Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, 1950’den bu yana, gezegenin kent nüfusu yaklaşık 750 milyondan 4 milyar civarına yükseldi. Bu, daha çok gelişmekte olan dünyadaki hızlı büyümeden kaynaklandı ki bugün dünyanın en kalabalık beş şehrinden dördü gelişmekte olan ülkelerde bulunuyor. Bunlar 25 milyonluk nüfusuyla Delhi, 23 milyon ile Şanghay, 21 milyon ile Mexico City ve Sao Paulo. Ancak dünyada nüfusun şehirlere kaydığı günümüzde artan nüfus kaçınılmaz olarak daha fazla kaynak tüketimi, hava kirliliği, enerji kaybı, trafik sıkışıklığı, atık sorununa neden oluyor. Daha akıllı binalara, enerji çözümlerine, altyapı, iletişim ve bilgi teknolojilerine duyulan gereksinim belirginleşiyor. Dünya Bankası kuruluşu Uluslararası Finans Kurumu (IFC) Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sürdürülebilir Şehirler Programı Başkanı Patrick Avato, Türkiye’nin dünyanın en hızlı şehirleşen ülkelerinden biri olduğunu söyleyerek, “1950’lerde nüfusun yaklaşık dörtte biri şehirlerde yaşıyordu. Bugün bu oran yüzde 80 civarında. Yani yarım yüzyıldan daha kısa sürede, Türkiye muazzam bir kentleşme yaşadı. Artık şehirler de daha büyük. Avrupa’nın en büyük kenti İstanbul… Ankara, İzmir, Bursa, hepsi dev şehirler. Bir sonraki adım olarak bu şehirlerin altyapısına 10 milyarlarca dolar yatırım yapılması gerekecek” diyor.

YENİ ÇÖZÜMLER
Gelişmekte olan ülkelerdeki şehirlerin karşı karşıya olduğu bazı zorluklar var. Yaşlı binalar bunlardan biri. Diğeri ise toplu taşıma. Yetersiz toplu taşıma, daha fazla insanın benzin yakan arabalarla yola çıkmasına neden oluyor ve verimliliği düşüren trafik sıkışıklığı yaratıyor. Bir hesaba göre, İstanbul’da trafik sıkışıklığının maliyeti yıllık 6 milyar lirayı buluyor. Kentlerde trafiğin dışında atık yönetimi ve geri dönüşüm gibi alanlarda da sorunlar karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki 10 yıl boyunca, Türkiye 13 milyon konut inşa edecek ya da yenileyecek. Ayrıca her bin kişiye düşen otomobil sayısının yaklaşık yüzde 40 artması bekleniyor ve Türkiye’nin sadece su arıtımına yaklaşık 40 milyar dolarlık yatırım yapması gerekecek. Akıllı ve sürdürülebilir şehir uygulamalarının ise sıkışan yaşam alanları, trafik, çevre kirliliği ve altyapı sorunları gibi konularla mücadelede etkin rol oynaması bekleniyor. Türkiye, sürdürülebilir şehirler alanında IFC için öncelikli ülke konumunda bulunuyor. IFC, bugüne kadar belediyeler ile atıktan enerji üretimi, su arıtması ve ulaşım gibi alanlarda çok sayıda projeyi destekledi. Türkiye’nin hâlihazırda IFC’nin en fazla yatırım yaptığı ikinci ülke konumunda bulunmayı sürdürdüğünü anımsatan Avato, “Buradaki en önemli stratejik alanlarından biri de kentsel altyapı. Ekonomik kalkınmayı teşvik etmek için iyi işleyen şehirlere ihtiyacınız var. En çok su, ulaşım ve atık konusunda yatırım yapmak gerekiyor. Basit bir atık su arıtma tesisi kurmak bile, şehirlerin sürdürülebilirliğini iyileştirmeye yönelik büyük bir adım” diyor.

YENİ ARAÇLAR GEREKİYOR
Daha yaşanabilir şehirler için fiber internet altyapısından akıllı enerji ağlarına, ulaşımdan, çevre düzenlemesine kadar hemen her alanda yeni yatırımlara gereksinim duyuluyor. IFC’nin bu hızlı kentleşme sürecinde yapılacak yatırımlara hem özel sektör finansmanı sağlamayı; hem de doğru teknoloji ve projeleri seçme konusunda destek olmayı hedeflediğini anlatan Avato, “Yatırım ihtiyacını tek başına hükümetin üstlenmesi zor. Orta vadede belediye tahvil piyasası gibi yeni finansman araçlarının oluştuğunu görmek isteriz. Böylece finansmanda yılda 30 milyar dolarlara çıkılabilir” diyor.

ÇÖPTEN ENERJİYE!
IFC’nin yatırım yaptığı şirketlerden biri Hexagon. Hexagon, katı atıkların kaynakta ayrıştırılarak toplanması, işlenmesi, geri dönüştürülmesi, biyogaz aracılığı ile elektrik ve ısı enerjisi elde edilmesi, kompost ve organik içerikli tarım gübresi üretilmesi ve değerlendirilemeyen atıkların da nihai bertarafı alanlarında dünyadaki en yüksek entegrasyon seviyelerinden birine sahip katı atık yönetim şirketi olarak faaliyet gösteriyor. Şirketin ilk projesi Pamukova’da yer alıyor. Tesis, 29 yıl boyunca bölgenin katı atıklarını değere çevirmeyi hedefliyor. 75 milyon nüfuslu Türkiye’de her yıl 32 milyon ton atık oluştuğu kaydediliyor.

“YÜZDE 100 YENİLENEBİLİR MÜMKÜN”
21. Yüzyıl için Yenilenebilir Enerji Politika Ağı (REN21) tarafından yeni yayınlanan “Yenilebilir Enerjinin Küresel Geleceği: %100 Yenilenebilir Enerjiye Doğru Mühim Tartışmalar” raporu, dünyanın dört bir yanından uzmanların görüşlerini ortaya koyuyor. 114 yenilenebilir enerji uzmanı, 2050 yılına kadar küresel düzeyde yüzde 100 yenilebilir enerji hedefinin gerçekçi ve mümkün olduğunu ifade ediyor. Rapora göre, görüşleri alınan uzmanların yüzde 90’nından fazlası yenilenebilir enerji teknolojilerinin toplulukların enerji hizmetlerine erişmekte karşılaştıkları engelleri azalttığı konusunda hemfikir. Günümüzde, tahminen 100 milyon insan, yenilenebilir enerji sayesinde elektriğe erişiyor, yenilebilir enerji pazarı her geçen gün daha da büyüyor.
Hürriyet/Merve Erdil

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.