İzlanda, jeotermal ve hidroelektrik enerji kaynakları bakımından zengin, bu sayede yenilenebilir enerji üretiminde dünya liderlerinden biri.
Özellikle, ülke genelinde evlerin %100’ünün yenilenebilir enerji ile ısıtıldığı Nisan 2024 itibarıyla önemli bir dönüm noktasına ulaştı. İzlanda’da jeotermal kaynaklardan elde edilen enerji, ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık %30’unu karşılarken, hidroelektrik enerji ise enerji karışımının %70’ini oluşturuyor.
Yeni teknolojiler ve volkanik enerji potansiyeli
İzlanda, sadece mevcut jeotermal kaynaklarını değil, aynı zamanda zorlu volkanik enerji potansiyelini de kullanmayı hedefliyor. Özellikle Krafla Magma Test Yatağı (KMT) Projesi ile dünya çapında en aktif volkanlardan biri olan Krafla’nın derinliklerine inilmesi planlanıyor. Bu, sıcaklıkların 1,300°C’ye ulaştığı bu bölgelerde temiz enerji üretim potansiyeli sunuyor.
Karbon tutma ve depolama yatırımları
İzlanda ayrıca, Hellisheidi jeotermal santrali bünyesinde dünyanın en büyük doğrudan hava karbon tutma (CCS) tesisini işletmeye almış durumda. Bu tesis, jeotermal enerji üretiminin zaten düşük olan karbon emisyonlarını daha da azaltmayı amaçlamakta . Bu tür teknolojik yenilikler, İzlanda’nın 2040 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmasına yardımcı olacak.
İzlanda’nın küresel etkisi ve gelecek planları
İzlanda’nın yenilenebilir enerji alanındaki uzmanlığı, dünya genelinde birçok hidroelektrik projesinin geliştirilmesine katkı sağlıyor. Ayrıca, KMT projesi kapsamında geliştirilen yeni sensör teknolojileri ve sıcaklığa dayanıklı malzemeler, volkanik faaliyetlerin daha iyi anlaşılmasına ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesine olanak tanıyacak.
Türkiye için bir örnek: İzlanda’nın yenilikçi yaklaşımları
İzlanda’nın yenilenebilir enerji ve karbon tutma teknolojilerindeki başarıları, Türkiye için önemli bir örnek teşkil edebilir. Türkiye, jeotermal enerji potansiyeli açısından zengin bir ülke olup, özellikle batı bölgelerinde bulunan jeotermal kaynaklar aktif olarak kullanılmakta. İzlanda’nın jeotermal enerji üretimindeki yenilikçi metodları ve karbon tutma teknikleri, Türkiye’nin de bu alandaki gelişimine ışık tutabilir. Özellikle Türkiye’nin, yenilenebilir enerji kaynaklarını daha etkin kullanma ve karbon emisyonlarını azaltma hedefleri doğrultusunda, İzlanda’nın uygulamalarından önemli dersler çıkarılabilir.
Türkiye’nin mevcut jeotermal santralleri ve geliştirilmekte olan karbon tutma projeleri, İzlanda’daki gelişmelerle paralellik göstererek, daha sürdürülebilir ve çevre dostu teknolojilere yatırım yapma konusunda cesaretlendirici bir tablo sunmakta. Bu bağlamda, İzlanda’nın başarısı, Türkiye’nin de bu alanda uluslararası arenada liderlik edebileceği potansiyeli göstermekte. Türkiye, İzlanda’nın yol gösterici projelerini örnek alarak, yenilenebilir enerji sektöründe daha yenilikçi ve etkili çözümler geliştirebilir, böylece hem ulusal hem de küresel çevre hedeflerine katkıda bulunabilir.