Bu yazı, Altensis’in Yönetici Ortağı Dr. Emre Ilıcalı’nın “Sürdürülebilirlik Notları” adlı yazı dizisinin “Enerji Depolama Sistemleri Türkiye’nin Gündeminde” başlıklı bölümünden derlenmiştir.
Türkiye’de enerji sektörü, hızla artan enerji talebi ve sera gazı emisyonlarını azaltma hedefleri doğrultusunda önemli bir dönüşüm geçiriyor. Bu bağlamda, yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş ve rüzgar enerjisinin kesintili doğası, güvenilir enerji depolama çözümlerini zorunlu kılıyor. Enerji depolama sistemleri (EDS), üretilen fazla enerjiyi depolayarak ihtiyaç duyulduğunda tekrar kullanılmasını sağlıyor ve bu süreçte enerji arz güvenliğini artırarak ekonomik sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor.
Türkiye’nin enerji depolama stratejisi
Türkiye, yenilenebilir enerji alanında önemli adımlar atarken, enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması büyük bir öncelik haline geldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, 2024 itibarıyla Türkiye’deki hibrit santrallerde 510 MW güneş kapasitesi bulunmakta. Artan bu kapasite, enerji depolama çözümlerinin önemini daha da artırıyor.
Enerji üretimi ve tüketim verileri
Türkiye’nin elektrik üretimi ve tüketimi arasındaki denge, enerji depolama sistemlerinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. 2023 yılında elektrik enerjisi tüketimi, bir önceki yıla göre yüzde 0.2 oranında azalarak 3303 TWh olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, elektrik üretimi ise yüzde 0.6 azalarak 3263 TWh olarak kaydedilmiştir. Türkiye Ulusal Enerji Planı’na göre, elektrik tüketiminin 2025 yılında 3802 TWh, 2030 yılında 4553 TWh, ve 2035 yılında ise 5105 TWh seviyesine ulaşması beklenmektedir. Bu artış, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin verimli bir şekilde depolanmasın gerektirmektedir.
Sanayi sektörünün enerji ihtiyacı
Türkiye’nin endüstriyel büyüme hedefleri, kesintisiz enerji arzını kritik hale getiriyor. Ülkenin toplam elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 33’ü sanayi sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu oran, sanayilerin sürekli çalışmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Enerji depolama sistemleri, sanayinin bu ihtiyaçlarını karşılayarak ekonomik büyümeye destek olmaktadır.
Global enerji depolama trendleri ve Türkiye’nin konumu
Dünyada enerji depolama sistemlerine yönelik ilgi hızla artıyor. Örneğin, Çin, enerji depolama teknolojileri ve batarya üretiminde lider konumda bulunuyor. 2022 yılında 35 GW olan enerji depolama kapasitesi, 2025 yılında 100 GW’a ulaşması bekleniyor. Avrupa’da ise Almanya, enerji depolama yatırımlarını artırarak yenilenebilir enerjilerin şebekeye entegrasyonunu sağlıyor.
Türkiye de bu global trende ayak uydurarak enerji depolama alanında stratejik adımlar atmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının sürekliliğini sağlayarak enerji arzını dengelemek, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak ve enerji ithalatını minimize etmek amacıyla EDS yatırımları giderek artmaktadır.
Türkiye’nin gelecek vizyonu: Enerji bağımsızlığı ve sürdürülebilirlik
Türkiye, yenilenebilir enerji alanında yerli ve milli üretimi destekleyen projelerle enerji bağımsızlığını hedefliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı çerçevesinde, güneş enerjisi yatırımları için megavat başına 8.000 dolara kadar hibe desteği verileceği duyuruldu. Bu destekler, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına ve sürdürülebilir enerji geleceğine katkı sağlayacak.
Enerji depolama sistemlerinin ekonomik ve çevresel faydaları
Enerji depolama sistemleri, sadece enerji arz güvenliğini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda enerji maliyetlerini düşürerek tüketicilere ve işletmelere ekonomik avantajlar sunar. Ayrıca, enerji ithalatını azaltarak cari açığın düşürülmesine katkıda bulunur ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe de hizmet eder.
Enerji depolama sistemlerinin Türkiye’nin geleceğindeki rolü
Enerji depolama sistemleri, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına giden yolda kritik bir rol oynamakta. Yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılması ve sanayi sektörünün kesintisiz enerji ihtiyacının karşılanması, Türkiye’nin enerji stratejilerinin merkezinde yer almakta. Bu alandaki yatırımların artması, Türkiye’nin sürdürülebilir enerji geleceğine yaptığı en önemli yatırımlardan biri olarak değerlendirilebilir.
Altensis ve Dr. Emre Ilıcalı
Altensis, Türkiye’nin ilk sürdürülebilirlik yönetimi şirketi olarak yeşil bina, karbon yönetimi, ve enerji verimliliği konularında öncülük eden projelere imza atıyor. Kurucu ortaklarından Dr. Emre Ilıcalı, yeşil binalar ve sürdürülebilirlik konularında tanınmış bir uzman. Kendisi, yeşil bina sertifikasyon sistemleri, enerji verimliliği ve karbon nötr projeler üzerine birçok değerli çalışma yapmış ve bu alanlarda Türkiye’nin önde gelen isimlerinden biri.