Yeni arz kaynakları, ticaret ve ulaşım güzergâhları, fosilden yenilenebilir yakıtlara geçiş, iklim değişikliği ve yerel çevre sorunları, teknolojik devrim, yatırım tercihleri, değişmekte olan jeopolitik denklem ve benzeri birçok faktörün etkisiyle, enerjide daha önce öngöremediğimiz, bambaşka bir mecraya doğru sürükleniyoruz.

Arz-talep haritası, teknolojik devrim, fiyat devinimi, yatırım dinamikleri, finansal yenilikler, LNG, akıllı iletişim hatları, teknolojik inovasyon gibi dinamiklerin, geleneksel yakıtların üstünlüğünü aşındırıp yeni oyuncular ve oyun kurallarıyla birlikte daha öncekilerden farklı, büyük bir enerji oyununu da bizlere dayatması söz konusu.

Dijital ekonomi, yeşil enerjiye geçiş, dördüncü sanayileşme akımı gibi kavramlar ile konuşuyoruz. Sadece OECD dünyasının öncelikli kaygısı olan enerji ikmal güvenliği değil, aynı zamanda üreticilerin talep güvenliği, transit ülkelerin transit güvenliği, yatırımcı güvenliği, iklim ve çevre güvenliği, siber saldırılara karşı güvenlik, kritik altyapı güvenliği gibi yeni tür güvenlik anlayışları, riskleri bu tanımı genişletiyor.

Jeopolitik gerilim ve riskler artan ölçüde enerji-güvenlik denkleminde ağırlık kazanıyor. Yeni dünya düzeninde enerji oyunu, oyunun kuralları ve oyuncuları değişiyor. Petrolde ABD, Rusya ve Suudi Arabistan’ın önüne geçerek dünya petrol süper gücü oldu. Boru hattı doğal gazında Rusya hükümranlığını sürdürüyor ama LNG’de Katar üstünlüğünü beklenmedik bir oyuncuya, Avustralya’ya, kaptırdı. ABD, önümüzdeki 10 yılda her ikisini de geçebilir. Başka yeni oyuncuklar da sahaya inebilir.

DÜNYADA 1.6 MİLYAR İNSAN ELEKTRİKSİZ

Eskiden jeopolitik kavgalar kıt kaynaklar nedeniyle ortaya çıkarken, şimdi her yerden adeta petrol, doğalgaz, kömür fışkırıyor. Kuzey Amerika’da beklenmedik şekilde üretim patlaması yaşayan kaya gazı ve petrolü, tüm dengeleri altüst etti. Rüzgâr ve güneş santralları da öyle. Fosil yakıtlar, yenilenebilir ve nükleer kaynaklar arasında yeni bir denklem, yeni bir denge kurulmaya çalışılıyor.

Özellikle de teknolojik ilerlemeler sayesinde sübvansiyonlara gerek kalmadan üretilebilecek eşiğe doğru hızla yaklaşmakta olan yenilenebilir enerji devrimi tüm bilindik gelecek projeksiyonlarını bozuyor. Nükleer santral projeleri, Kore’den Abu Dabı’ye, İran’dan Suudi Arabistan’a, Çin’den Türkiye’ye mantar gibi çoğalıyor, yükselmekte olan ekonomilerin coğrafyasında.

Teknolojik devrimler enerji değer zincirinin her aşamasına girmeyi başardı. Küresel sistemdeki güç dağılımının ana belirleyicilerinden birisi haline geliyor. Enerji piyasalarında kaynak bolluğu ve düşük fiyatlar şu andaki realite, ama ne yaman bir çelişkidir ki, hâlâ dünya nüfusunun üçte birinin enerjiye erişimi ya yok ya da çok sınırlı. Sözgelimi, ABD ve Avrupa Birliği’nin toplam nüfusuna eşdeğer bir kitlenin –sadece Hindistan’da yaklaşık 500 milyon insanın– enerjiye erişimi yok. Dünya genelinde “enerji yoksulu” nüfus 1,6 milyar civarında, yani her beş kişiden birisi.

YENİ KALKINMA MODELİ ARAYIŞI

Bu nedenle, artan nüfusa, kentleşmeye, zenginleşmeye ve enerji yoksunlarına destek çabalarına paralel olarak dünyada enerji talebinin –mevcut durgunluktan çıktıktan sonra– yeniden tırmanmaya devam edeceği muhakkak. Yeni dinamikler nedeniyle artık enerji talep büyümesi, doygunluğa uğramış ve gerileme emareleri gösteren OECD dünyasından değil, Çin ve Hindistan’ın başını çektiği Asya ekonomilerinden geliyor.

Petrol fiyatlarının varil başına 148 dolardan önce 30 doların altına inmesi, sonra tedricen 85 doları yoklayıp şimdi 60 dolar civarında durulması, doğalgazın Kuzey Amerika’daki kayagazı ve petrol devrimi, nükleer rönesansın doğuya kayması, verimlilik hamlesinin, teknolojinin “oyun değiştirici” rolü, yatırımların azalması, ticaretin akış yönünün Batı’dan Doğu’ya değişmesi, OPEC’in nisbi gücünü yitirmesi, enerji kaynakları ve ulaşım yolları üzerinde jeopolitik çekişmelerin artması ve daha birçok benzeri gelişme enerji oyununu dönüştürüyor.

Ülkeler, insanlarının refahını en üst düzeye çıkartacak, gelir adaletsizliğini, bölgesel dengesizliği en aza indirecek, çevreyi koruyup gelecek kuşaklara temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakacak, enerji ve doğal kaynakları etkin ve akılcı kullanacak, bilgi ve iletişim teknolojilerini ekonominin ve toplumun her sahasına tatbik edecek yeni kalkınma modeli arayışı içindeler.

KRİTİK BİR YIL OLACAK

Önümüzdeki dönemde bilindik denklemler yerle bir olacak, gezegenimizin enerji dinamikleri kökten sarsılacak gibi görünüyor. Hem geçmişteki enerji güvenliği kavramının evrilmesini, günümüzde kazandığı yeni boyutları, hem de bunlardan sonuçlar çıkartmayı, böylece enerji bağımlılık düzeyi fosil yakıtlarda yüzde 90’in üzerinde, nükleer ve yenilenebilirin teknoloji, donanım ve finansman ayağında da hayli yüksek düzeylerde olan ülkemizde hükümet ve işdünyası liderlerine bu devrimci değişimlere nasıl uyum sağlayabileceğimize dair mesajların, politika tercihlerinin yansıtılması, icra edilmesi büyük önem taşıyor.

2019, ülkemizde hem finansal sıkıntı içindeki enerji şirketlerinin el değiştirmesi, yeniden yapılanması, yatırımcılara güven verilmesi, elverişli finans imkanları sağlanması, enerji güvenliğinin en geniş anlamında temini yolunda yeni adımlar atılması, bölgesel enerji merkezi rolünün gerçeğe dönüştürülmesi, dış politika-güvenlik-finansman-teknoloji-enerji denkleminin yeniden kurulması bakımlarından kritik bir yıl olacak gibi görünüyor.

Content Protection by DMCA.com

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.