısa vadeli hedefleri arasında:
- Küçük ölçekli testlerin başarıyla tamamlanması,
- Yörüngedeki test görevine hazırlık için tüm sistem entegrasyonunun sağlanması,
- Lazerle enerji ışınlamasına uygun taşınabilir yer istasyonlarının geliştirilmesi yer alıyor.
Uzaydan gelen enerji, Dünya’nın herhangi bir noktasına 7/24 güneş ışığı taşıyarak karasal güneş panellerinin sınırlamalarını aşabilir. Bu teknoloji, enerji erişiminde devrim yaratma potansiyeline sahip.
Uzaydan enerjiye geçiş mümkün mü?
Henüz erken aşamada olsa da Aetherflux ve benzeri projeler, gelecekte enerji üretiminde köklü değişimlerin habercisi olabilir. Dünya genelinde yenilenebilir kaynaklara duyulan ihtiyaç artarken, uzaydan enerji aktarımı hem askeri hem de sivil uygulamalar için yeni bir paradigma sunuyor. Önümüzdeki birkaç yıl, bu teknolojinin sadece teknik olarak değil, ekonomik ve toplumsal açıdan da uygulanabilir olup olmayacağını belirleyecek. Başarılı olunması durumunda, enerji üretiminde coğrafi sınırların önemini büyük ölçüde azaltan yeni bir çağ başlayabilir.
İlgili Makaleler
- Uzay santraliyle İzlanda’ya kesintisiz güneş enerjisi
- Avustralya’nın esnek ve baskı teknolojili güneş panelleri uzayda
- Güneş enerjisinde mikrometrik arka temaslı hücrelerin devrimi
- Kristal destekli nükleer pil ile 8.000 kat daha verimli enerji