Sürdürülebilirlik, daha iyi bir gelecek yaratmanın olmazsa olmazı. Şirketler, sürdürülebilirlik konusunda başarılı liderlere her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Hem yerel hem de küresel pazarlarda şirketlerin entegre yönetim ilkelerini takip edecek, performanslarını daha ileriye taşıyacak sürdürülebilirlik liderlerinin sayısı artıyor.
Sürdürülebilirlik liderleri, “şirket içerisinde oluşturulan sürdürülebilir odaklı hedefler doğrultusunda ürün ve pazar yaratırken, masrafların ve risklerin minimuma indirilmesini sağlayarak tüm kesimler için değer yaratan kişiler” olarak tanımlanıyor.

DÜNYADA 1500 LİDER KATILDI
EY, 2016’da dünya genelinde bin 500’ün üzerinde sürdürülebilirlik liderinin katıldığı GRI Küresel Konferansı’na “silver partner” olarak katıldı ve dünyayı değiştirmek için küresel bir harekete katkı sağladı. Bu platforma katılan şirketlerin sayısı 2017 itibariyle 120’nin üzerinde. Bizimle bu bilgileri paylaşan EY Orta ve Güneydoğu Avrupa İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Zeynep Okuyan, “Başarılı bir gelecek yaratmanın yalnızca ekonomik boyutta iyi performansla mümkün olmadığının farkına varan yöneticiler, sürdürülebilirlik faaliyetlerini mevcut yapılarına dahil etmeye ve bu faaliyetleri yönetecek liderleri istihdam etmeye başladılar” diyor.

“GEREKLİ DİYENLER 36’DAN 80’E YÜKSELDİ”
Okuyan’ın görüşleri şöyle: “Sürdürülebilirlik bilincinin yaygınlaşması için şirketlerin bunu faaliyetlerinin temeline oturtması ve bu yaklaşım ile faaliyetlerini ve tüm iletişimlerini sürdürmeleri gerekiyor. Günümüzde sürdürülebilirlik raporlaması sadece prestij olmaktan çıkıp, yatırımcılar tarafından aranan bir kriter haline geldi. Avrupa Birliği bu konudaki ilk adımlardan birini atarak 2016 yılının sonu itibari ile finansal olmayan raporlamayı halka açık şirketler için zorunlu hale getirdi. 200’den fazla üst düzey yönetici ve temsilcinin katıldığı araştırmamız, yönetim kurullarında finansal olmayan performans raporlarının zorunlu olarak incelenmesinin ‘gerekli’ veya ‘önemli’ olduğunu ifade edenler 2014’te yüzde 36 iken, 2015’te yüzde 80’e yükseldi.”

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKLE İLGİLİ POZİSYONLAR ARTIYOR
“Türkiye’nin, 2023 kalkınma hedeflerinden biri olan ‘enerjinin sürdürülebilir kaynaklardan sağlanması’ ve benzeri sürdürülebilirlik odaklı hedefleri ile paralel olarak geliştirdiği politikalar sonucunda, sürdürülebilirlikle ilişkili pozisyonların sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye’nin kalkınma planına göre 2023 yılına kadar enerjinin yüzde 30’unun yenilenebilir kaynaklardan sağlaması planlanıyor. Paris Anlaşması’nda alınan kararlar sonucu dünyadaki sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması bekleniyor. Ülkemizin güneş, rüzgar ve akarsu potansiyeli düşünüldüğünde, planlanan kömür santralleri yerine yenilenebilir kaynaklara yoğunlaşarak düşük emisyonlu ve temiz teknoloji yatırımları yapmak sürdürülebilir büyüme yolunda en doğru adım olacaktır.”

ANADOLU ŞİRKETLERİ DE YENİDEN YAPILANIYOR
“Dünyada pek çok şirket sürdürülebilirliğin, ekonomik büyümenin ana faktörlerinden biri olduğunun farkında. Bu farkındalık ile birlikte birçok şirket ana stratejilerini sürdürülebilir temeller üzerinde oluşturuyor. Türkiye’deki büyük şirketlerin beraberinde, Anadolu’nun köklü şirketleri üretimden satışa kadar tüm süreçlerini sürdürülebilirlik stratejilerine göre yeniden yapılandırmaya başladılar. Artık sürdürülebilirliğin önemini farkında olan şirketler küresel örnekler paralelinde kısa, orta ve uzun vade hedefleri koyarak, sektördeki başarılı rakiplerinin peşinde hızlı bir gelişme ve büyüme elde ediyorlar. Bu bakış açısına sahip olan ve başarılı şekilde uygulayan şirketler hem kendileri hem de dolaylı olarak sektörün gelişimi için önemli bir adım atmış ve öncü rolü üstlenmiş oluyorlar.”

Y KUŞAĞI ŞEFFAF ŞİRKET İSTİYOR
“Duygusal, yaratıcı ve özgür ruhlu Y kuşağının iş dünyasına katılmasıyla geleneksel iş yaşamında değişim kaçınılmaz hale geldi. Gençlerin artık ekonomik gelir ile birlikte kendilerine yeni deneyimler katacakları, yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri, ilişkilerin şeffaflık ve açıklıkla yürütüldüğü, sosyal paylaşımda bulunabildiği şirketlerde çalışmak istediğini görüyoruz. Kuruluşların sürdürülebilirlik raporlarını hazırlayarak şeffaf bir şekilde çok boyutlu olarak faaliyetlerini ve stratejilerinin iletişimini kurmaları bu alanda büyük avantaj sağlıyor. Daha geleneksel kalan şirketler ise, finansal getirilere odaklanan bir yaklaşım sergilemeye devam ediyorlar.
Dünyadaki trendlere paralel olarak Türkiye’de de her gün daha fazla şirket stratejisini insan ve çalışan odaklı ve yeni nesil paydaşlarının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden şekillendiriyor.”

Dünya/Didem ERYAR ÜNLÜ

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.